ROMAN KIZI GÜLBAHAR VE KAPADOKYALI MEHMET’İN AŞKI

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Mehmet Kapadokya’nın bir köyünde yaşayan otuz yaşlarında Fadime ile evlenmiş birde oğlu olmuş delikanlı idi. Fadime yakalandığı bir hastalık sonucu felç kaldı. Fadime kendi ihtiyaçlarını zor karşılıyor, oğluna annelik, Mehmet’e eşlik edemiyordu artık.

Yaz aylarında köylerin kenarlarına çeşme başlarına roman çadırları kurulurdu. Romanlar kalaycılık, seyyar satıcılık yaparlardı. Bu yaz da öyle oldu. Dolamaç’a at arabalarıyla gelen Roman aileler kalaycılık yapıyorlardı.

Mehmet, Roman çadırındagenç ,kızılsaçlı ve güzel mi güzel bir kız görmüştü adı Gülbahar. Gözleri takılı kalmıştı Gülbahar’a .

Mehmet Gülbahar’ı görmek için her gün evden bir kap kacak alıp Roman çadırına damlıyordu kap kacak kalaylatmak ayağıyla. Göz göze bakışlar, kaçamak gülüşler sonra çadırdan uzakta gizli buluşmalara dönüşmüştü.

Köyde kulaktan kulağa aktarılan bir söz vardı. “Roman kızıyla evlenilmez” diye. Fakat Mehmet’le Gülbahar aşık olmuşlardı. Aşk gelenek, anane ve büyük sözü dinlemez olmuştu.

Yine bir Nisan günü Mehmet’le Gülbahar buluştular. Evlenmeye karar verdiler.

Gülbahar “ Ben Roman kızıyım unutma ailen ne der ?” diye sordu Mehmet’e . Mehmet derin bir sessizliğe dalmıştı.

Sonunda patladı. “Kim ne derse desin ben seni kaçıracağım” dedi Gülbahar’a.. Gülbahar Mehmet’e “Ama sen evlisin, karın var, nasıl olacak bu? “diye sordu. Yine derin bir sessizlik vardı Mehmet’te.

“Karım felçli, O’nu boşamayacağım, o kalacak yanımızda sana da itiraz edemez” dedi.

“Peki karınla konuştun mu? “diye sordu Gülbahar. Mehmet’in gözünden yaşlar boşanıyordu.

“O’nu severek aldım. Kader işte felç kaldı.Ona henüz söyleyemedim” dedi.

İki genç anlaştılar ve akşam karanlık olunca Gülbahar tuvalet bahanesi ile çadırdan ayrılacak aşağıdaki derede Mehmet ile buluşacaktı. Öyle de oldu iki genç derede buluşup komşu köyün minibüsü ile köyden uzaklaştılar.

Şafak söktüğünde Roman çadırında kargaşa vardı. Yatağında Gülbahar yoktu. Gülbahar ailesi avazı çıktığınca bağırdılar

“Gülbaharrr. Gülbaharr” diye. Dağlardan sesin yankısı geri dönüyor ama Gülbahar’dan ses gelmiyordu.

Roman çadırında kimsenin aklına bir Roman kızını yerli bir köy gencinin kaçırabileceği gelmiyordu. Zira gelenekler ,töreler buna uygun değildi.

Sonra anlaşıldık ki köyde Mehmet’te kayıp. İki gencin kaçtığı anlaşıldı. Nasıl olurda yerleşik bir köylü erkeği bir Roman kızını kaçırırdı?

Jandarmaya haber verildi.

Köy gelen jandarma çevreyi aradı ama Gülbahar ve Mehmet yoktu.

Bir hafta sonra Ürgüp’ten haber geldi. “Biz kaçtık ve Ürgüp’te bir oteldeyiz” diye.

Nasıl olacaktı şimdi. Mehmet evliydi ve henüz boşanmamıştı. Ayrıca Gülbahar bir roman kızıydı.

Ürgüp’te yakalanan gençler köye getirildi.

Jandarma Gülbahar’a sordu “şikayetçimisin?” diye. Gülbahar “Hayır ben kendim kaçtım” dedi. Mehmet’in eşi Fadime’ye sordular o da ağlayarak “ Ben Mehmet’e karılık yapamıyorum o daha genç kendi bilir “dedi.

Jandarmanın yapabileceği fazla bir şey kalmamıştı ama Roman aile ciddi bir para talep etmişti. Üstelik Mehmet’in ödeyecek gücü de yoktu. Gülbahar’ın ailesi kızlarının yerli bir erkekle evlenmesini de istemiyorlardı.

Sonunda iki gencin ayrılmasına karar verildi.

Bir hafta süren kaçak aşk. Mehmet’in evine , Gülhabar’ın çadıra dönmesiyle son bulmuştu. Töre galip gelmişti yine.