TAHTA VALİZ

Tahta valizi ile Trene binip gurbettin yollarına düşmüş, düşüncesi biraz para kazanıp tekrar yurduna dönmek. Düşündüğü olmamış Anavatanından uzak diyarlar, yeni vatanı olmuş. Vatanı doğduğu yer değil doyduğu yer olmuş.

Düşünce zihniyet hiç değişmemiş, havaalanından giriş yapacaksın, teknolojinin nimetleri sunulmuş dijital pasaport okutularak Polisin tepeden bakmamasına gerek kalmadan geçiş yapacağımızı düşünürken, biraz kenarda bekleyen Polis tarafından uyarılıyorsun, dijital pasaport okuma ile geçiş yapmana müsaade etmiyor, anlaşılması zor el işaret ile tarifte bulunuyor, polis kontrolü ile giriş yapman söyleniyor. Zahmetli bir arayıştan sonra polis noktasını bulup pasaportu polise uzatıyorsun, pasaportu biraz inceledikten sonra Türkçe neden Almanya ya geldin? sorusu ile karşılaşıyorsun. Cevap; ziyaret.

Neyse biraz hoşnut olmayan yüz ifadesi ile ülkeye girmene izin veriyor.

Havaalanı dışında gelişini bekleyen yakınların var zaman geçse de valizini alman gerek beş dakika sürer zannı ile bandın üzerinden gelecek valizini beklemeye başlıyorsun. Dışarıda yakının seni, sen valizini bekleme nöbeti, valiz nöbeti uzadıkça uzuyor neyse tahmini bir saat sonra valizin bant üzerinde görünüyor. Sanki nöbet bekleyen bir asker gibi valize selam veresin geliyor nihayet valize kavuştuk. Sorgulama beyninde başlıyor neden bu kadar valiz gecikti halbuki senden sonra gelen uçak içindeki valizler yan taraftaki bant dan gelmiş, valizler alınmış, valiz bekleyen yolcu kalmamış. Neyse dedik ya dışarıda bekleyen yakınlarına kavuşuyor hal hatır sorduktan sonra, uçak ineli iki saat oldu, geç çıktınız sorun mu vardı? Sorun yok ülkeye giriş için poliste geçen zaman, geldiğimiz uçakta valizlerin geç indirilmesi, kısacası Avrupa nın egosu.

Wuppertal da Havaray ulaşımı var hem biraz meraktan hem gezme amaçlı biniyoruz son durakta inip bulunduğumuz bölgeyi gezdik. Tuvalete ihtiyaç var, alanda iki adet tuvalet var kapısına varıyorsun paranı atıyorsun, ne mümkün kapı açılmıyor, tuvaletlerden birinin kapısı açık, açık ne demek hiç kapı yok yani aleniyet, edebin adabın senin ihtiyacını görmene müsaade etmiyor. Çevreye bir göz atıyorsun Türkçe isimlerden lokanta olduklarını, işletme nin ise Türk tarafından işletildiğinin düşüncesi ile selam verip tuvalete ihtiyaç duyduğunu söylüyorsun, selamını alıyor ihtiyacını anlayıp bir başkasına gönderiyor aldığın cevap tuvaletimiz yok. Halbuki tuvaletin olduğunu gösteren yön işareti gözüne ilişiyor. Eeee üzüm üzüme baka baka kararırmış. Genelleme olarak söylemiyorum bizimkilerde onlara benzemiş.

Tekrar Havaray ile dönüşe geçiyoruz, hemen önümüzdeki cam kenarında koltukta oturan (alman) vatandaşın yanına kuzey Afrika lı olduğu düşündüğüm biri oturdu, bakışlarından yanına oturandan pek hoşnut olmadığı çok belli, nitekim inerken izin ve müsaade istemeden Kuzey Afrikalıya garip garip bakarak huzursuzca iniş yaptı. Neyse benim yanımda oturan eşimdi böyle bir durumla karşılaşmadım.

Akşam misafir var; sohbetin bir bölümünde Üç yaşına gelmiş çocukların kreşe gitmesi gerektiğini anlatıyor. Kreşin ilk günü polis geliyor üniformalı, ilk eğitimi polis veriyor. Anladım çocuklara şu yerleştiriyor ben Avrupa yım, ben kanunum, ben ne dersem uyacaksın, beni tanıyacaksın kısaca ilk günde tabi olmanı, kendisinin hüküm veren ve uyulması gerekli kişi olduğunu küçük beyinlere yerleştirme amacındalar.       

Vatana selamlar.

İhsan BİÇKİN

26.02.2024