"TAŞ EVİM"
Selâm; çocukluğum...
Şimdi yıkılıp tarih olan resimdeki gibi bir evde geçti.
Tahmini 1900'lerde yapılmış Toprak damlı, Taşevdi. Kocaman tahta bir kapıdan içeri HAYAT'a girilirdi. Şimdi avlu diyorlar ya biz HAYAT derdik. Hayat'a girişle birlikte evdede hayat başlardı. Nevşehir evleri genelde iki katlı olurdu. Bizim evin ilk girişinde solda Ahır, yanında merdiven altı, soldan yukarı dar bir merdiven çıkardı, İç balkon kısmından odaların önünden geçilir, Sağdan ikinci merdivenle inilirdi. Orda yer altında bir kiler vardi. 1.ahırın üstünde Ahırsekisi derdik, küçük bir oda, merdivenin yanında Tandırevi vardı...
Tandırevinin,1 büyük, 2 küçük tandırı, duvarında L şeklinde Tereği vardı. Tam karşısında 2.ahır vardı. Oraya eşek bağlanırdı.
Bu ahır içerden çekme katlıydı, tahta merdivenle çıkılır, orda saman balyaları sıralı, istifli, kitap gibi dururdu...
Yanında içinde havuz bulunan şirahne derdik, Şirahane vardı. Güz gelip, bağlar bozulunca, küfe küfe üzümler gelir, burda sarı çizme giymiş halam tarafından çiğnenirdi. Ezilen üzüm suyu dışarı bir boruyla akar, kovada birikir, tülbentten süzülür, Pekmez ilaanine toplanırdı. Üst kata merdivenden çıkılınca "ARALIK" dediğimiz orta salona girilirdi; sağda ve solda iki oda bulunurdu. Odaların kapı arkasında kapaklı gizli hamamlık olurdu.(Şimdinin Maaile Banyosu) Onun yanında "Yük'lük" vardı. Yüklük; yatak, yorgan, halı, kilim evin bütün yükünü içine alırdı...
Baş taraftada altlı, üstlü dolap olurdu. Dışarıda mutfak ayrıca 1 oda ve Erişte, kesme makarna,
kuru bakliyat, turşu, pekmez gibi kış'lıkların konduğu KAYIDODASI vardı...
Bu evde, Huzur vardı, Bereket vardı, Muhabbet vardı. Akşam olunca ilkönce perdeler çekilirdi, "PERDE" evin
"EDEB"iydi, gizlerdi herşeyi..
Eskiler; Evceğizim, Evceğizim, sen bilirsin, halceğizim derlerdi. Akşam; çat kapı 3..5 komşu gelirdi, her komşunun en az 2 çocuğu olurdu. Her kapıdan girene ayağa kalkılır, hoşlukla karşılanırdı. Nohut oda, bakla sofa evimizde, iki somya'mız vardı, Büyükler orda otururdu, bizler yerde halının üstüne dizilirdik. Kestaneler çizılir, Soba'nın üstüne dizilir.
Elma, Armut meyveler soyulur, kuru üzüm, fıstık, leblebi, çeteneli kavurga yerken ...
Annelerimiz bir varmış, bir yokmuş diye masal anlatmaya başlarlar, saatler su gibi akar, geçerdi.
Eskiden evlerimiz "DAR" gönül'lerimiz "GENİŞ"'ti. Şimdi ev'lerimiz genişledi, Gönül'lerimiz darlaştı. Randevusuz kimseye gidemez olduk, iki lafın belini kıramaz olduk. Misafir gelecek diye 3 gün önceden evler temizlenir, paklanır oldu. Kek, pasta, börek 5 çeşit yapılır oldu. Çay'ın yanında petibör bisküvi, lokum unutulur oldu. Sohbet, muhabbet nerde. Herkesin elinde bir telefon fırsat buldukça online oldu. Göz olur, nazar olur denmedi; yediği, içtiği "SELFİ" çekilip, cümle, aleme gösteriş oldu. Nereden nereye geldik, eski komşuluklar, dostluklar hayal oldu. Şimdilik benim yazım da son buldu.
Saygıyla, Sağlıklı, Sıhhatli Günler Diliyorum...