TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

Siyasi gruplar, hükümetler ve diğer gizli oluşumlar tarafından, toplumun geniş bir kesiminin düşünce ve eylemleri üzerinde etkide bulunmaya yönelik girişimlere “toplum mühendisliği” denir. Toplumsal belleği yeniden inşa etme süreci olan bu iş, günümüzün en popüler ve tepeden inme senaryolarından biridir. Üzerinde görünmeyen bir cıs işareti olan bu alan, irdelenmesi gereken bir sahnedir.

Toplum mühendisleri , her ne kadar toplumun olanaklarını saptayarak gereksinimler ve olanaklar arasında denge kurmaya çalıştıklarını söyleseler de kazın ayağı öyle değildir. Dilimize Toplum mühendisliği diye çevrilen bu kelimenin aslı İngilzce de ‘’ social engineering’’ diye geçer. Evet ‘’Enginener’’ mühendis demek ama ‘’Engine’’’nin anlamı ‘’motordur. Türkçe’ye çevrilişinde bile anlayana bir gönderme vardır. Altı doldurulmamış , gerek sosyal bilimlerden gerekse fen bilimlerinden uzak bu yabancı kavramın yeri muallaktadır. Dilimizdeki mühendisliğe yüklenen anlam ile alakası dahi yoktur. Çünkü bizim toplumunuzda insan ve toplum yaşantısında ölçüye vurulmayacak alanlar, ölçüye vurulacak alanlardan kat kat fazladır.

Toplumların bilişsel ve duyuşsal yapılarının tasarlanabilir olduğuna inanan bu mühendisliğinin failleri bir hayli çoktur. Egemenler, çeteler, eğitim kurumları, medya, reklam sektörü ve ordu bu işin en bilinen özneleridir. Bunlar çoğu kez de bir araya gelerek toplumun, tarihinden ve inancından gelen misyonunda, demografik yapısında ve sosyal dokusunda değişiklik yapmak; onların kitlesel istek , tepki ve sevgilerini yönlendirmek ya da pasifize etmek amaçlı eylem planları hazırlarlar. Hazırladıkları kısa ve uzun vadeli bu planlar, istendik davranışları sergiletmek için toplumun tepki-tepkisizlik dengesine göre uygulamaya konulur. Bir fabrika halini alan toplum, üretilecek ürüne göre tasarlanır. Bu yüzden fabrikanın düzeni ve hammaddesi değişmedikçe ürünlerin de değişmesi mümkün değildir..

Kulağa hoş gelen toplum mühendisliğinin temelinde bir tür psikolojik savaş ta vardır. İnsanları düşünmeye sevk eden her oluşum , birilerinin sistemlerine zarar gelmemesi için yok edilir yada psikolojik harp metotları ile değişikliğe uğratılmaya çalışılır.Yarı gerçek yarı senaryo hikâyelerle, toplumun psikolojik savunma mekanizmaları harekete geçirilip, isyan hareketleri ortaya çıkartılır.’’Siz bilmezsiniz biz biliriz’’ diyerek öne çıkan bu tipler, kimi zaman bir diktatörlük şehveti ile kimi zaman da doymak bilmez bir iktidar sarhoşluğu ile hareket ederler. Buna karşın toplum mühendisliği beklenmeyen sonuçlarda doğurabilir. Profesör Mehmet Altan ‘’ Toplum mühendisleri kibritle oynarken değişim alevi mecburen büyük bir yangına döne bilir ‘’(1) der.

Bu alanda bir arama yapıldığında sanki toplum mühendisliğine soyunanların hep batılıların olduğuna dair bilgilere rastlanır. Oysa ki savaşa sokulan Osmanlı’nın parçalanarak yok edilmesinden tutun, ihtilâller, sağ-sol çatışmalarıyla binlerce insanın hayatını kaybetmesi , balans ayarları, post modern darbeler, emperyalist güçlerin işbirlikçileriyle birlikte gerçekleştirdikleri küresel terör eylemleri, toplum mühendisliğinin yangınlarının acı sonuçlarından bazılarıdır.

Toplum mühendisliği denilen bu psikolojik ve sosyolojik şekillendirme sürecinde, toplumdaki her birey onlar için birer değişken kabul edilir. Redleri olmayan bireyler yetiştirmeyi gaye edinirler . Ulaşılmak istedikleri yeni toplum modeline uymayanlar elenip etiketlenerek, topluma hastalıklı organizmalar olarak sunulur. Manipülasyon ve propaganda ile toplumu belirli kalıplarda tutulmaya, gerekli olmayan şeyleri kontrol altına aldıkları yazılı ve görsel medya ile ‘’ gerekli ‘’ göstermeye çalışırlar.

Benliği yok edilmiş, işi boş varlıklar toplum mühendisleri için en kolay avdır : onlar şekillendirmeye en uygun canlılardır. Çocuklukta benlik duygusu daha tam gelişmediği için toplum mühendisleri eğitim alanında daha çok cirit atmaktadırlar. Öyle ki, modernleşme ile birlikte çoğu eğitim kurumunun hakim zümrelerin ideoloji aktarım aracı olmuştur. Gençler ve yetişkinler ise ‘’dönüşüm kodları’’olan spor, televizyon, moda ve diğer negatif unsurlarla uyuşturularak, onlar için altın yumurtlayan bir tavuğa dönüştürülmektedir. Buna karşın gayri insani metotlarla üretilen insan profillerinin hali herkesçe malumdur. İfsat edici projelerle inşa edilen toplumların düştüğü rezalet gözler önündedir

Bilinci erozyona uğramış topluma ‘’toplum mühendisleri’’ değil, hikmetli ve erdemli ‘’toplum doktorları’' lazımdır. ‘’Toplumları istenilen şekle sokulacak plastik varlıklar olarak görmek, toplumsal realiteye aykırı olduğu gibi, çok da tehlikelidir. Çünkü bu zihniyet “halka rağmen” bir geliştirme, düzenleme projesini gündeme getirir ki bunun sonunda çok hastalıklı, mutsuz bir toplum olur.’’ (2) Bilinmelidir ki , dayatmayla yapılan her eylem, kendine göre bir cehalet ortaya koyar.Bu nedenle olayların sonuçlarını iyi analiz etmek, verilen tepkilerin kime hizmet edeceğini çok iyi düşünmek gereklidir. Aksi halde, deniz tükenmek üzeredir biline !

1) Star Gazetesi, 24 Mayıs 2010

2) www.aydinyaka.com