TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Nevşehir İl Temsilcisi Zafer Ertosun, Jeoturizmi etkileyen Kapadokya Alan Yönetimi Kanunu ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile “Jeolojik Miras ve Jeopark” sorununu dile getirerek, bölgesel kalkınmaya destek verilmemesinin önemine değindi.

Milyonlarca yıllık jeolojik süreçler sonucu oluşan ve bir kez yok edildiğinde bir daha yerine konulması imkânsız olan jeolojik miras niteliğindeki doğal varlıklarımızın, 'Jeosit" adı altında kesin korunacak hassas alan statüsüne alınıp özenle korunması ve gelecek nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır.

Bu gerçekliğe karşın son zamanlarda, Ülkemizin önemli bazı doğal güzellikleri tahrip edilerek yok edilme gibi ciddi tehditlerle karşı karşıyadır.

Bu olumsuz müdahalelere son bir yıl içinde Dünya'nın sayılı jeoparkı olmaya aday Kapadokya'nın, Kapadokya Alan Yönetimi Kanunu değişikliği ile imara açılması gibi uygulamalarla jeolojik miras niteliğindeki eşsiz doğal zenginliklerimiz yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Sonuç olarak, bir kez yok edildiğinde bir daha yerine konulması imkânsız olan jeolojik miras niteliğindeki doğal varlıklarımızın yok edilmesi veya tahrip edilmesini önleyecek tedbirlerin ilgili bakanlıklar ve kurumlarımız tarafından alınması büyük önem arz etmektedir.

Bu kapsamda, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu başta olmak üzere “Jeolojik miras ve jeopark" konusunda kalıcı ve bütünlüklü bir çalışma başlatılarak UNESCO ölçütlerinde yasal bir altyapının hızlı bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Ancak bu konuda çalışma yapmakla görevli olan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün organizasyon yapısı ve bu yapı içinde görevli bunan yönetici ile personelin uzmanlık alanlarına bakıldığında "jeosit veya jeoparklar" konusunda tek bir birimin bulunmadığı, yine bünyesinde jeodeğer olarak kabul edilen jeomorfolojik, paleontolojik, jeolojik, mineralojik varlıklarımızı tanımlayacak uzman personelin eksikliği de açıkça görülmektedir. 

Günümüzde birçok ülkede UNESCO ölçütlerinde çok sayıda jeopark kurularak bölgesel gelişime destek verilirken, ülkemizin sahip olduğu jeolojik zenginliğin korunak gelecek nesillere aktarılması, bugün ise jeoturizm yoluyla bölgesel kalkınmaya destek verilmesine ne yazık ki o kadar önem verilmemektedir.

Yönetimlerin içinde jeolojik değerlerin önemini anlayan ve bu konuda uzman bir kişinin bulunmaması, bu değerlerin korunması ve gün yüzüne çıkarılarak toplumsal bir değere dönüşmesini de engellemektedir. Bu yetersiz durum, yukarıda belirtilen ve son bir yılda tahrip edilen jeolojik değerlerimizin ana nedenlerinden de biridir.

Bunun önlenmesi amacıyla, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün kurumsal altyapı ve personel kapasitesinin arttırılarak jeolojik miras niteliğindeki ögeleri bilimsel araştırmalarla ortaya çıkaracak ve koruma altına alacak uygulama ve düzenlemelerin yapılmasına acilen başlanması gerektiği düşünülmektedir. Aksi takdirde ender bulunan, bir kez yok edildiğinde bir daha yerine konulması mümkün olmayan doğal varlıklarımız yok edilmeye devam edilecektir.