Günümüzde toplumun değiştiğini, bozulduğunu iddia edenler, insanın yozlaştığını öne sürenler var mıdır?

   Vardır  

   Hem de önemli bir sayıda 

   Bu konuda karar vermek için acele etmeyelim ve günümüzden 420 yıl geriye gidelim…

   Henüz Osmanlının tüm ihtişamı ile göz kamaştırdığı yıllara…

   Padişah 1. Mustafa’dır, namı diğer; Deli Mustafa…

   Osmanlı tahtı sık sık el değiştirmekte, her el değişiminden sonra milyonlarca altın ulûfe dağıtılmaktadır, bunun sonucunda hazine boş, devletin kasası tamtakırdır. 

   Herkes kendi menfaatini düşünmekte, cebine girecek olan paranın hayali ile saldırganlaşmakta, önüne gelen her şeyi yakıp yıkmaktadır.  Önce saray kuşatılır, kapılar kırılarak iç havluya, oradan da hareme kadar girilir, bağırmalar, küfürler ortalığı kaplar, devlet bir avuç eşkıyanın eline düşmüştür. Dediklerini yaptırırlar; Sultan 1. Mustafa tahttan iner, yerine 2. Osman diye bilinen Genç Osman tahta çıkar.

    Tahta çıkan Genç Osman’ın yaptığı çeşitli reform hareketleri esnafın ve çıkarları bozulan kimilerinin hoşuna gitmez, hoşnutsuzluk başlar. Kimi devlet adamları hedef alınır, onları yok etmek için de fırsat kollanmaya başlanır.

   Daha kötüsü; devletin güvenliğinden sorumlu yeniçeriler eşkıya kesilmiş, rüşvet sıradanlaşmış, kimi malların alım satımı yeniçerilerin tekeline geçmiş, buna karşı çıkan insanlar da sorgusuz sualsiz infaz edilir hale gelmiştir.

   İstanbul’a gemilerle gelen mallar hemen piyasaya sürülmüyor, stok yapılıyor, önce karaborsa yoluyla fiyatlar yükseltiliyor, sonra satılıyor, bu da enflasyonu artırıyor, paranın değerini düşüyordu. 

   Halkın alım gücü iyice düşmüş, fakirlik ve yokluk artmış, zengin daha zengin olurken halk sefalete doğru itilmiştir. 

   Yeniçeriler zorbalığı iyice ele almışlar, şehirde terör estiriyorlardı. Yeniçerilerin arasında bile kavgalar oluyor, yüksek makamdaki geliri fazla olan yeniçerilere, alt kademedeki yeniçeriler diş biliyor, huzursuzluk artıyor, halk geleceğinden endişe eder hale geliyordu.

   Tüm bunlardan başka ‘ayaktakımı’ denilen kimseler olay çıkarıyor, kadına-kıza tecavüz vakaları eksik olmuyordu. İnsanlar bu zorbaların elinde inim inim inliyordu.

   Saray tüm bunların önüne geçemiyor, kimi azgınların kafasının uçurulması, elleri ve ayaklarının bağlanarak denize atılması dahi bu suç şebekelerini durduramıyordu.

   Söylentiler, dedikodular, şikâyetler artıyor, rüşvet çarkları dönüyor, iltimas vakaları gün geçtikçe azalmıyor, artıyordu…

   Evet 

   Devletimizin en ihtişamlı olduğu dönemlerde Osmanlı toplumunda bunlar yaşanıyordu.

   Şimdi soruyorum

   İnsan değişmiş mi?

   Toplum bozulmuş mu?

   Bugünkü toplum ile 420 yıl önceki toplum arasında ne kadar fark var?

   Karar sizin…