EĞİLİM ve EĞİTİM 

Günlerden Cuma, bulunduğum cami tıklım tıklım dolu.

Yaşlılar, gençler, çocuklar, ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri ve kadınlar. ‘Kadınlar Cuma namazına gitmezler’ yargısına rağmen epey hanım kardeşimiz gelmiş camiye.

Camiden çıt çıkmamaktadır, herkes sabırla ezanı beklemekte, sonra yarım kalan işlerini tamamlamak üzere hayat koşusuna devam etmek düşüncesindeler. Ezan okunmaya başladı.

Ezan bittikten sonra cemaat ilk sünneti kıldı. Sünnet eda edildikten sonra hoca ağır adımlarla, okuyarak, mırıldanarak kürsüye çıktı, minberin merdivenlerine oturdu, camii içi ezan da okunmaya başladı.

Ezan bitti, hoca minberde ayağa kalktı, hocanın hutbe konuşması ile çocukların uğultusu aynı anda başladı.    

Çocukların büyük bölümü üst katta olduğu için gürültü camiyi dolduruyor, huzursuz bir ortam oluşturuyordu.

Hoca önce sabretti, belki gürültü kesilir diye sesini yükselti fakat ne mümkün, camiyi dolduran o uğultu devam ediyordu. Hoca vaazı bıraktı, üst kata, çocuklara yönünü çevirdi, sakin fakat kararlı bir sesle;

  “Çocuklar, Cuma hutbesini dinlemek, aynen namaz kılmak gibi farzdır, lütfen, sizden rica ediyorum, konuşmayalım, hutbeyi dinleyelim”
   Herkes, çocukların uyarılacağını, tekdir edileceğini beklerken, içinde ‘lütfen, rica ediyorum’ gibi kelimelerin bulunduğu sözleri duyunca çocukların şaşırdığı kadar şaşırdılar.

Camii cemaati, 'bu uyarı bir işe yaramaz, gürültü devam eder' düşüncesi içinde beklemeye başladılar.

Fakat beklentilerin aksine çocuklar birden bire gürültüyü kesti, adeta sakince oturmaya, sessizce hutbeyi dinlemeye başladılar, biz her an gürültünün yeniden başlayacağını sanırken, gürültünün bir daha olmaması, sessizliğin sürmesi oldukça şaşırtıcı idi.

İşte o anda, daha iyi anladım ki; 'Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarmış, yapılamaz, olamaz denilen şey olmuştu...'

Acaba hoca bunu yaparken bilinçli mi yapmıştı? Yoksa ‘bir deneyelim, olur ya, belki’ gibi şeyleri düşünerek mi yapmıştı?

Hangi düşünce ile yaparsa yapsın, tatlı dil, kişilere değer veren konuşmaların insanları etkilediği, onları olumlu yöne ittiği gerçeği ayna gibi ortadaydı. 

 ‘Teşekkürler hocam, şu eğilimin, şu eğitim anlayışın, düşüncelerin için teşekkürler' diye düşünmekten kendimi alamıyor, bir taraftan da için için seviniyordum.

Ülkem, inancım ve çocuklar adına teşekkürler hocam...