ÇAM AĞACI VE BİLİNMEYEN YÖNLERİ

  1. TANITIM: ÇAM AĞACI (PinusNigra)

Yüzü aşkın türü bulunmaktadır. İğne yapraklı, kozalaklı, kışın yapraklarını dökmeyen, 40 metrelere kadar boylana bilen ağaçlardır. Yaprakları yeşilin birçok tonunu barındırır. Yaprakları ikili, üçlü kümeler şeklindedir. Bitkinin her tarafı kendine özgü reçinelerle doludur. Kozalakları ise ikinci yıl açılıp kanatlı tohumlarını etrafa saçarlar.

  1. ÇAMIN ANADOLU’DA GÖRÜNÜMÜ

En kıymetli orman ağaçlarındandır. Anadolu’da orman dendiğinde zaten ilk akla çam gelir. Bu ağaçtan iki örnek verelim. Kara çam (PinusNigra) uzun boylu, çamlar arasında bile en kıymetli ağaçtır. Sarı çama göre dalları ve kozalakları daha büyüktür. Başka ağaçların yetişmediği yerlerde de yetişe bilir. Zira rüzgar baskısına da dayanıklıdır.

Dünyada karaçamın beş coğrafi alt türü vardır. Anadolu Karaçamı kendi muadili olan çamlardan yaprak ve kozalak açısından daha büyüktür. Tüm bu nedenlerden dolayı karaçam Türkiye’nin iklim ve coğrafyalarında çok geniş bir yayılım gösterir. Sarıçam ise düzgün dik gövdeli, kırmızımtırak sarı kabukludur. (PinusSylvestris)

  1. KULLANIM ALANLARI VE ÇAM ÜRÜNLERİ

Çam reçineli bir ağaç olduğu için; Güvelenmeye, neme oldukça dayanıklıdır. Marangozlukta, daha çok bulunduğu için çok kullanılır.

Çam reçinesi, çam fıstığı, Çam katranı, çam sakızı, çam balı (Arı ürünüdür. Arılar çam ağaçlı bölgelerde yaptıkları baldır.) gibi ürünlerin yanında çok muhteşem bir peyzaj sunmaktadır. Yağlı boya manzara ressamlarının hemen hemen her tablosunda çam ağacı vardır.

Şifacılık geleneğinde de yaygın olarak kullanılmış ve günümüzde de kullanılmaktadır.

D-ÇAM ÇEŞİTLERİNE ÖRNEKLER

PinusSylvestris (Sarı çam), PinusBrutia (Kızılçam) reçine elde edilir. PinusHalepensis (Halep çamı), PinusNigra (Karaçam), PinusPinea (Fıstık çamı) En yaygın türleridir.

  1. ÇAMIN SAĞLIK AÇISINDAN KULLANILIŞI

Her yöre, her bölge bir bitkiyi kullanırken farklı amaçlarla kullanmaktadır. Sonra bir biçimde bilgiler birleşince kullanım amaçları ve terkiplerde çeşitlenmektedir. Geçmişte en yakın bulunan bitki veya ağaç en sık kullanılan esasına göreydi. Zira uzaklardan gelen bitkiler, terkipler pahalı ve nadirdi. Bu tür gelişmeler yöresellikten öte; saraylar ve bu işlerle uğraşan okullar, medreselerdi. Yöreselde ünlenen bir terkip yada bir şifacı aynı engin denizler gibi doğru bu merkezlere gidiyordu. Topkapı sarayı yemekleri, terkipleri, bu sayede uğraşıları bu yüzden ünlüydü. İbni Sina gibi doktorlarda zaten medreselerdeki tıp merkezlerindeydi.

Çamın şifalarının literatür taramalarını sizinle paylaşmak isterim. Lâkin, hastanelerin ve doktorların günümüzde; tahlillerle, aldığı eğimler sonucu bilgi birikimleri gerçekten esastır.

  1. DİŞ AĞRISI: Çam kabuğu sirke ile kaynatılıp gargara edilmektedir. Diş ağrısı için karanfil ve özütü de kullanılmaktadır.
  2. BALGAM SÖKTÜRÜCÜ: kabuklar kaynatılıp balla tatlandırılıp içilmeye devam edilir.
  3. ASTIM: Çam yaprakları sinir otuyla beraber kaynatılarak içilir.
  4. BRONŞİT:Çam yaprakları yine sinir otuyla karışıtırılıp balla tatlandırılıp içilmektedir.
  5. MÜZMİN ÖKSÜRÜK: çam filizleri kaynatılıp, balla tatlandırılır ve sıcak çay gibi içilir.
  6. ZAYIFLAMA KÜRÜ: çam yaprakları kaynatılır, balla tatlandırılıp aç karnına ılık olarak içilmektedir.
  7. SES KISIKLIĞI: Yine aynı şekilde çam yaprakları kaynatılıp, sıcak olarak içilir ve gargarası yapılır.
  8. GASTRİT: Yine çam yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılır içilmeye devam edilir.
  9. SAÇ BAKIMI: terebentin ( Çam esansı) zeytinyağı ile karıştırılıp saç diplerine sürülür, sabahleyin saçlar yıkanır.

GELENEKSEL HALK REÇETELERİ

  1. YARA: Çam sakızı sürülür.
  2. VÜCUT KUVVETLENDİRİCİ: Bir miktar fıstık çamı balla ezilerek macun haline getirilip yenir. Aynı tavsiye Ayşegül Demirhan Erdemir’in kitabında da geçmektedir.
  3. KABIZ ETKİSİ: bir miktar çam kabuğu suda haşlanıp kabız etkisi için içilir.
  4. ÇAM KATRANI: Çeşitli çam türlerinin dal ve gövdelerinin yakılmasıyla elde edilen; Koyu esmer renkli, acı lezzetli ve kıvamlıdır.

Yüz yıllarca tedavide aynı amaçlar için yer almıştır. Yaralara karşı kullanımı eski yunanda, Osmanlıda da yaralar için kullanılmıştır. ( 16.yy da Nidai, 19. Yy Dr Mehmet Nuri, Düstur el Edviye 1874)

  1. Solunum sistemi ve idrar yolları hastalıklarına karşı bir miktar katran alınır. Günde 1-1,5 gr hap şekline getirilerek içilir. Aynı miktar süt içinde de erite bilir. Ayrıca; 30 gr çam ağacı talaşı, 20 gr. Çam katrnanı 1200 gr suda bir gün bekletilir ve günde 2-3 çorba kaşığı göğüs ve idrar yolları hastalıklarında içilir.
  2. Veterinerlikte, hayvanların şap hastalığı sırasında ağız ve tırnak aralarına sürülür. Bu sayede nekroz ve sekonderenfeksiyonları önler.
  3. Uyuz tedavisinde 10 gr çam katranı, 90 gr iç yağında eritilir. Bu karışım deriye sürülür.
  4. Çam sakızı yakı şeklinde ağrıyan yere yapıştırılır, Merhem şeklinde yaralara sürülür.
  5. Çam soymuğu: Öksürük kesici, besleyici ve iştah açıcı olarak 1 kg çam soymuğu, 2 kg suda yarım saat kaynatılır. Sabah, öğle ve akşam yemeklerindeiçilir.
  6. Çam terementisi: Değişik çam türlerinin gövdelerine yapılan yaralamalar neticesinde elde edilen bir balsamdır (Reçinedir). Terementi şifacılıkta idrar ve solunum hastalıklarında, saç bakımında kullanıldığı gibi kağıt ve boya endüstrisinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Tarihte kullanımı oldukça eskidir. Mezopotamya uygarlıkları, Mısır, eski Roma bu maddeyi kullanmışlardır. Kremini antiseptik özelliği için yapmışlardır. 19. Yy da Doktor Mehmet Nuri bu rdoğun (Terementinin) uyarıcı olduğunu ve sinir hastalıklarında da kullanıldığını yazar. Ayrıca, Şerafettin Mağmumi, Kamus-u Tıbbide; “Bel soğukluğuna, sinir hastalıklarına ve bağırsak kurtlarına karşı kullanılmanın yanında fosfor zehirlenmesine karşıda kullanılmasını önermektedir.”

Geleneksel halk tababetinde ise; solunum ve idrar yolları antiseptiği, boyun ağrılarına karşı zeytinyağı ile karışım ile sırta ve boyuna sürülmesini ön görmektedir.

Çam terementisi çam sakızı olarak da bilinmektedir. Eskiden sakız olarak da kullanılırmış.

  1. Çam terementi esansı; Dışardan romatizmaya karşı, deriye kan toplayıcı olarak kullanılır. Veterinerlik te dışardan ağrı kesici olarak olarak kullanılır.

  1. ÇAM POLENİ: Çam türlerinin olgun sporlarıdır. Bu sporlardan hazırlanan hülasalar ile yapılan müstahzarlar; vitaminler ve enzimler taşımaktadır. Dâhilen kuvvet verici, vücudun dayanıklılığı ve kudretini artırıcı olarak kullanılmaktadır.

  1. ÇAM YAPRAĞI ESANSI: Değişik çam türlerinin yapraklı dal uçlarından su buharı damıtması ile elde edilen hoş kokulu, keskin lezzetli, renksiz ve akıcı bir sıvıdır. Pinenler, silvestren, kadinen, terpinol ve bornil asetat gibi bileşikler taşımaktadır. Dâhilen göğüs nezlesine karşı, balgam söktürücü, yatıştırıcı ve antiseptik olarak alınır. Haricen merhem halinde romatizmaya karşı, ağrıyan yere sürmek suretiyle kullanılır.

ÇAMIN BESLENME İLE İLİŞKİN KULLANIMI

Çam, yaşamsal yiyecek bitkisi olduğunu pek kimse bilmez diye düşünüyorum. Çamın beyaz olan iç kabuğu; Yumuşak, nemli ve dokuludur. Ağacın dış kabuğu yenile bilir. A ve C olmak üzere yüksek vitaminler içerir. Bu yüzden çiğ olarak dilimler halinde yenile bilir. İçerisindeki toz kaynatılıp, koyulaştırıcı/tatlandırıcı olarak; çorbalara, yemeklere katıla bilir. Çayı demlene bilir. Bildiğimiz çaya katkı olarak katıla bilir (Bu zevke kederdir.) taze yeşil sürgünleri de aynı şekilde kullanıla bilmektedir. Ayrıca su sürgünler çiğ olarak da yenile bilmektedir.

Vadi ve bitki araştırma gezilerimde arazide çamın taze yapraklarını yemek ço hoşuma giderdi. Nefesimi açar, güzel aromalarını sunar, vitaminlerini armağan ederdi.

ÇAM ÇIRASI SUYU

Bu kadar yararları olan bir bitkinin reçinesi de ebetteki yararlı olacağı açık bir gerçektir. Gövde reçinesi yakılmak suretiyle çam katranı elde edilmektedir. Burada kullanılan direk ham reçinedir.

Bu yüzden diyorum ki, bitkileri, içindeki aktif, vitamin, mineral ve kimyasalları incelmemiz gerekmektedir.Emin olun bilmediğimiz çok şey var. Bu yüzden piyasada illegal yönden birçok para kazanmak isteyen, halkı kandıran şaklabanlar var. Halkın üzerinden haksız kazanç elde ediyorlar. Hâlbuki şifacılık geleneği “Allah rızasıdır, insanların mutlu olmasıdır.” Para ve maddiyat düşünülmez bile…. Araştırmalarda devlet kurumları ve Üniversiteler tarafından yapıla bilir olması çok önemlidir.

Bitkileri, meyveleri, nadir de olsa kökleri inceliyorlar. Ağaç yongaları yeteri kadar incelendiğini düşünmüyorum. Odun kırarken, ağaç cinsine göre yaydıkları kokuyu hiç aldınız mı? Ben elma ağacının kokusuna bayılırım. Buradan parfüm meraklılarının da dikkatini çekmek isterim. Odunlar kırılıp, odunluğa istif edilir. Birkaç ay evin en güzel kokan mekânı odunluktur. Ne garip değil mi?. Kavak ağacının da kokusu kendine has ve gerçekten güzel bir kokudur. Sizinle böyle bir makale paylaşmam için deneysel olarak çalışmam gerekir. Allah nasip ederse on da yaparım diye düşünüyorum. Çiçekleri seven bir kimseyi karanfili neden çok seviyorsun diye kınamak gerçekten abestir. Çam çırası suyu, ne sırlar taşıyorsun sen, neden böyle tek tek, kıdımkıdım ortaya çıkıyor senin sırların. Bilirim senin odununun ve çıranın güzel kokusunu… Elma ağacı bile susar, üzüm kütüğü çürür, iğde de susar. Sen kokmaya devam edersin. Hele marangoz hanelerde ihya edersin, adamın oradan çıkmak canı istemez.

Aklıma bitki aromalarında kullanılan “Tentür” bahsi ister istemez gelmektedir. Tentür ne kadar çok seyreltilirse tesiri o kadar çok artıyor. Örneğin sarımsak tentüründe D 16 diyelim. Sarımsağın kokusunu ve tadını bile alamıyorsunuz ama şifası, insana vereceği zirve yapıyor. Çam çırasının suyunu bu açıdan düşünüp, biraz fikir yürütmeye çalışalım. Ama deneyelim.

Geçen yıllarda bir araştırma yapılmış, çam çırası suyunun kan şekerinin düzenlenmesinde faydalı olduğu ortaya koyulmuştur. Üstelik bu bilimsel çalışmalar neticesinde bunun gerçekten işe yaradığı ispat edilmiştir. Şöyle ki, Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünde deney hayvanları üzerinde bu konda bazı çalışmalar yapıldı ve sonucunda çam çırası suyunun diyabet hastası olan deney hayvanlarında ensülinle aynı etkiyi yaptığı görülmüştür. Ayrıca çam çırası suyu kullanılan deney hayvanlarında diğer şeker hastalarında görülen doku yağlanmasında da azalmalara neden olduğu görülmüştür.

Deney hayvanları üzerindeki yapılan birinci deneyde düşmediği görülmüştür. 2. Grup denemede diyabet oluşturulan deneklerde içme sularına çıra parçaları ilave edildi ve bu 6 hafta sürdü. Her hafta yapılan kan testleriyle, kan seviyesinde belirgin düzelmeler gözlenmiştir.

Yeri gelmişken açıklayayım. Ben de şeker hastasıyım. Ensülin kullanıyorum. Etrafta bazı kendini bilmezler tarafından “Ensülin domuz kanından elde ediliyor.” Gibi laflar üretiliyor. Bunlar küllin yalandır. Bir makalede hamur mayasından ile edildiğini okumuştum. Daha önceleri de yetiştirilen atlardan alındığını bir belgeselde izlemiştim.

Her bitkisel makalemde tekrar ederim. Bıkmam. Çam ağaçlarından faydalanmak için kullanacağınız çamlar gerçekten önem arz etmektedir. Yol kenarları, kimyasal v biyolojik kirliliğe uğramış araziler bitki ve özellikle çam toplama yerleri değildir. Doğayı kirletecek ve kirleten bütün materyalleri bitkiler ve ağaçlar çeker. Bilemezsiniz belki içi ağır metalle, kimyasal kirlilikle doludur. Egzoz gazları havayı kirletir. Ağaçlar ve bitkiler bu kirlilikleri bünyesine çekerek havayı ve toprağı temiz tutmaya çalışırlar. Dağlar, yollardan uzak kırsallar, sizlere istediğiniz yararları sunacaktır.

Doğada her türlü nimet bulunmaktadır ve sizden bunun karşılığı para, pul istemezler. Allah’a hamd ve şükür yeterlidir diye düşünüyorum. Doğanın güzelliklerini korumak yine biz insanlara düşmektedir. Zira dünyamız evimizdir. Temiz tutalım.

Çam ormanları hakkında ekleme yapacaktık. Makale uzadı gitti. Başka bir makalede bu önemli konuyu da sizlerle paylaşmak isterim. Saygılar, sevgiler sizlerle olsun.

http://www.hazarahsap.com.tr/wp-content/uploads/2014/12/virginiapine.jpg

Kaynaklar: 1. Şifalı bitkiler Ayşegül Demirhan Erdemir. Alfa yayınları 2010.

2. Vefalı dostlarım, şifalı otlarım. Ramis Dara. Alfa yayıncılık 2006.

3. www. Ogm.gov.tr.

4. Afyonkarahisar tıbbi ve ıtri bitkiler merkezi.