Masal bu ya;

Ayı ile arkadaş olur adam bir ara

Yedikleri, içtikleri ayrı gitmez

Buldukları bir zerre dahi olsa pay ederler, düşünmezler hiç; ‘yalnız benim olsun’ diye…

Gel zaman git zaman

Bir arpa boyu yol gitmiş, yürüyen

Köprünün altından çok sular akmış

Günler günleri, haftalar haftaları, aylar da ayları kovalarken kış gelip çatar.

Bizimkilerde şafak atar

Her taraf bembeyaz bir örtü ile kaplanır, hiç yiyecek kalmaz etrafta…

Aç duracak değiller ya, başlarlar yiyecek aramaya, çok uzun sürmez yiyecek bulmaları, bulurlar birkaç kilo bal…

Adam elini uzatacakken bala, atıverir pençesini bizim siyah ayı buldukları bala…

Alır hepsini indirir mideye, adam şaşkındır, çaresiz bakar yapılanlara, ‘benim hakkım nerede?’ diyecek olur bir ara, pis pis sırıtan ayıya, ‘senin hakkın benim aç midemde’ der ayı yüzsüzce…

Her halde bu ayı Sibirya ayısı olsa gerek, bu gün baktığımızda olanlara…

33 askerimiz şehit 

Sözde Esad denen katilin uçakları tarafından vurularak

Bu Esad kim, çok mu esaslı?

Esad diye biri yok aslında, o bir gölge, bir piyon, bir Suriye oyuncağı, Sibirya ayısı tarafından oynanan…

Ne ordusu, ne parası, ne gücü, ne de tek bir kurşun atacak kudreti var, bu piyon Esad’ın…

Ama senin 33 askerini şehit ediyor

Gölge oyunu adeta, bunu Rus ayısı da biliyor, Esad’da biliyor, biz de, dünya da biliyor.

Fakat

Ne yazık ki; ‘kral çıplak’ diyen yok, Ortadoğu arenasında Rus domuzuna…

O da istediği gibi at oynatıyor İdlib sahasında

Meydan boş, iştah fazla, nevale çok… Duracak değil ya, istediğini atıveriyor, cep olmazsa mideye…

Sonra da

Utanmadan, sıkılmadan; ‘Suriye savaş uçakları, bulunmaması gereken yerde ilerleyen Türk Askerini bombaladı’ diye de açıklayıveriyor…

Şimdi ne yapılacak?

Yapılacak şey;

Kararlı olacak, gözünü karartacak, hak bildiğin davadan ayrılmadan, ‘Ya Allah bismillah Allahuekber’ diye yürüyeceksin…

Hem deveyi güdülecek, hem de bu diyarda kalacaksın…

Doğru sensin, hak sensin, mazluma kucak açan, kollayan da sensin…

Ayı ayılığını yapacak, sen adamlığını…

Gökten üç elma yerine bomba düştü yenen tatlı aşa, devam et ‘hak bildiğin yolda savaşa…’