Herkesi kör, âlemi sersem zanneden kadrolu trollere bazen acıyorum gerçekten. Tek misyonları ya kulaklarına üfürülen konularda IQ düzeyi yerlerde sürünen içerikler üretmek ya da içinde akıl ve düşünce kırıntısı taşımayan üretilmiş hazır içerikleri sosyal medya üzerinden takipçilerine pazarlamaktır. Karşılığında ise ya kendilerine bahşedilen makam, mevki, lütuf ya da himayenin sürekliliğini sağlamayı ya bu nimetlere mazhar olmayı ya da zaman zaman başlarının okşanmasını umarlar. Hesapları bu kadar basit ve ucuzdur.
Tezgah şöyle işliyor; Örneğin İstanbul’a kar mı yağdı; karda kayan araçları, toplu ulaşımdaki aksamaları, belediyenin sorumluluğundaki yollardaki aksayan trafiği sansasyonel biçimde gündeme taşırlar ama “dünyanın kıskandığı” İstanbul 3. Havalimanı’nda yağan kara dayanamayıp çöken kargo terminalini, kardan kapanan pistlerden dolayı yapılamayan uçak seferlerini, binlerce yolcunun saatlerce havalimanında aç, susuz, uykusuz mahsur kalışını; yolcuların otel taleplerinin ise polisiye tedbirlerle bastırılışını görmezden gelirler. Ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin değil, Karayollarının ya da paralı Otoyol işletici şirketlerin sorumluluğundaki İstanbul bağlantılı yollarda kardan dolayı yaşanan çileye kör ve sağır kesilirler. Olayın bu yanını örtbas etmek için de İBB Başkanı’nın “balık keyfi”ni ağızlarına sakız edip günlerce çiğnerler.
Kadrolu troller ilk önce bu “balık keyfi”nin içeriğini bilinçli olarak vermezler. Çünkü o gün oluşturulmak istenen algı “İstanbullu kar altında çile çekerken, İBB Başkanı bir restoranda balık keyfi yapıyor!” Halbuki ortada “balık keyfi” değil İBB Başkanı’nın İngiliz Büyükelçi ile yemekli bir görüşmesi vardır. Önceden planlanmış olsa bile bu görüşme iptal edilemez miydi? Elbette iptal edilebilirdi ve doğrusu da bu olurdu. Ama hem iptal edilmeyip hem de bu konuda kamuoyunun zamanında ve doğru bilgilendirilmemiş olması da Ekrem İmamoğlu’nun hatası ve ayıbıdır. Ama bu yemek üzerinden kadrolu trollerin kopardığı fırtına da tam bir algı operasyonudur. Kimse kimseyi kandırmasın; o gün İmamoğlu balık yedi de diğer yetkili ve etkili devlet erkânı aç kalıp karnına taş mı bağladı? Buradan üretilen ucuz siyasi demagojinin halk nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü insanlar şu kışta kıyamette ellerine gelen elektrik, doğalgaz faturaları, katlanılmaz hale gelen hayat pahalılığı, işsizlik ve enflasyon ile boğuşmaktan bitkin düşmüş durumda.
İstanbul’da kar kalkmaya ve hayat normale dönmeye başlayınca kadrolu troller şimdi de “balık keyfi” propagandasında ikinci perdeyi açtılar. Neymiş efendim, İmamoğlu o gün İngiliz Büyükelçi ile ne görüşmüş? Bir belediye başkanının başka bir ülkenin büyükelçisi ile ne işi olurmuş? Dış güçler İmamoğlu’nu 2023’e mi hazırlıyormuş? İşin içinde İngiliz varsa durum vahimmiş... Ve benzeri onlarca soru ve ucuz senaryo havada uçuşuyor.
Bu konularda kafa yormak, bazı çıkarımlar yapmak, soru sormak iyi güzel de sorular objektif ve gerçeği ortaya çıkarma niyetiyle yapılırsa... Gerçeklik kadrolu trollerin umrunda bile değil. Tek amaçları kara propaganda... Eğer inanmıyorsanız kendilerine şu soruyu soralım, bakalım ne cevap verecekler ve nasıl bir tepki gösterecekler;
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisi Beyoğlu ilçe başkanlığı ve İstanbul il başkanlığı yaptığı dönemlerde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde, okuduğu şiirden dolayı yargılandığı ve hapis yattığı dönemde, Ak Parti’nin kuruluş sürecinde hangi ülkelerin diplomatları, konsolosları, elçileri ve büyükelçileri ile görüştü?
30.01.2022
Mehmet BİÇER