RÜYAYLA İLGİLİ MERAK ETTİKLERİMİZ

İnsanın uykusunda gördüğü olumlu ve olumsuz hayal ve tasavvurlara rüya deriz. İyi rüyalar için düş, kötü rüyalar için kâbus veya karabasan kavramları da halkımız arasında tercih edilmektedir.

Hz. Peygamber(SAV) Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur: “Rüya üç türlüdür: 1. İnsanoğlunu tedirgin etmek için şeytanın içine attığı vesvese sonucu oluşan kötü ve korkulu rüyalar,

2. Kişinin uyanıkken önem verdiği hususların gece zihnine yansıması ile oluşan rüyalar,

3. Allah’tan bir müjde şeklinde gelen sâdık rüyalar.” (Taberânî el-Mu’cemü’l-evsât,c. VII, s.24)

Rüyaların Anlatılması Doğru mu?

Rüyaların anlatılması hususu, rüyanın durumuna göre, yani iyi ya da kötü olmasına göre, değerlendirilmiştir. “Güzel rüyalar Allah’tandır. Sizden birisi güzel bir rüya görürse onu ancak sevdiği bir kimseye anlatsın. Hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, kötü rüyanın ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın, üç kere sol tarafına “tu” desin ve bu şekildeki rüyasını asla kimseye anlatmasın. Bunları yaparsa söz konusu rüya ona asla zarar veremez.” (Buhârî,“Ta’bir”,46; Müslim,“Ru’ya”,4)

İyi ve Güzel Rüyalar Hangi Durumlarda Paylaşılmalı?

İyi ve güzel rüyalara gelince, bunların da her zaman ve zeminde anlatılması doğru bulunmamıştır. Nitekim Hz. Yakub, oğlu Yusuf’a hitaben “Yavrucuğum, rüyanı sakın kardeşlerine anlatma. Sana bir tuzak kurabilirler. Çünkü şeytan insana apaçık düşmandır.” (Yusuf/5) ayetinin tefsirinde ünlü müfessir Kurtubî rüyaların gizli tutulması gerektiği yönünde kanaatini ortaya koyar ve ardından Hz. Peygamber’den: “Rüyalar peygamberliğin kırkta biridir. Görülen bir rüya, kişi onu anlatmadıkça bir kuşun ayağında asılı gibidir. Anlattığı zaman düşer ve kaybolur. Bu yüzden akıllı, bilgili, sizi sevdiğini bildiğiniz ve güzel nasihatlerde bulunacak yani hayra yoracak kişiler dışında rüyanızı kimseye anlatmayınız.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. XXVI, s. 103) hadisini nakleder.

Rüyanın Tabiri ve Yorumlanması Önemlidir.

Rüyaların yorumlanması çok önemlidir. Rüyaların yoruma bağlı olduğunun delilini Kur’an’da görmekteyiz. Kur’an’da Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i rüyasında kurban ederken görmesi, (Saffat 103) Hz. Yusuf’un rüyasında on bir yıldızın kendisine secde ettiğini görmesi, (Yusuf 4) Mısır Meliki’nin gördüğü rüya, (Yusuf 43) ve Hz. Peygamber’in Mekke’nin fethine dair rüyası (Fetih 27) ve bu rüyaların doğru çıktığı anlatılmaktadır. Kişinin güzel bir rüyayı sevdiği kimseden başkasına anlatmamasının sebebi şudur: Bu rüyayı sevmediği bir kimseye tabir ettirirse, o şahıs çekemediği için kötüye yorabilir ve kötü rüya o sıfatla zuhur edebilir. Rüyayı gören kimse de kötü te’vili işitince üzülebilir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. XXVI, s. 103)

Rüyayı Tabir Edenlerde Ne Tür Özellikler Olmalı?

Hz. Peygamber’in (Sav), rüyaların her ortamda ve herkese anlatılmasının doğru bulmadığını arz etmiştik. Hadisi şeriflerde Efendimiz (sav): rüyayı yorumlayacak kişinin 1. Akıllı ve bilgili olması, 2.Hayra yorma niyeti taşıması, yani güzel nasihatlerde bulunması, 3. Yorumcunun rüya gören kişiyi sevmesi; yani aralarında nefret, husumet ve kıskançlık olmaması şeklinde üç özelliğin birlikte bulunmasının önemi üzerinde durmuştur.

Bunların tamamı özellikle de üçüncüsü dikkate alındığında rüya kadar, rüya tâbirinin de kişisel olduğu gerçeği karşımıza çıkar. Bu durumda her rüya gören kişinin, belirtilen özelliklerin tamamına sahip, doğru kişileri bulmadıkça rüyasını her ortamda ve herkese anlatması uygun değildir. Son devir İslâm düşünürü ve müfessiri Muhammed Hamdi Yazır, “Rüya tâbiri vehbî ve keşfî ilimlerden olduğundan akıl ve mantık yoluyla çözümlenmesi yani yorumlanması zor görünmektedir.” şeklinde dikkat çekici bir açıklamada bulunur. Ona göre bu tür meziyetleri olmayan zahirî bakış açısına sahip bir kişinin rahmânî rüya ile hulm denilen şeytanî rüyaları ayırt etmesi oldukça güçtür. (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, c.IV,s.2869)

Rüya ile Amel Etmek ve Hüküm Vermek

Peygamberler dışındaki insanların gördüğü rüyalar dini bakımdan amel etme ve hüküm verme hususunda delil niteliği taşımaz, rüyalara dayanarak inanç veya amele dair meselelerde amel ve hüküm ortaya konamayacağı hususunda İslâm âlimleri arasında geniş çaplı görüş birliği oluşmuş bulunmaktadır. Çünkü rüya her ne kadar insan için bir gerçeklik olsa da hatırlanması ve yorumunda hata etme ihtimali çok yüksek olduğundan, herkese açık aklî ve naklî deliller kadar kesinlik bildirmesi, kişisel ve toplumsal düzeyde fayda sağlaması söz konusu değildir.(İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, Beyrut 1987, c. I, s. 257)

Rüya Tabiri Yaptığını İddia Eden İnternet Siteleri ve TV Programlarındaki Yorumlar Yanıltıcı Sonuçlara Götürebilir

Öte yandan halk arasında dolaşan çeşitli rüya tabiri kitaplarında, internet sitelerinde ve hatta televizyon programlarında bulunan rüya tâbirleri de, herkesin rüyasına yorum olamaz. Çünkü rüyalar kişisel olduğu gibi yorumlar da kişiseldir, benzerliklerden yola çıkılarak getirilecek yorumlar, yanıltıcı sonuçlara götürebilir.

Rüyada Allah’ın (CC) Görülmesi

Yüce Allah’ın rüyada görülmesi İslâm âlimlerinin geneline göre câiz değildir. Çünkü rüyada bir varlığın kendisinin değil, hayalinin veya misalinin görülmesi söz konusudur. Allah Teâlâ, hayal ve misalden münezzeh olduğu için rüyada dahi olsa hayalinin zihinde kurgulanması veya misalinin düşünülmesi, asla câiz değildir.(Ali el-Kârî Şerhü’l-fıkhi’l-ekber,s.185)

Rüyada Hz. Peygamber (sav)’in Görülmesi

Hz. Peygamber (sav)’in rüyada görülmesine gelince ilim geleneğimizde tercih edilen görüşe göre Hz. Peygamber (sav) rüyada ancak aslî şemâili yani kendi gerçek dış görünüş ve özellikleriyle görülebilir. Bu yüzden aslî sûretini görmemiş bir kimsenin “O’nu rüyamda gördüm” demesine itibar edilmez. Hz. Peygamber’i rüyasında görmek ancak onu gerçek hayatta görmüş olan sahâbîler veya O’nun şekil ve şemâilini tam anlamıyla bilenler için söz konusu olabilir. “Beni rüyasında gören gerçekten görmüş‏ demektir, çünkü şeytan benim sûretime giremez” (Buhârî, “İlim”, 38) hadisi ancak O’nu gerçek hayatta gören veya şemâilini tam olarak bilen kişiler için söz konusu olabilir.( Buhârî,“Ta‘bir”, 10.Müslim,“Ru’yâ”,11)

Rüya Yoluyla Peygamberimiz (sav)’den Haber ve Talimat Alma

Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm’in yanında bizim ikinci kaynağımız; Efendimizin(sav)’in sünnet-i seniyyesidir. Bunun dışında Hz. Peygamber(sav)’in rüyayla veya başka bir yolla açıklamada bulunması veya talimat vermesi söz konusu değildir. Peygamberimizin vefatı sonrasında rüyada görülüp söylediği bir sözün veya yaptığı bir işin bize delil olacağına dair bir hüccet bulunmamaktadır. Vefatıyla birlikte şeriat tamamlandığı için, dinî konularda başka bir delile ihtiyaç bulunmamaktadır. Zaten O’nun vefatıyla birlikte nübüvvet de son bulmuş olup herhangi bir şekilde devamı söz konusu değildir. (Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl fi ilmi’l-usûl, Riyad 2000, c. II, s. 1020-1021).

Allahım, yüzümüzü Zatı Ulûhiyetine tevcih eyledik. Bütün işlerimizi Yüce Katına ısmarladık. Kalbimizi Sana açtık. Senden başka sığınıp yalvaracak bir kimse ve bir yer yoktur. Senin varlığın mübarek ve şanın yücedir. Sen, zenginliği sonsuz olansın. Biz ise Sana muhtaç olan fakir kullarınız. Senden af ve bağışlanmak diliyor, bir daha suç işlememek için Sana söz veriyoruz.

Allahım, bizlerin yaşantısını istikamet üzere eyle; uyurken ve uyanıkken Rahmetini ve Bereketini üzerimizden eksik eyleme. İnsi ve cinni şeytanların şerrinden ve vesvesesinden bizleri muhafaza eyle. Rüyalarımızı doğru, müjdeli, faydalı ve hayırlı eyle. Zararlı ve korkutucu rüya görmekten hepimizi koru! Sonsuz güç, kuvvet, yüceler yücesi olan Zâtına mahsustur. Amin Amin..!

HÜSREV ÖNDEGELEN

İlahiyatçı Araştırmacı Yazar