BALKANLARDAKİ ALPERENLERİN TEKKESİ: BLAGAY
Balkan yolculuğumuz tarihin kültürün ve yeşilin her tonunu iliklerimizde hissettiğimiz müstesna bir atmosferde geçti. Bu seyahat tabiki yalnızca yüksek dağların gölgesinden, yemyeşil yaylaların serinliğinden ibaret değildi. Bu, bir gönül seferiydi. İçinde kainatın güzelliğini, tarihin ağırlığını, kardeşliğin samimiyetini taşıyan bir gönül seferi... Hele Blagaydaki Alperelerin tekkesi bizleri derinden etkileyen mekanların başındaydı.
Bosna-Hersek’ in Mostar bölgesinde Blagay şehir merkezi yakınında kurulmuş olan Blagay tekkesi, Balkan coğrafyasını İslam’ la buluşturan Alperenlerin mekânı.
Blagay, Mostar’ın içinden de geçen ve Bosna-Hersek’in en büyük nehirlerinden biri olan “Neretva” nın önemli kollarından biri olan “Buna Nehri” nin doğduğu yer. Küçük bir yerleşim birimi olan Blagay’ı önemli kılan ise hemen su kaynağının bulunduğu mağaranın yanı başında bulunan “Blagay Tekkesi.”
Girişte bilet alıp giriyoruz. Tekkenin girişinde bizleri Türkçe, Boşnakça, İngilizce ve Rusça olmak üzere dört dilde yazılmış bir tabela karşılıyor. Tabeladan aktarılan bilgilere göre: “15.yy başlarında Alperenler (dervişler) tarafından “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek” idealiyle kurulan tekke; tarihinde Kadiri, Rufai, Halveti ve Nakşibendi tarikatlarına ev sahipliği yapmış ve halen de yapmaya devam etmektedir. Bugünlerde Nakşibendi tekkesi olan Blagay, bir Bektaşi Tekkesi olarak kuruldu. Osmanlılar özellikle Balkanlara yolladıkları Bektaşi dervişleri (Yeniçeriler de Bektaşi dergahına bağlıydı) ve babaları sayesinde çok kısa sürede balkanlarda yüz binlerce kişi İslam’ın barış ve huzur ikliminde buluştu ve Müslüman oldu. Tekkenin içerisinde yerel rehberimiz tekke ile ilgili bilgileri verdikçe hayret ve merakımız iyice artıyor.
Rehberimizin anlatımına göre: Alperenler Tekkesi' nde birçok önemli zatın kabirleri bulunmaktadır. Bu zatlar arasında, tekkenin kurucusu olan Derviş Vefa, Bosna eyaleti valisi Ömer Bey, Kızıl Deli Hüseyin gibi kişilerin kabirleri yer almaktadır. Bu kabirler, tekkenin tarihi ve kültürel önemine işaret eden birer hatıra olarak korunmaktadır.
Alperenler Tekkesi' nin kurucusu olan Derviş Vefa ile Sarı Saltuk arasında ilginç bir hikaye anlatılmakta. Hikayeye göre Derviş Vefa tekkeyi inşa ederken Sarı Saltuk tekkeye ziyaretine gelir. Derviş Vefa onu misafir eder ve yemek ikram eder. Ancak yemeği yerken Sarı Saltuk yemeğin tuzsuz olduğunu söyler ve tuz ister. Derviş Vefa ise tuzun kayadan çıkarılamayacağını söyler. Bunun üzerine Sarı Saltuk elindeki değneği kayaya vurur ve kayadan tuz akar. Bu olaydan sonra Sarı Saltuk' a "Tuzlu Baba" lakabı verilir. Bu hikaye Bosna-Hersek ve Balkanlar' daki kültürel mirasın bir parçasıdır. Derviş Vefa ve Sarı Saltuk gibi önemli kişiliklerin kültürdeki yeri ve etkilerine işaret eder. Tekkede özellikle Bektaşi ve Halveti tarikatlarına mensup dervişler faaliyet göstermiştir. Tekkede hem zikir hem de manevi eğitim yapılırdı. Osmanlı ve Akdeniz mimarisinin bir karışımı olan yapı, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilmiştir. Nehir kenarında yer aldığı için özellikle balkon ve pencereleri manzaraya açılır, huzurlu bir ortam oluşturur. İçerisinde dervişlerin kaldığı odalar, semahane, ibadethane, mutfak, hamamlık, misafirhane, iç avlu ve abdesthane bulunmaktadır.
Blagay Tekkesi; Bosna-Hersek'in UNESCO aday listesinde yer alan doğal ve kültürel mirasları arasında gösterilmektedir. Eski Yugoslavya döneminde kapatılan tekke, Bosna-Hersek’in bağımsızlığıyla birlikte yeniden açılmıştı. Aslına uygun olarak restore edilen tekkenin 100 yıl önce yıkılan imaret ve misafirhanesi de mimarisine uygun olarak yeniden inşa edimiştir. Perşembe akşamları zikir halkalarının da yapıldığı tekkede, her yıl mayıs ayında on binlerce insanın katıldığı mevlit programı düzenlenmektedir.
Ziyaretimizin ardından bol bol fotoğraf çektirip alış veriş yaparak ayrılıyoruz. Hediyelik eşyaların fiyatları burada diğer yerlere göre daha uygun.
Blagay Tekkesi tarih, doğa ve maneviyatı bir arada yaşamak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Osmanlı döneminden kalma bu tekke sadece mimarisiyle değil, hissettirdiği derin sükunetle de büyüleyici. Burada geçirdiğim vakit, iç huzuru arayan herkesin mutlaka yaşaması gereken bir deneyimdi.
Ecdadımızın Balkanlar’a gönderdiği bu Alperen dervişlerin, hoşgörülü tavırları sayesinde halk Müslümanlığa büyük sempati duymaya başlamış böylece tarih boyunca savaş ve karmaşa içinde yaşamış yüzbinlerce kişi kısa süre içinde Müslüman olmuştur.
Onlar İ'lâ-yi Kelimetullah uğruna üzerlerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmişlerdir. Rabbim icra ettikleri bu kutsal vazifeyi lutfu ve keremiyle mükafatlandırsın; bu uğurda ceht ve gayret gösteren tüm Alperenlerin cümlesinin mekanını cennet, makamını âli eylesin.
HÜSREV ÖNDEGELEN
İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
