SEMANIN ANAHTARI

Hz. Ömer (r.a) devrinde bir kuraklık olmuştu. İnsanlar şiddetli bir kıtlığa mâruz kaldılar. Halifeye yağmur duâsına çıkmayı teklif ettiler. Herkes toplanınca Hz. Ömer (r.a) yağmur duâsı yapmak üzere minbere çıktı. Fakat istiğfâr etmeye başladı. Sadece istiğfâr ediyor başka bir şey söylemiyordu. Bir müddet böyle devam ettikten sonra minberden indi. Orada bulunanlar şaşkınlık içinde:

Ey Mü'minlerin Emiri! Yağmur duâsı için çıktınız, lâkin hiç duâ ettiğinizi duymadık. Sadece istiğfâr edip indiniz! dediler.

Hz. Ömer (r.a):

“İstediğiniz rahmeti, kendisiyle yağmurun indirildiği semâ anahtarlarıyla talep ettim." buyurdu ve sözüne delil olarak şu âyet-i kerimeleri okudu:

Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın,  size bahçeler ihsân etsin, sizin için ırmaklar akıtsın! (Nûh, 10-12)

Ey kavmim! Rabbinize istiğfâr edin; sonra da O'na tevbe edin ki üzerinize semâdan (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek(ALLAH'tan) yüz çevirmeyin! (Hûd, 52)

Rabbinize istiğfâr edin; sonra tevbe edip O'na yönelin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (mü'minleri) çok sever. (Hûd, 90)

Bu âyet-i kerimeleri okuyan Hz. Ömer (r.a), sözlerini şöyle sonlandırdı:

O hâlde siz de Rabb’inizden, hatâ ve günahlarınızı affetmesini isteyin, samimi bir şekilde tevbe edin ve ALLAH'a yönelin!(Beyhaki, es-Sünenü'l Kübrâ, III, 351-351)

Hak dostlarından Hasan-ı  Basri Hz'lerine dört kişi gelerek, biri kuraklıktan, diğeri fakirlikten, bir diğeri tarlasının verimsizliğinden, sonuncusu da çocuğunun olmayışından yakınıp Hazretten himmet talep ederler. O büyük veli, onların her birine istiğfârı tavsiye eder. Yanındakiler:

Efendim, bu şahısların dert ve ihtiyaçları farklı, lâkin siz hepsine de aynı tavsiyede bulundunuz! derler.

Hasan-ı Basri Hazretleri de onlara, yukarıdaki kıssada Hz. Ömer (r.a) 'ın okuduğu, Nûh Sûresi'nin 10 ilâ  12. âyet-i kerimelerini delil göstererek istiğfârı tavsiye ettiğini söyler.

Tevbe ve istiğfâr ile Cenâb-ı Hakk'a ilticâ etmenin pek çok hayır kapısının açılmasına ve şerlerin bertaraf edilmesine vesile olduğunu Rasûlullah (SAV) Efendimiz de şöyle beyan buyurmuşlardır:

Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, ALLAH Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her  üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona ummadığı yerden rızık verir.(Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1518; İbn-i Mâce, Edep, 57)

Allah’ım hadsiz günahlarımızdan tevbe ve istiğfar ediyoruz bağışla bizleri. Günahsız kulların hürmetine semanın bereket ve rahmet kapılarını  lutfeyle üzerimize.

HÜSREV ÖNDEGELEN