Tamam ön yargıları bir an için bırakalım!

     “ Ön yargıları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur” demiş Einstein. Haklı belki. Sahip olduğumuz değer yargıları bizim için önemlidir, değiştirmek de zordur ama bir an için değiştirmezsek bile olabilir mi acaba diye düşünmek de o kadar da zor olmasa gerek.
    Şu başkanlık sistemi ile ilgili uzun süredir hepimiz bazı yargılara sahibiz. Benim şahsi düşüncem demokrasinin tam olarak oturmadığı ülkelerde zaaflara yol açabilecek bir sistem.
    Merak edip araştırdım nerelerde uygulanıyor bu başkanlık sistemi diye. İşte o ülkeler.
   Afganistan, Arjantin, Ermenistan, Beyaz Rusya, Bolivya, Brezilya, Şili, Guatemala, Kolombiya, Kosta Rika, Güney Kıbrıs, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, El Salvador, Haiti, Honduras, Endonezya, İran, Kenya, Liberya, Meksika, Nikaragua, Nijerya, Panama, Peru, Filipinler, Güney Kore, Seyşel Adaları, Sri Lanka, Sudan, Surinam, Tanzanya, Uganda, ABD, Uruguay, Venezüella, Sierra Leone, Zambiya...
   Dediğim gibi sistemden ziyade demokrasinin işlevselliği ile doğrudan ilintili bu sistem. O nedenle eksileri artılarından çok fazla.
    Başkanlık sistemi, güçlü yürütme organı ilkesiyle ön plana çıkıyor. Üniter devletlerden daha çok federal devletlerde görülen sistem, günümüzde dünyanın 38 ülkesinde uygulanıyor. Yürütmenin yasama organının (parlementonun) çoğunluğunun güvenoyunu alarak seçildiği parlamenter sistemin aksine, başkanlık sisteminde yasama ve yürütme organları ayrı ayrı halk oylamalarıyla seçiliyor.
 
   Bu sistemde, yürütme organını temsil eden başkanın, yasama organını fesih yetkisi yok. Aynı şekilde, yasamanın güvenoyu uygulamasıyla başkanı düşürme yetkisi bulunmuyor. Yani kuvvetler ayrılığından da öte, kuvvetler zıtlığı, söz konusu.
     Başkanlık sisteminde yürütmenin başı olan başkan, bakanlarını meclisten güvenoyu almaksızın kendi iradesiyle seçebiliyor. Ayrıca, ABD’nin başkanlık sistemi örneğinde görüldüğü gibi bakanların yasama organı üyesi olma zorunluluğu yok.
 
  Bu bağlamda, başkan, bakanlarını çeşitli alanlardaki uzmanlardan seçebilir. Başkanlık sisteminde yürütme organının yetkilerinin geniş olması nedeniyle, hükümetlerin hızlı ve etkin karar alma becerisi daha yüksek. Kuvvetler ayrılığı (yasama, yürütme ve yargı) ise tam anlamıyla uygulanıyor. Birbirlerinin görev alanlarına karışamıyorlar.
 
  Şimdi bizdeki parlamenter sistemi kökünden değiştirmek gerekiyor. Daha pek çok meselenin halli dururken bu ülkede böyle radikal bir değişiklik kaosa yol açar mı açmaz mı? Bence irdelenecek konu bu.
 
 
  Benzer biçimde, yürütme organının yasamanın güvenoyuna bağlı olmaması, ülke yönetiminde istikrar sağlıyor. Ancak bu özelliklerin yanı sıra, başkanlık sistemi bazı sorunları da içinde barındırıyor.
 
    Bakın altını çiziyorum daha önce de bahsettim Bu sistemde, yasama organının başkan tarafından temsil edilen yürütme organını görevden alma yetkisi sınırlı olduğundan, demokrasi geleneğinin olmadığı ülkelerde başkanlık sistemi kolaylıkla otoriter yönetimler yaratabiliyor. Başkanlar halkın isteklerini yansıtır olmaktan çıksalar da, desteklerini kaybetseler de iktidardan uzaklaştırılmaları zor. Zaten, Başkanlık sisteminin çıktığı ülke olan ABD, büyük ölçüde özendiği kuvvetler ayrılığının olduğu İngiliz sistemini örnek alırken, Kraliçenin yerine “devlet başkanını” koydu, kuvvetleri ise İngiltere’deki gibi ayırarak bıraktı Vatanseverliği, dinsel örgüyle iç içe geçmiştir. Oysa İngiltere demokrasisi tam tersine, kraliçenin yetkilerini sembolik yetkiler haline getirerek, Avrupa’ya da tamamen yerleşecek olan klasik parlamenter demokrasinin beşiği oldu.
 
   Başta da dediğim gibi ön yargılarımızdan bir an için sıyrıldık ve baktık. Bu sistem şu an için bu ülkeye bence en az 2 numara büyük gelir çünkü daha acilen çözüm bekleyen Kürt meselesi var ki oradan nelerin çıkacağını iyi bir gözlem yapan herkes tahmin edebilir.
   Bu ağır zeminde, bu hava şartlarında bu mevsimde bu donanımda bir araçla yola çıkmak kazaya davetiyedir en hafif tabirle.