ATEİZM ÇIKMAZI
   Siz hiç, SİTOKROM C ismini duydunuz mu? Bu tüm canlıların yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan bir proteindir.
   Bu proteinin, resimde görüldüğü gibi, o kadar kompleks ve farklı bir yapısı vardır ki, bunun tesadüfen ya da kendi kendine oluşmasının imkansız olduğunu matematik bilimi söylemektedir.
   Türkiye’deki ünlü bir fizikçi olan, aynı zamanda evrimi savunan, ateist olduğunu hiç çekinmeden söyleyen E.R.P (ismini vermek istemedim) kişi de söylemekte, bu enzimin kendi kendine ya da tesadüfen oluşmasının imkânsız olduğunu kabul etmektedir.   
   Fakat bu ünlü fizikçi(!); ‘eğer bunun kendi kendine ya da tesadüfen oluşmasının imkânsız olduğunu kabul edersek, aynı zamanda ‘YARATILIŞ’ fikrini de kabul etmiş oluruz’ diyerek, yaratılışı kabul etmediğini, bunun için tekrar imkânsız olan duruma dönmek, onu yeniden incelemek gerektiğini ifade etmektedir. 
   Yani Allah’ın varlığı ve onun yaratılış kudretini kabul etmek yerine, imkânsızı seçmeyi tercih etmektedir. 
   Neden?
   Matematik ilminin de söylediği bir gerçeği görmemek, sırf dünya görüşüne uymuyor, materyalizme ters diyerek reddetmek, bir bilim insanının yapabileceği bir şey midir?
Ya da bir bilimsel gerçeği bilinçli olarak inkâr etmenin diğer bir ismi de bağnazlıktır. Allah’ın varlığını kabul etmemek için bağnazlığı dahi göze alan, bilim adamı olduğunu iddia eden bir insanın bundan sonra söylediklerinin ne önemi olabilir ki…
   Ünlü fizikçi Einstein, ‘Allahsız bir evrenin düşünülemeyeceğini’ her zaman savunmuştur.
Kimi fizikçiler, evrenin araştırılması, incelenmesi, kimi olguların ortayı çıkarılmasının ulaştığı tek sonucun ‘Allah’ gerçeği olduğunu açıklamadan kendilerini alamamışlar, bu gerçeği kabul etmişlerdir.
   Ünlü Times dergisi ‘bilim Allah’ı buldu!’ diyen başlığı boşuna atmamıştır.
Yani Allah vardır ve bu kâinat, içindekilerle birlikte onun eseridir. Bu düşünceden ‘yaban eşeklerinin aslandan kaçtığı gibi’ kaçanların varacakları yer çıkmaz sokak, hüsran ve bunalımdır.
   Allah’ın inkârı en büyük huzursuzluk kaynağıdır, Allah’ı inkâr eden insanların hayatları incelendiğinde bu gerçek bir buzdağı kadar açık olarak karşımıza çıkmaktadır.
   Tüm bunları bildiği halde, evrimi savunmak, Allah’ı inkâr etmek, bilimin ‘sıfır’ olarak kabul ettiği bir gerçeğe geri dönüp onu savunmak, akıllı bir insanın, hele kendinin bilim adamı olarak gören birinin işi değil, bunalımlı bir insanın belirgin gerçeğidir.
   Maalesef…