Ayakları sert pullarla kaplı ve küçüktür
Doğal olarak bu ayaklarla hızlı yürümesi de mümkün değildir
Vücudu kocaman bir kayanın içine sıkışıp kalmış, çıkışı imkânsız, ömür boyu o kayanın içinde tutsaktır sanki…
En ufak bir tehlikede, kafası ve ayağını, taşımakta olduğu bu kayanın içine çekerek kendisine koruma sağlar.
O böyle yaratılmıştır
Hiç itiraz etmez
‘Neden bu kayayı taşıyorum, benim ayaklarım niçin kısa ya da ben niçin hızlı yürüyemiyorum?’ diye düşünmeden yaşantısına devam eder.
Kaplumbağadan bahsediyorum…
Bir de kartal var
Bir metreyi geçkin kanatları ile gökyüzünde özgürce süzülürken muhteşem görünür.
En küçük bir kısıtlama ile karşılaşmaz
Aşağı, yukarı, sağa, sola gider gelir, iner çıkar
Düşmanları ona asla ulaşamaz
Gökyüzü kralıdır
Her hükmünü yerine getirir
Kimi zaman savunmasız bir şekilde yakaladığı kaplumbağayı pençeleri ile kavrar ve hızla gökyüzüne yönelir.
Onun kayaya benzeyen kabuğunu kıramayacağını bilir, bunun için kayalık bir yer arar, kayalık bir yere geldiği zaman hızla yükselmeye başlar ve bu yükseklikten kaplumbağayı bırakır.
Zavallı kaplumbağa için düşmekten başka yapacak bir şey yoktur
Düşer… Düşer…
Düşerken; ‘Ben niçin bu kartal kadar güçlü değilim, niçin uçamıyorum, niçin özgür değilim, niçin bir kayanın içinde tutsağım?’ diye düşünmez.
Kaderine boyun eğer
İtiraz etmez
İsyan etmek aklına bile gelmez
Büyük bir hızla düşerek kayalara çarpar ve paramparça olur
Kartal ise peşindedir
Gelir ve paramparça olmuş kaplumbağayı midesine indirir
Kimi materyalistlere göre bu haksızlıktır, kaplumbağaya haksızlık yapılmıştır.
Kartal avantajlıdır
Kartal her zaman üstündür vb. kimi düşünceleri dile getirirler
Bunlar doğru değildir
Bu itirazlar sadece biz insanoğlu için geçerlidir
İnsanoğlu çoğu zaman kadere boyun eğmez
İsyan eder
Hep kendi lehine olan şeylerin peşinde koşar
Tabii ki
Ve doğal olarak da;
Karamsarlık, stres, intihar, cinayet, ötenazi, terör, savaş, vurma, kırma, yaralama, toplu katliam vb. şeylerden de yakasını sıyıramaz.
Hep onlarla yaşar
Yaşamak zorunda kalır…