Tek ayaküstünde kırk yalan attılar.
   Korku empoze ettiler
   Vatan elden gidiyor, ülke bölünüyor, diktatörlük geliyor yalanlarına sarıldılar.
   Her gün yeni manipülasyonlara başvurdular.
   Gerilimi tırmandırdılar
   Neden?
   Hayatları boyunca % 25’i geçmeyen oy oranlarıyla biliyorlardı ki sittin sene iktidar olamayacak, silinip gideceklerdi.
   Bu onları kamçıladı
   Gözlerini döndürdü
   Her yolu mubah gördüler
   Kalbur ile su taşımaya, yalan üstüne yalan söylemeye, kirli dereden duru su getirmeye başladılar.
   Halkı ikna edemediler
   İlk önce ‘hayır’ oylarının önde gittiği yalanını dillerine doladılar.
   Tutmadı
   Karşılarında hem araştırmacılar, hem de millet vardı
   Millete rağmen bir şey yapamayacaklarını biliyorlardı
   Milletin karşısına çıkamadılar
   Salonlarda 15-20 kişiye hitap ederek tatmin olmaya çalıştılar
   Bir taraftan seçimin kaybı halinde onu iptal etmeye yarayacak argümanlar icat etmeye çalıştılar.
   Sonunda buldular:
   Her seçimde kullanılan mühürsüz zarf ve pusulaları esas alarak seçimin hileli olduğunu, kabul etmeyeceklerini, iptal edilmesi gerektiği safsatalarını ortaya atmaya karar verdiler.
   Seçim sonucu da aleyhlerine dönünce…
   Hemen uygulamaya geçtiler
   Fakat
   Atı alan Üsküdar’ı geçmiş
   Tavşan dağın öteki yüzüne varmış
   Bor’un pazarı ise çoktan kapanmıştı.
   Seçim süresinde arkalarında olan Avrupa kökenli kuruluşlara göz kırptılar
   Haber ve bildiriler yayınlattılar
   Şaibe söylentilerine sarıldılar
   Fakat
   Papaz pilav yemedi
   Oyun tutmadı
   Tavşan yamacı çoktan geçmiş, evli evine, köylü köyüne gitmiş
   Allı allanmış, güllü gelin olmuş
   Şapka düşmüş, kel görünmüş
   Umutlar sönmüş
   Hazırlanan planlar düşmüş
   Hayaller başka bahara kalmıştı
   Her zaman olduğu gibi başları önde evin yoluna doğru yöneldiler…