TERÖRÜN AYAK SESLERİ

   Terör bir insanlık suçudur.

   Bu yargı doğrudur.

   Terör insanlığa karşı işlenmiş suçlardandır. İnsanlığa karşı işlenen suçlar ise insanlık tarihinin birer kara lekeleri halinde karşımızda durmaktadır.

   Fakat terörü yaratanda insandan başkası değil, gene insandır.

   Terör insanın insana yönelttiği tehdittir.

   Tarih boyunca terörün ayak sesleri hep duyulmuştur. İlkçağ ’da, özellikle Ortaçağ’da ve diğer çağlarda hep terör olmuş, bundan sonra da olmaya devam edecektir.

   Galiba insan var olduğu sürece terörde var olacaktır.

   Terörün tarihi insanlık tarihi kadar eskidir.

   Terör kimi zaman ekonomik yetersizliklerden, kimi zaman baskının karşısında bir ‘alternatif baskı’ olarak, kimi zaman ise ezilen halk yığınlarının başvurduğu eylemler olarak kendini göstermiştir.

   Çoğu zaman ise toplumdan çeşitli nedenlerle kopan, dışlanan bireylerin elinde birer intikam aracı haline dönüşmüştür.

   Terörün direkt ekonomi ile ilişkisi olmasına karşın, çoğu zaman iyi yaşam koşulları elde etmek, çalışmadan kazanmak, macera aramak, korku salmak, ün yapmak, uğradığı bir haksızlığın öcünü almak vb. gibi sebeplerle de ortaya çıkmış, tehdidini topluma yöneltmiştir.

   Kabil'in Habil’i öldürmesi ile başlayan, kimi zaman bireysel, kimi zaman ise toplumsal nitelik taşıyan terör, günümüzde bir de siyasi kimlik kazanmıştır.

   Bazen haklı gerekçelerle teröre başvurulmuş fakat sebebin haklı olması onun bir suç olması için engel olmamıştır.

   Tarihte Patrona Halil, Kabakçı Mustafa gibi kimi kandırılmış halk yığınlarını kullanarak teröre başvuranlar kadar, baskılar karşısında ayaklanan halk yığınlarının da devlete yönettiği eylemler olarak kendini göstermiştir.

   Kimi zaman terör değişimin bir aracı olmuş, kimi zaman ise değişime karşı bir araç haline gelmiştir.

   Terörün tek yüzü yoktur.

   O haklı temele dayandığı kadar, haksızlığa da temel almıştır.

   Terör hiçbir zaman homojen bir yapıda olmamış, çeşitli olaylar, etkiler, insan ilişkilerinin birer neticesi olarak ta ortaya çıkmıştır.

   Terör tek boyutlu değildir.

   Haklılık ve haksızlık esasına göre de değerlendirilemez.

   O kendi zamanı ile ilişkilendirilip, her terör olayını kendi zaman diliminde, kendine özgü koşullar altında incelemeli ve yargılamalıdır.

   Terör hep vardı.

   İnsan olduğu sürece hep var olacaktır…