“60”

Dünyadaki varlık sebebim, çilekeş, fedakâr biricik anneme göre “güzün” kurular kesilirken (kuruması için üzümlerin serilmesi); okumayı çok sevmesine rağmen okuyamayan fakat kıt imkânına rağmen benim okumam için her türlü fedakârlığa katlanan canım babama göre de resmiyette 06.01.1960 tarihinde doğmuşum.

Her ne kadar bu tarihi esas alsam da doğum tarihimin bu olmadığına inanıyorum. Böyle düşünmemin iki sebebi var. Biri benden bir buçuk veya iki yıl önce doğmuş olan ağabeyimden dört gün önce (10.01.1960) doğmuş olmam! Diğeri de ablalarım, teyzem, amcam ve halama göre ise mevcut yaşıma göre bir yıl önce doğduğumu söylemeleri. Tüm bu ihtilafları bir tarafa bırakırsak nüfus cüzdanını esas alarak 06.01.1960 tarihini benim doğum tarihim olarak kabul etmek durumundayım. Evet, yaklaşık altmış yıl önce bugün doğmuşum. Dile kolay altmış yıl geride kaldı.

  • Geriye doğru baktığımda altmış yıl nasıl geçti?
  • Neler yaptım?
  • Yaptığım işlerin ne kadarı hayırlı?
  • Ne kadarı hayırsız?
  • Yaptıklarımla kimleri üzdüm, kimleri memnun ettim?

Tüm bunları ‘kendimi sanık sandalyesine oturtarak hesaba çekmem’ gerekir. Anlaşılan o ki; “hesaba çekilmeden önce hesaba çekilmeyi, ölmeden önce ölmeyi…” idrak etmeliyim. Elbette bunları yapmamış/yapmıyor değilim. Her günümüm bir önceki günümden daha hayırlı geçmesi/olması için en azından niyetimin olduğunu söyleyebilirim. Fakat bu niyetimi ne kadar gerçekleştirip gerçekleştiremediğim ise elbette tartışılabilir.

Biyografi ve tarih okumalarına çok meftun olduğumu söyleyebilirim. Tarih boyunca o kadar muhtelif insan gelmiş geçmiş ki! Bunlardan bir kısmı insanlığın menfaatine hayırlı işler yaparken bir kısmı da kendi kişisel menfaatlerini esas alarak insanlara zulmetmiştir.

Hayırlı olanları örnek alacak olursam bırakınız altmış, daha otuzlu, kırklı yaşlarda kendi yaşadığı şehir, bölge ve hatta dünyanın istifade edeceği çok hayırlı işler yapanları, değerli eserler bırakanları gördüm/okudum. Onlara bakarak kendimi “hiç” kelimesi uygun değilse de çok az iş yapmış kabul ediyorum. İnsanları insan yapan dünyadaki yaptıklarıdır. Kötülerin yaptığı kitaplarda kalabilir fakat iyiler hep hatırlanır.

“Allah’ın memuru” olarak bu memurluğu terk etmeyi, bu memurluktan istifa etmeyi hiç mi hiç düşünmedim. Aklım erdiği andan itibaren bulunduğum hemen her yerde bunu hatırlayarak vazife görmeye çalıştım. İkinci şahısların hakkımda ne düşündüğünü/düşündüklerini bilmiyorum ama ben kendimi çok iyi tanıyorum…

Hayatım boyunca hiçbir zaman, hiçbir surette ve şartta yeise düşmedim. Can tende olduğu müddetçe de bu durum böyle olacaktır inşallah. İmtihan için geldiğimiz dünyada sınanmadan kulluğumun tescil edilmeyeceğine inanıyorum. Kimin iyi, kimin kötü iş yaptığının belirlenmesi için geldiğimiz dünyada iyi iş yapmaya çalışıyorum.

İman varsa imkânında vardır. Can tende olduğu müddetçe O’nu ve O’nun Habibini memnun etmeye çalışmam gerektiğini biliyorum. Sadece bunun için Allah’tan hayırlı ömür diliyorum. Değişik ifadeyle Cenabı Hak’tan hizmet ömrü istiyorum.

Hoş geldin benim 60. yaşım.

Ahmet BELADA