Albatros

Kurallar, kültür ve sosyal olgunun labirente döndüğü merkezinde de zihnin olduğu bu yaşam süresinde kafesin içerisinde ki zihni özgürlüğe bırakmak, hayatın anlamını bulmak kadar zor. Labirentin içerisinde ki çoğu çıkmazı kendi algılarımız, komplekslerimiz, travmalarımız ve öğretilerimizin sebep olduğunu anladığımızda bu labirentin içerisinde olmak çok daha can sıkıcı oluyor. Yetiştirilirken içerisinde bulunduğumuz toplum, ebeveynlerimiz ve daha bir çok unsur bu labirenti yavaş yavaş oluşturuyor büyütüyor. Zaman zaman aydınlığı göremiyor, kendi gücümüzün farkında olamıyoruz. Çaresizlik ve buhran içerisinde sürükleniyoruz.

   Uzun sancılı sürecin sağ bıraktığı durumlarda zihni özgür bırakabilmek için şansımız oluyor. Beyinin yalnızca sizin kontrolünüz de olduğunu anladığınız anı yakaladığınızda kendi gizil güçlerinizin farkına varıyorsunuz. Oluşturduğumuz bu duvarları yıkabilmek ve kendi gökyüzümüze ulaşmak için kanat çırpabiliyorsunuz. Yukarı çıktıkça olanın ve olması gerekenin ayrımını yapabiliyorsunuz. Zihni özgürleştirmenin anlamı her birey kendisi için açıklayabilir. Kişilerin özgürlüğü hep kendi gökyüzündedir. Gökyüzünün nasıl olduğu da yine kişiye göredir. Tabular yıkıldığında ruhun içerisinde olduğu hastalıkta ince bir duman ile birlikte yokluğa ulaşır.

 Yani asıl olan labirent, kuş, kafes, gökyüzü ve özgürlüktür..