“Aşk Dilimiz Türkçemiz”

Ey Yunus Emre, aşk ile yanan sadece sen misin; kul olarak Allah aşkıyla yanmak benim de hakkım değil midir?

Mevlana Hazretleri gibi “hamdım, yandım, piştim” demek ister gönlüm ancak Allah, aşkını gönlümde her dem yaksın. Allah’a sevgim, duam; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’e naatım, Türk-İslam büyüklerimizi yâd etmem Türkçe iledir. Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinden Yunus Emre’ye, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinden Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’mıza kadar Türkçe okudum, Türkçe yazdım, dünyaya da bu kültür mirasımızı anlatabilmek için Türkçeyi öğreteceğim. Türkçem benim ses bayrağım diyen şaire nispet edercesine aşk ile dünyaya öğretmemiz gerekiyor.

Yunus Emre’nin arı bir dille Türkçeyi yüz yıllar öncesinden bize mirası aktarması, aşk ve mana dili olmasını sağlaması kültürel bir hizmettir. Dilini kaybeden milletler özgürlüklerini, benliklerini ve değerlerini kaybetmiş demektir. Gelenekten geleceğe güvenle yürüyebilmek için aşk dilimiz Türkçemize sahip çıkmalıyız.

Sosyal medya kullanıcısı özellikle genç kardeşlerimiz, anlamsız kısaltmalar, ifadeler ve manasız cümlelerle Türkçemize ne kadar sahip çıkabiliyor? Ya da tüm bu olanların sorumlusu gençlerimiz mi yoksa kontrolü elden bırakan ebeveynler mi? Kimliksiz milletler oluşturmak adına çaba sarf eden emperyalist dünyaya meydan okumak elimizde. Dünyada konuşulan diller arasında beşinci sırada yer alan Türkçemiz, ata topraklarımızdan başlayarak gönül coğrafyalarımıza kadar; ana dil, ikinci dil, yabancı dil olarak dünya üzerinde canlılığını devam ettiriyor. Gönül coğrafyalarımız gibi avantajımız varken neden dilimize sahip çıkmıyoruz?

“Ben gelmedim dava için benim işim sevi için,

Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim,

Yunus Emre âşık olmuş, mâşuka derdinden ölmüş

Gerçek erin kapısında, halim arz etmeye geldim.”

“Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale…” dinde, dilde, vatanda, bayrakta, devlette, millette, ezanda aşığız istiklale; istiklalimizin ve istikbalimizin ses bayrağı Türkçemiz hepimizin mirası ve sorumluluğudur.

İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yüzüncü yılı, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin ebediyete irtihal edişinin yedi yüz ellinci yılı, Yunus Emre’nin vuslata erişişinin yedi yüzüncü yılı 2021 tarihinin; kültürel değerlerimize sahip çıkışımızın yeni bir miladı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde 2021 yılının “Yunus Emre ve Türkçe Yılı”, “İstiklal Marşı Yılı”, “Hacı Bektaş-ı Veli Yılı” ilan edilmesinden de büyük mutluluk duyduk. Türkçemize ve medeniyetimize adanmış ömürleri; şehadet şerbeti içen kahramanlarımızı hayır, rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz!”

(Yunus Emre)

Hoşça bakınız zâtınıza…

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar