BALIKLI KAYA

Belediye Başkanı Kürşat Numanoğlu, halı mindere oturmuş, sırtını halı mindere dayamış, anlatıyor:

'' Yav, dünyayı gezmek kadar gözel bi şey yok arkadaş. Bu reyislikde üçüncü dönemim. Dördüncü dönem de seçilirsem; inşallah tüm kıtalarda gezilmedik yer bırakmayacağım.''

'' Hangi ülkeleri gezdin bugüne kadar ?''

'' Valla, birden hatırlamak zor.''

'' Avrupa'dan başlayalım.''

'' Alamanya, Fransa, İsveç...Ne biliyim işde yav, diger memleketler.''

'' Ürgüp dünya kenti diyoruz ya hani. Kapadokyanın paytahtı. Gezdiğiniz yerlerde , muhakkak müzeleri, turistik mekanları gezmişsinizdir.''

'' İspanya'da iki şehre götürdüler bizi. Adları neydi yav? İtalya'da yanardağ külleri altında kalmış bir yere gittiydik. Adını unutmuşum. Londra'da kocaman bir müzeyi gezdirdiler, adı neydi, hatırlayamadım. Paris'te de muazzam bir müze vardı. Hafızam mı zayıflamış ne; çıkaramadım adını.''

...................

'' Yav, balıklı kaya dediğin nedir ki? Hadi Avanos deyince akla balık gelir de, bunun Ürgüp'le ne ilgisi var ?''

'' Demek oluyor ki, Napolyon Bonapart geri zekalıymış, hiç aklı yokmuş.''

'' Ne demek istedin şimdi ?''

'' Senin o Balıklı Kaya dediğine benzer obeliskler var ya.''

'' Obelisik mi, anlayamadım.''

'' Biri İstanbul'da. Biri de Paris'te. Dikilitaş. Napolyon Mısır'da, bilim adamlarıyla konuşuyor. O obelisklerden birini gemiye yükleyip Fransa'ya götürüyorlar.''

'' Şimdi sen ne demek istiyorsun; bunları niye anlatıyorsun. Beni niye suçluyorsun ?''

Kürşat Numanoğlu ile bu diyalogu sürdüren kim ?

Derinkuyulu sanatçı, yontu ustası Mersin Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Mehmet Kabak...Ürgüp'ü ziyaret ediyor, konuğumuz.

Diyalogu izleyenler kimler ? Ben, Kaya Mustafa, Güzelgöz Murat...

....................

1975 yılında Belediye Başkanı Kemal Terzioğlu...

İddiasız, belediyeciliği el yordamıyla yürütmeğe çalışan temiz, saf bir Ürgüplü...

Derinkuyulu yontu sanatçısı Hakkı Atam'ulu bir öneri sunuyor:

'' Henüz tamamladığım bir obelisk var. Ürgüp'e yakışır. Kabul eder misiniz ?''

'' Üstadım, bizim için şereftir. Beldemize bir anıt kazandırmayı hep istemişimdir. Sağolun. En kısa zamanda bekliyorum emirlerinizi. Hazırız.''

....................

Ürgüp merkezde, dörtyolda uygun bir yer buldu Hakkı Atam'ulu. Derinkuyu'daki işliğinde yaptığı anıt bölüm bölüm getirildi bir kamyona yüklenmiş ... Ve dikildi.

Neydi bu anıtın özelliği...

Mısır'daki obeliskler örnek alınmıştı.

Silindirik sütun üzerinde relyefler ( kabartmalar ) vardı. Deniz ürünleri, su canlıları...

Anıtın ortasından yukarı doğru su basınçla yükseliyor, çepeçevre yukarıdan aşağı ince bir çağlayan örneği inerken, göz yanılmasıyla sanki o canlılar yüzüyormuş gibi görünüyordu.

Ürgüp, Kapadokya'nın başkenti beldemiz bir anıt kazanmıştı.

Yerli, yabancı gezginler anıt çevresinde dolanıyor, anı resimleri çekiyorlardı.

Yapıtının ilgi görmesi sanatçı Atam'ulu ustayı da mutlu ediyordu...

Buluşmak için sözleşilen yer olmuştu : ‘’Balıklı Kaya’nın dibinde buluşalım e mi ? ‘’

.........................

Belediye Başkanı Kürşat Numanoğlu ilk dönemin ilk günlerinde Ürgüp'te tozu dumana kattı. Temenni Tepe altında, etekte belki 150 yıllık evler vardı; onarılabilirdi. Kent müzesi yapılabilirdi.

Greyderlere çelik halatlar takılarak kemerli odalar tek tek yıktırıldı.

Neymiş gerekçesi yıkımın ?

Düğünlerin vazgeçilmez çalgıcısı olan romanlar yaşıyormuş o evlerde. Turistler için kötü görüntü veriyorlarmış. Halkın cingan dediği o insanlar mekansız bırakıldı böylece.

......................

Sıra geldi Balıklı Kaya'ya.

''Yüksek sanat tarihi bilgisi'' vardı İreyis'in.

Yerli yabancı gezginlere sık sık bilgi sunuyordu, makamında ağırlarken onları.

Hakkı Atam'ulu gibi ''sosyalist'' yontu ustasının bir anıtının Ürgüp'te bulunması kendisinin siyasal yaşamına zarar verebilirdi.

Öyleyse...

Yokedilmeli...

Pek kolay oldu yıkım...Yapılması aylar süren, emek ürünü bir anıtın parçalanması 30 dakika bile sürmedi.

Bir süre kaldı orada parçalar...

Ürgüplüler bu anıt düşmanlığına bir anlam veremediler.

Gezginler yerde yatan parçaların resmini çektiler.

Sonra turizmle ilgilenen, konaklama kuruluşu sahibi Güzelgöz Memduh Bey bir kamyonet kiraladı. Taşıyıcılar parçaları yüklediler. Üç Güzeller'in alt yanında bağ evi vardı. Oraya götürüp bıraktılar.

........................

Dernkuyu'ya kötü haber tez ulaştı.

Hakkı Atam'ulu usta inanamadı, Ürgüp gibi uygar bir beldenin başkanının bu barbarlık gösterisine. Yapacağı tek şey vardı. PTT'ye gidip telgraf çekerek protesto etti.

O gece , büyük usta felç geçirdi; ''inmeli'' oldu.

......................

Yapıtına böyle bir saygısızlık yapılmasaydı, Atam'ulu tüm arşivini, birikimini, ülkemizin dört köşesine yaptığı Atatürk anıtlarının örnek modellerini, kitaplığını Ürgüp'e armağan edeceğini söylüyordu.

Ürgüp, bu vahşi eylemle, olumsuz puvanla bu hazineyi kaçırmış oldu.

........................

Bugün , bu yazıda adı geçenlerden kim yaşıyor ?

Atam'ulu öldü...Kürşat öldü...Memduh öldü...Kabak öldü...

Balıklı Kaya'nın parça parça edilmiş blokları nerede?

Rivayet muhtelif...Açıkçası, toza toprağa karışmış olarak belki bir bağ evinin avlusunda erimiş, aşınmış, kimi parçaları yitip gitmiş olarak durabilir de durmayabilir de...

Bir varmış bir yokmuş.

Ürgüp'te bir Balıklı Kaya varmış...

........................................................