BİR DERGİ, BİR KİTAP İNSANI DEĞİŞTİREBİLİR

Çermik’ten hekimler gelmiş…

Silvan Cumhuriyet Savcısı gelmiş.

Ergani Belediye Başkanı gelmiş.

Çüngüş’ten öğretmenler gelmiş.

Lice’den yargıç gelmiş.

Çınar’dan ebeler, hemşireler gelmiş.

Bismil’den Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlileri gelmiş.

Yalnız Diyarbakır ilçelerinden mi?

Hayır. Komşu illerden de binlerce insan geliyor Diyarbakır’a cumartesi günleri. Şanlıurfa’nın doğu ilçelerinden, Hilvan’dan, Siverek’ten… Mardin’in ilçelerinden, Batman’dan, Bitlis’ten, Muş’tan, Bingöl’den, Siirt’ten…Çünkü, yaşadıkları beldede aradıklarını bulamayanlar alışveriş için Diyarbakır’ı yeğliyorlar. Güneydoğu’nun büyük kenti, gerçekten de bir alışveriş cenneti. Kış günleri kısa. Bir ivecenlikle alacaklarını alıp özel otomobilleriyle, belediye otobüsleriyle, dolmuşlarla yeniden beldelerine dönecekler. Acaba indirimli satışlar gerçekten indirimli mi? Yoksa burada bir aldatmaca mı var? Elde kalan giyim kuşamın etiketindeki fiyatı yüksek gösterip de sonra onun üzerini çizip indirimli gibi göstermek şeklinde mi? Acaba ilçe merkezindeki bakkallarda bulunmayan ne alınabilir? Köyde, beldede olmayan…Ne alıp götürelim? Bu arada aldanmayalım elbette. Ucuz olanı pahalı almayalım ivediyle.

Vitrinler “gelbanalı”…

Gelbanalı vitrinlerdeki modellere giydirilmiş giysiler “albenili”…

İnsan tutamıyor kendini. İçeri girdikten, baktıktan sonra çıkılmıyor da.

Ederini soruyorsun bir giysinin. Yüksek de bulsan, çekingenlik, utanma var, almadan olmuyor. Raflardan indirtiyorsun. Mağaza çalışanları gün boyu yoruluyorlar. Zahmet çekiyorlar. Öyleyse, satın alman gerekiyor. Belki aradığın tam o değilse de.

Bir pabuç beğeniyorsun, bir çizme. Diyarbakır’ın yüksek ilçelerine kar yağıyor. Yollar çamur. Okula giderken üşümemen gerekir. Ayağın üşüdü mü, ağzının tadı kaçar; tüm gövden etkilenir bundan. Şöyle güzel, sıcak tutan bir çizme, içi keçeli ; iyi olur. İnsanın özüne güveni artar…

Bir boyunbağı, bir atkı, bir çatkı…Bir şapka…

Aman dikkat, kredi kartıyla da alsan ödeyeceksin bu borçları. Fazla açılmamak gerekiyor.

Takım takım giysiler. Bol armağanlı. Giysisi iyi kumaştan, ünlü bir marka. Gömlek, kravat…

Fiyatlar yüksek değil. Esnaf elindeki güzlük, kışlık ürünleri çıkaracak ki, baharlıkları getirmek için İstanbul’a, İzmir’e gidebilsin. Cebinde para olmalı.

Diyarbakır bir çerez cenneti…

Malatya’nın kayısı çeşitleri, Kemaliye’nin kuru inci dutu, Gezin’in fasulyesi, Mardin’in incas eriği, Urfa’nın kurubiberi , Elazığ’ın orcik şekeri, Siirt’in her derde deva fıstığı, Adıyaman’ın bulguru, Pervari’nin balı burada. Çerez satılan dükkanlar arı kovanı gibi işliyor. İnsanın kendini alıkoyması zor. “Hafta içinde meslekdaşlar ziyaretimize gelecekler. Konuktur, güzel şeyler ikram etmek gerekir.” “Eee! Cumartesi günü Diyarbakır’a biz gidemedik. Siz gittiniz. Pekiii, ne alıp getirdiniz bakalım.” Anlaşıldı. Kursak kavurgasını istermiş. Ve de, değirmenden gelenin heybesine bakılırmış.

Öğretmen Tuba Hanım, Yargıç Selim Bey, Teknisyen Hamdi Bey, Nurcan hemşire, Savcı Devrim Bey çocuklarınız evinizde sizi bekliyor. Sabırsızdırlar. “Acaba annem, babam ne getirecek?” Onlara ne aldınız? Bir dergi, bir kitap ! Düzeylerine uygun. Sizler uygar, aydın insanlarsınız. Çocuğunuzun neyi sevip, neden hoşlandığını bilirsiniz. Giyim kuşam için 100,200,400, 600 TL verdiniz. Peki, sonra !

TÜBİTAK’ın çocuklara özgü kitapları var. Dergileri var; Bilim Çocuk gibi.

Birçok özel yayınevinin yayınları göz alıyor, gönlü sevinçle dolduruyor.

TEMA Vakfı’nın olağanüstü güzel, yararlı kitapları, kitapcıkları var.

On yıl önce daha çok kitap satış yeri vardı Diyarbakır’da. Birçoğu kapandı; “iletişimci” oldu; cep telefonu satılan yerlere dönüştürüldü. Fakat, yine de büyük caddeler üzerinde kitap satılan yerler var. Türkiye İş Bankası’nın kitap satışı yapılan birimi de açıldı. Öyleyse, giyim kuşam kadar, besin özdekleri satılan yerler kadar eğitim-kültür işlevi olan yerler de gezilmeli, dolaşılmalı ve birçok değişik yayın alınmalı. Kitap, dergi için, bir Diyarbakır yolculuğunda 10,20,40,60 TL çok mudur?

Işıklı yüzlerinde, parlayan güzel gözlerinde umut, sevinç…Eey anneler, babalar ! Çocuklarınızın, otomobilden, dolmuştan indiğiniz anda, torbalara saldırmasını izlemiş olmalısınız…Acaba torbaların, kutuların içinden kitap, dergi çıkacak mı diye…

Bir dergi, bir kitap çocuğu değiştirir.

Bir dergi, bir kitap insanı değiştirir, geliştirir, olgunlaştırır.