BİR DÖNEMİN TANIKLARI

ŞEVKET KAZAN

Sanırım 1971 yılıydı. Arap Cami Kuran Kursu’na henüz yeni geldiğim yıllardı. Kurs hocalarımız Miraç Kandili münasebetiyle akşam serbest bıraktılar. Bir arkadaşımla beraber akşam namazını ve kandili kutlamak üzere Beyazıt camine gittik.

Namaza müteakiben imam ve yanında duran sempatik, takkesi başında eğimli duran tonton ve güler yüzlü birisi daha duruyor. İnsanlar musafaha ediyor. Ben de sıraya girdim. Musafahamı yapıp geriye çekilince;

‘Bunlar kim?’ diye birine sordum;

“İmam Abdurrahman Gürses, yanındaki de yeni kurulan Milli Selamet Partisi’nin (MSP) Genel başkanı Necmettin Erbakan” dedi. Tekrar sıraya girip pamuk gibi elini bir kez daha öptüm. O gün başlayan “Milli Görüş” düşüncem gelişerek devam etti.

Erbakan’ı ve yolunu sevdim. Onun yol arkadaşlarını da sevdim. Onlar zorlu anlarda, zorlu yolları, zor da olsa da yılmadan usanmadan çıkmaya çalıştılar.

Başta Milli Görüşün mimarı olmak üzere onlardan bir kısmı görevini yaparak ahirete gitti. Bir kısmı da vazifelerini yapmış olarak uğruna mücadele ettikleri sevgililerine kavuşmayı bekliyorlar.

Muhterem Erbakan hocamızın yol arkadaşların biri daha bugün (10.03.2020) Hakka yürüdü Şevket Kazan.

Hacıbayram camiinde ikindi namazına müteakiben kılınan cenaze namazını Erbakan Hocanın ‘Akşemseddin’i’ Lütfü Doğan kıldırdı. Namazın ardından etkileyici ve dokunaklı bir konuşma yaptı.

Milli Görüş Mektebinde yetişen başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere onlarla birlikte siyaset yapan çok sayıda politikacı cenaze namazına iştirak etti.

Cenaze namazları itibariyle rahatsız olduğum bir hususu dile getirmeliyim. İnsanların o esnada, öleni ve ölümü düşünmeden ziyade gelenlere bakmak için sürekli sağa sola kafalarını çevirmeleri ve fotoğraf çekmeleri…

Evet, bir dönemin tanıklarından, Milli Görüş liderinin sadık dostlarından Şevket Kazan ağabeye Allah’tan rahmet diliyorum. Ahmet BELADA