ERMENİCİLİK

Dr. Seyfi ŞAHİN

Milli duygular, insan psikolojisinin vazgeçilmez bir unsurudur.

Her insan mensup olduğu veya duyduğu milleti sever.

Bütün milletler içinde en kuvvetli  milli duygu Yahudilerde vardır.

Bunun ifratı da ırkçılıktır.

Yahudilerden sonra en ırkçı toplum, Avrupalı milletlerdir.

Her Avrupalı kişi, kendisinden olmayan diğer Avrupalıyı sevmez.

Arabasını almaz, binmez,  binmeyi  kendine hakaret sayar.

Tabii ki, bu milli duyguların güçlü oluşu o milletleri güçlü kılıyor.

Onun için dünyanın tepesinde önce  Yahudiler var. Sonra da Batılılar var.

                ***

Kendi milli duyguları çok güçlü olan Batılı;

Başka milletlerin bu duygu içinde olmasını istemez.

Onun için de milletlerin milli hasletlerinin üstünlüğü arasında bir yarış vardır.

Bu daha çok kültürel bir yarıştır.

Bu yarışta, Batılılar kendi kültürlerini başka milletlere istekle veya zorla kabul ettirir.

Dünyada büyük veya küçük milletler, Batı kültürü içinde erimişlerdir.

Bu durum iki yüzyıldır devam ediyor.

Artık Çinliler de, Japonlar da, Türkler de Batılı gibi giyinip,

Hayat tarzlarını onların pahalı, hantal, verimsiz ve sevimsiz şekline dönüştürdü.

Bu bakımdan  bu tarz, devletlerin aracılık yapması ile oldu.

Batılı, Masonluk yoluyla, devletler içinde teşkilatlandı.

O devletin mensuplarını kendine benzetti.

Ama bu adil olmadı, denk olmadı.

Efendilik kölelik tarzında meydana geldi.

Çünkü batılı bunu silah zoru ile yaptı.

Bazen gönüllü, ikna ederek, bazen üstün silahları ile tehdit ederek,

Bazen de bizzat işgal ederek bunu sağladı.

Çünkü bu politika içinde Batılının sonsuz çıkarları vardı.

                ***

Tabii ki diğer bir politika da “böl, parçala, yut” politikasıdır.

Türkiye;  Batılılar için daima hedef ülkedir.

Çünkü,  geri kalmış ve İslam ülkeleri içinde, genetik liderlik vasfı,

Devlet yönetiminde tecrübe, adilane davranarak toplumu kazanma ve yönetme özelliği vardır.

Bunu çok iyi bilen Batılılar; bütün planlarını Türkleri etkisizleştirme üzerine yaptılar.

Ama bu arada da Türkleri, maddi ve manevi yönden çökertmeyi de ihmal etmediler.

En önemli vasfı; kendine güven duygusunu, ferasetini ve bilgisini elinden aldılar.

Başbuğ Türkeşe sordum “En önemli hastalığımız nedir?” dedim

“sefalet ve cehalet” dedi.

Batılı casuslar(Masonlar) ; bize, tarihimizi, dinimizi, töremizi ve kendimize güvenimizi unutturdular.

Son zamanlarda Türkçü geçinen, CİA ajanı bazı  mahluklar, Osmanlıya saldırıyor.

Eğer bu muhteşem, devletin yaptıklarını, iman ve cesaretlerini, karakter ve hedeflerini,

Türk milleti ve gençliği öğrenirse,  bununla öğünürse, bizim halimiz nice olur? diye üzülüyorlar.

                ***

Onun için de; bizim içimizdeki bölücü unsurları teşklatlandırıp, silahlandırıyorlar.

Demokrasi  aldatmacılığı ile de onlara kanuni zemin hazırlıyor, içerden ve dışardan korutturuyorlar.

Bundan ayrı olarak da Müslüman görünen kripto dönmeleri,

Organize edip, , üzerimize gönderiyorlar.

Bilhassa Ermenileri ve içlerindeki Pakrudini Yahudilere dikkat etmek gerekir.

İnönü’nün yeğeni  Sezai Temellinin  Yahudi gibi, açıklamaları,

Türk milletine hakaretleri, Meral Akşener’in Atalarımız, Abdülhamit’i indirdi demesi,

Kılıçdaroğlu’nun kardeşinin “annemiz Ermeni” demesi,

Önümüzdeki seçimin, Türk-Ermeni mücadelesi,  tabii ki üst seviyeden de;

Türk-ABD olacağını işaret ediyor.

Yani bu mücadele bir ölüm kalım meselesidir.

17.11.2022, Kayseri.