“Irkçılık, Ayaklar Altındadır”

Özü, sözü bir milletin evladı Türk’üz biz. Çok şükür Türk ve Müslüman bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmemiz bizleri ne kadar mutlu etse de bir o kadar da sorumluluğumuzu bu durum artırmaktadır. Üstünlüğün ancak takvada olduğunu da elbet biliyoruz.

İslam inancımıza göre insanlar hangi ırktan, hangi sosyal çevreden gelirse gelsin eşittir. Cenab-ı Hakk’ın“Ey İnsanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 49/13) emri gereği yeryüzünde insanların birbirine bir üstünlüğü söz konusu değildir. Irkçılık, bizler için de ayaklar altındadır.

Zulme boyun eğmeyen bir millet olarak, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar tarihte adaletimizle nam saldık. Dayatmaya, yalnızlaştırmaya, baskıya, ötekileştirmeye her fırsatta ve herkese karşı dur dedik. Osmanlı’ya kadar Türk ve İslam medeniyetimizde bu anlayışımız, adaletimiz, yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevmemiz değişmedi. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Türk soyundan olan vatandaşımız da başka ırka mensup vatandaşlarımız da aynı mahkemelerde eşit bir şekilde hakkını arayabildi. Müslüman’ın adalet önünde gayrimüslimden farkı olmadı çünkü hak birdir ve sahibine aittir.

Zulmün boyutları günümüzde sınırları, kıtaları aşmış durumdadır. Dünya’nın kaderi beşeri güç olan beş devletin inisiyatifine bırakılmış gibi bir eda takınılmaktadır. Modern dünya diye nitelediğimiz dünyada teknoloji ilerlemektedir ancak insanlık gerileyerek sınıfta kalmaktadır. Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de, Kudüs’te, Gazze’de, Afrika’da ve Avrupa’nın göbeğinde ırkçılık, mezhepçilik had safhada devam ediyor; insanlar zulüm görüyor. Tüm bu zulümlerin karşısında elif gibi dimdik duran, mazlumların gür sesi, masum coğrafyaların yılmaz savunucusu, Cumhurun Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki kahraman milletimiz var. Dünya’nın her yerinde necip milletimizin hayır ve hasenatı; paylaşmanın berekete vesile olduğunu dünyaya gösteriyor.

Hiçbir beşeri güç karşısında eğilmeyen, dilenmeyen, ne olursa olsun her şeyin Allah’tan geldiğine inanan milletimiz; rükûda ve secdede Allah’ın huzurunda eğilmiştir. 15 Temmuz 2016’da hain darbe girişimiyle milletimiz üzerinde galebe çalacaklarına inanan, kendi varlığını ve benliğini bir dolara satan bir avuç mecnun; Allah’ın yardımını, liderimizin basiretini, aziz milletimizin kahramanlığını hesap edemedi. Başaramayacaksınız, bizleri yıldıramayacaksınız, milletimizin birliğini ve beraberliğini bozamayacaksınız!

Ülkemiz üzerinde ekonomi yoluyla uygulamaya çalışılan baskılara da hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Varlığın ve yokluğun Allah katından bir rahmet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bir ve beraber olarak üzerimizde oynanmaya çalışılan oyunları boşa çıkaracağız. Dünyadaki tüm mazlum coğrafyalarda İslam’ın son kalesi, ülkemiz Türkiye için gece gündüz dua ediliyorsa bunun atalarımızın ektiği sevgi, hoşgörü, adalet ve yardım tohumlarının bir meyvesi olduğunu da unutmamalıyız.

2053 ve 2071 vizyonlarını emanet ettiğimiz gençlerimiz kendi öz değerlerinin farkında olarak, yerli ve millî değerlerimizle en iyi şekilde yetişmeli; medeniyet birikimimizi kıyamete kadar kuşaktan kuşağa taşımalıdır. Önderimiz, sevgi ve merhamet peygamberi Hz. Muhammed (sav); rehberimiz, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim; Rabbimiz, Allahuteala’dır.

81 milyon vatandaşımızla Türkiye de ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ anlayışımızla bölünemez, bir bütündür. Türkü ile Kürdü ile Laz’ıyla Çerkez’iyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, doğusuyla batısıyla şanlı al bayrağımız gölgesinde kardeşiz. Kirli oyunlara hiçbir zaman fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Yakın coğrafyamızdan, dünyanın en ücra coğrafyalarına kadar ‘nizam-ı âlem’ düsturuyla insanlığın barışı için gayret göstereceğiz. Bu kutlu yolda samimi ve ihlaslı olduğumuz sürece de yüce Allah (cc), bizimle beraberdir.

Sevgi ve merhamet peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in cahiliye topraklarına Allah’ın emriyle getirdiği barış, huzur, kardeşlik iklimini bugün de dünyaya hâkim kılmaya gayret ediyoruz. “Ey insanlar şunu bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.” (25 HM23885 İbn Hanbel, V, 411.)

‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın’ (N.F. Kısakürek), bizlersevgi ve merhamet ekeceğiz; barış ve huzur kazanacak.

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar

 

ÖZAFŞAR, Mehmet Emin(Ed), v.dğr., Hadisler İslam, Diyanet İşleri Başkanlığı, Cilt 5 (s.397), 2. Baskı, Ankara, 2013.