ŞEMSEDDİN SAMİ BEY

                                                         emrullah güney          

‘’ Tanzimat alemi içinde

Fraşeri Semseddin Sami gibi

Arnavutluk’un hanedanlarından olup;

hem Arnavutların, hem Türllerin milli kültürüne,

lügatine, ansiklopedisine, tiyatrosuna,

romancılığına hizmet eden biri vardır.’’

(İlber Ortaylı (Son İmparatorluk Osmanlı. 2006. S.128. Timaş yay.İstanbul)v

Şemseddin Sami 1 Haziran 1850 günü Osmanlı Avrupa’sında, Balkan Yarımadası’nın  Yanya Vilayetimizde, Fraşer'de doğdu. Ailesi O'na ''Dinin Güneşi'' anlamında bu adı , Şemseddin’i uygun bulmuştu. ŞS Fraşeri olarak tanındı ( Günümüzde Yanya, Ioannina adıyla Yunanistan ; Fraşer de 1912 sonrasında Arnavutluk sınırları içinde kalmıştır ).

ŞS,  bir dil, edebiyat, sözlük uzmanı, kültürümüze katkı sağlayan önemli bir bilim adamı, yazar oldu. Tanzimat Döneminde ün kazandı. Türk dilinin yabancı sözcük ve kurallardan arındırılması için savaşım verdi.

ŞS , Yanya'da bir Yunan jimnazyumunda ( Zossimaia Skoli ) orta öğrenim gördü. Çalışkan, öğrenme isteklisi bir ''talebe'' idi. 1871'de okulu bitirdiğinde Eski Yunanca-Rumca, Fransızca, İtalyanca  öğrenmiş durumdaydı. Bir yandan da medresede ve özel eğitmenlerden Arapça ve Farsça öğrenmişti.  Çağına göre, böyle donanımlı bir gencin örneğine kolay kolay rastlanamaz.

Önce Yanya'da Mektubi Kalemi'nde bir süre görev yaptı.

Balkanlarda Türk kültür merkezi olarak Üsküp vardı. Yakındı da. Fakat ŞS Payitaht’ta yaşamak istiyordu. 1872!de İstanbul'a geldi; Dahiliye Vekaleti Matbuat Kalemi'nde memur oldu. İbret ve Hadika gazetelerine yazılar verdi. Ebüzziya Tevfik'in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerine de makaleler yazdı. Bir yandan da Fransızcadan piyesler, romanlar çevirdi.

Genç yaşında gazete çıkarma cesaretini gösterdi : Sabah, Tercüman-ı Şark gibi ceridelerin yayımını üstlendi.

Aile, Hafta adlı dergiler çıkararak gerçek bir basın yayın eri olduğunu ispat etti.

Sultan Hamid döneminde Sansür vardı, her yayın izleniyordu. ŞS Trablusgarb'e (Libya)  sürüldü. Bir yıl orada yaşadı, Vilayet gazetesinin yönetimini üstlendi, bağışlanınca İstanbul'a döndü

1877'de Cezair-i Bahr-i Sefid  ( Akdeniz Adaları Vilayeti ) Valisi Sava Paşa'nın mühürdarı olarak merkez Rodos'ta görev yaptı.

Bir kez daha doğduğu diyara gönderildi; Yanya'da Rus Seferi dolayısıyla Abidin Paşa başkanlığında kurulan Sevkiyat-ı Askeriye Komisyonu'nda katiplik etti.

ŞS Saray'a alındı ve Teftiş-i Askeriye Komisyonu Başkatipliği'ne atandı. Yıl 1880 idi. Mihran Efendi'nin çıkardığı Terceman-ı Şark adlı gazeteye düzenli yazılar verdi.

1881'de Mabeyinde kurulan Teftiş-i Askeri Komisyonu'na başkatip oldu. Bu görevi ömrünün sonuna dek sürdü. Sultan Hamid, jurnalların etkisiyle ŞS'yi tehlikeli bir yazar olarak görüyordu. Yaşamının son yıllarını gözetim altında Erenköy'deki köşkünde geçirdi ( ikamete memur ) .

1 Temmuz 1904 günü büyük bilim, kültür adamı Fraşeri Şemseddin Sami Bey uzun süren bir sayrılığın sonunda, bu dünyadan göçetti; 54 yaşındaydı ve kendisinden pek önemli eserler umuluyordu. Türk aydınları Onun erken gidişine yandılar. Sahrayıcedit Mezarlığında toprağa verildi.

ŞS ilk Türk romanı kabul edilen Taaşşuk-i Tal'at ve Fitnat'ın yazarıdır (1880).İstenmeden yapılan evliliklerin olumsuz sonuçlarını işledi bu eserde. Konu gerçek yaşamdan alınmış, fakat romantik bir anlayışla işlenmiştir. Dil uzmanları bu eseri dil ve söyleyiş açısından kusurlu bulmuşlardır.

ŞS tiyatro için de oyunlar yazdı . Seyyid Yahya 1875'de yayımlanmıştı. Besa yahut Ahde Vefa 1875'de; Gave 1876'da yayımlandı. Arnavutça Gramer kitabı da ünlüdür. Yeni Usul Elifba-yi Türki adlı eserinde yazı ile konuşma dilimizin sadeleşmesini savundu.

Tarih-i Mücmel-i Fransa, Sefiller'i 1880'de, Robinson'u 1884'te çevirdi. Dönemin edebiyatçıları arasında haklı bir ün kazandı, tanındı.

Cep Kütüphanesi genel başlığı altında 1880-1895 arasında ansiklopedik konularda küçük bilim kitapları yayımladı. Dilbilgisi konulu kitapları okullarda değerlendirildi.

ŞS bir Türkçü, Türkçeci idi. Dilimizin sadeleşmesi yolunda makaleleri vardır. Bunlar beğenildiği kadar da saldırılara uğradı, eleştirildi.  

Lisan-ı Türki-i Osmani adlı kitabını 1880'da, Usul-i Tenkid ve Tertib 1886da, Lisan ve Edebiyatımız adlı eserini 1889'da yayımladı.

1891de de Nev'usul Sarf-ı Türki adlı çalışmasını  yayımladı.

Ne yazık ki 2 eseri kitaplaşmadan kaldı : Orhun Yazıtları (Türkiye Türkçesiyle), Kutadgu Bilig.

Sayıları 40 üzerinde olan kitapları arasında  Türkçeden Fransızcaya; Fransızcadan Türkçeye sözlükleri , Türkçe ( Kamus-ı Türki ) Sözlük büyük önem taşır : Kamus-ı Fransevi.

Kamus-ı Türki üzerinde durulması gereken bir büyük anıt eserdir.  Kapsamıyla, açıklamalarıyla, Osmanlı lisanına yönelttiği eleştirilerle kendinden sonraki dilcileri etkileyen, dilde sadeleşme yanlılarına açılım olanağı sağlayan Üstad'ın bu eseri  Osmanlı irfanında ,Türkiye'de alfabe ve dil devriminde, sözlük alanındaki çalışmalara da kılavuzluk, önderlik etmiştir.

Tarih-Coğrafya-Ünlü adamlar ansiklopedisi olan Kamusu'l -Alam bugün de yararlanılan önemli bir kaynak eserdir. Bu, 6 cilt tutan bir ansiklopedidir.

Ömrü , 54 yıl sürmüş olan büyük kültür, eğitim adamı, yazar ŞŞ ciddi çalışmaları olan bir insan olarak verimlilikte dikkat çekmiştir.

Yaşamı ve eserleri 1934 yılında Hikmet Turhan Dağlıoğlu'nca tanıtılmıştır. Büyük dilcimiz, yazın eğitmeni Agah Sırrı Levend de 1969 yılında Onun hakkında geniş bir inceleme yayımlamıştır (TDK ürünü).

Türkçe konusunda görüşleri

ŞS, Türkçeye Osmanlıca denmesine karşı çıkmıştır.Ona göre bu dili kullanan kavmin adı Türktür. Osmanlı bir hanedan adıdır ve hanedanın türettiği, yaşattığı dil olmaz.

Arapça ve Farsça sözcükler Türkçeyle kaynaşamamış, yabancı kalmıştır. Doğu Türkçesi , söyleyiş kabalığına karşın Batı Türkçesine yeğlenebilir.

Türkçeyi varsıllaştırmak için Arapça sözcükler almayı bırakmalı, Doğu Türkçesindeki sözcükleri kullanmak gerekir.

Osmanlıcadaki sözcüklerin yüzde sekseni konuşma dilinde kullanılmamaktadır.

Tanzimat edebiyatı ise Osmanlıcanın süslerinden kurtulmakla birlikte, sözcük düzeyinde gerekli yalınlığa bir türlü kavuşamamıştır.

……………….

Cumhuriyet’in alfabe ve dil devrimini gerçekleştirecek kuşağın yetişmesinde emeği geçen, iz bırakan büyük dilcimizi, sözlük ve ansiklopedi yazarımızı sonsuzluğa yürüyüşünün 118. Yılında rahmet ve minnet duygularıyla anıyoruz.

-------------------------------

18 Kasım 2022. Diyarbakır