Ekran Bağımlısı Bir Nesil mi Yetiştiriyoruz?

Geçen gün bir anne, seans sırasında bana şu cümleyi kurdu: “Çocuğum iki yaşında, ama elimden telefonu aldığımda öyle bir kriz çıkarıyor ki, sanki dünyası yıkılıyor!” Peki bu sahne size de tanıdık geldi mi? Eminim çoğumuz, restoranlarda, parklarda ya da misafirlikte ekran karşısında sessizce oturan çocuklar görüyoruz. Dışarıdan bakıldığında bu, ebeveynler için kurtarıcı bir çözüm gibi görünse de, perde arkasında ciddi bir sıkıntıya yol açabiliyor.

Araştırmalar, 2 yaş altı çocukların ekranla mümkün olduğunca az tanışmasını öneriyor. Çünkü hızlı değişen renkler ve görüntüler, beyin gelişimini olumsuz etkileyebiliyor. Hatta fazla ekran süresinin dikkat dağınıklığı, dil gelişiminde gerilik, uyku sorunları ve sosyal beceri eksiklikleriyle bağlantılı olduğu biliniyor. Yani, çocuğunuzun sakin kalması için verdiğiniz o telefon, uzun vadede çok daha büyük bir huzursuzluğa yol açabilir.

Çözüm Yasak Değil, Sağlıklı Sınırlar Koymak

Teknolojiyi tamamen hayatımızdan çıkarmak gerçekçi bir yaklaşım değil. Asıl mesele, onu kontrollü ve bilinçli şekilde hayatımıza dahil edebilmek. Öncelikle çocukların yaşına uygun sınırlar koymak çok önemli. Uzmanlar, 0-2 yaş arasındaki çocukların ekrandan tamamen uzak tutulmasını öneriyor. Çünkü bu yaş aralığı, dil gelişimi ve temel bağlanma için kritik bir dönem. 2-5 yaş arasında ise günlük ekran süresi bir saati geçmemeli ve bu süre kaliteli içeriklerle desteklenmeli. Altı yaş ve üzeri çocuklarda ise hem süre hem de içerik kontrolü mutlaka ebeveyn gözetiminde olmalı; çünkü bu yaşlarda teknolojiyle tanışmak kaçınılmaz olsa da, sınır koymak hâlâ ebeveynin sorumluluğunda. Bir diğer önemli nokta, ekran kullanımını ortak alanlarda tutmak. Çocuğun kendi odasında, saatlerce yalnız başına ekran karşısında vakit geçirmesi hem içerik kontrolünü zorlaştırır hem de sosyal izolasyonu artırır. Ortak kullanım, ebeveynin rehberlik edebilmesi için gereklidir. Tabii burada en güçlü mesaj, ebeveynin kendi davranışıyla verilir. Telefonu elinden düşürmeyen bir anne-baba, çocuğa ekranın vazgeçilmez olduğu mesajını verir. Bu nedenle, çocuğunuzdan beklediğiniz davranışı önce siz gösterin. Ekranı sınırlamak, alternatif üretmeyi de beraberinde getirmeli. Ekran kapandığında boşluk oluşuyorsa, bu boşluğu kitap okumak, resim yapmak, ailece vakit geçirmek veya oyun oynamak gibi etkinliklerle doldurun. Çocuk, ekrandan uzaklaştığında keyif alabileceği başka aktiviteler bulmalı. Ayrıca haftada bir gün ailece “dijital detoks” yapmak hem bağları güçlendirir hem de çocuğun farklı ilgi alanları geliştirmesine fırsat tanır.

Unutmayın, teknoloji bir araçtır; onu nasıl kullandığımız, çocuklarımızın geleceğini belirler. Teknolojiyi hayatımızdan silemeyiz, ama onu nasıl kullandığımızı seçebiliriz. Peki siz, evinizde ekranın ışığını mı parlatıyorsunuz, yoksa çocuğunuzun gözlerindeki parıltıyı mı?