TÜRKİYE : TURİSTİK ÜLKE !
'' Ben kızımı ülkenize tek parça halinde, sağlıklı olarak gönderdim. Şimdi her uzvunu derelerden ayrı ayrı topladım. Alanya'ya hayrandı. Holanda televizyonunda bir belgesel izlemişti. Güneşli kumsallar, Kale, Damlataş Mağarası. Hayran kalmıştı. Ben gidip orada yaşamak istiyorum, demişti. Şimdi şu tabutun içinde dönüyor vatanına. ''
Ağlıyor Felemenkli anne. Kızının parça parça konulduğu sandukayı okşarken.
Alanya kırsalında , yaylada bir vahşet yaşanmıştı. Holandalı kıza genç erkekler tecavüz edip sonra parçalayarak öldürmüştü. Cesedi ortaya çıkmayacak mı sanmışlardı ! Zavallı genç kızın vücudunun herbir parçasını derelere, makilerin aralarına atmışlardı. Başı bir yerde, kolları, bacakları başka yerde bulunup, torbada biraraya getirilip Adli Tıp'da incelenmiş, annesine teslim edilmişti.
Ağarmış saçlarıyla anne perişan...Sapasağlam gönderdiği kızını, Holanda'ya götürecek uçağı beklerken gazetecilere anlatıyor yaşadıkları felaketi.
Nasıl teselli etmeli ? Mümkün mü ?
..................
1960 yılıydı. İki Alman genç arkadaş, yıllardır düşündükleri bir spor etkinliğini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyordu. İstanbul'a uçakla gelmişler, oradan trene binip Eskişehir'e ulaşmışlardı.
Delikanlının adı Peter; genç kızın adı Renate ...
Sakarya ırmağını kano ile geçerek, Karadeniz'de döküldüğü yere değin yolculuk yapacaklardı. Spor turizmi.
Daha kanolarını suya indirir indirmez iki mağara insanı, iki vahşi mahluk rüyalarını sona erdirdi. Genç kıza tecavüz etmek istediler. Delikanlı karşı koydu. Çıkan kavgada ikisi de öldürüldü.
Ertesi gün gazeteler olayı yazınca, Türkiye'de yer yerinden oynadı. Bu nasıl bir vahşet böyle ! İki güzel insan, ülkemizi seviyorlar, sportif erekli bir su üstü yolculuğu...Bitirince bu serüveni, çektikleri fotografları, filmleri Almanya'da arkadaşlarına gösterecekler, mutlu olacaklar beğenileri duydukça.Belki bir başka ırmağımızda, Fırat'ta deneyecekler bu yolculuğu, ertesi yıl.
İki barbar, iki vandal tatlı rüyayı sonlandırdı. Facia ile...
Kendimizi nasıl savunacağız ? Mümkün mü ?
........................
İki Japon turist kız...Göreme'de peri bacaları arasında geziyorlar. Kapadokya hayranı pırıl pırıl, capcanlı iki güzel varlık, gençliklerinin baharında, her yere hayran hayran bakarak geziyorlar, fotograf, film çekiyorlar.
Birden, nereden çıktığını anlamadıkları iki vahşi erkek saldırıyor. Bir boğuşma, çığlık çığlığa. Kızlardan biri boğuluyor, ölüyor. Diger kıza cinsel saldırı...Ağır yaralı...Güzel başlayan bir gezi faciayla son buluyor.
Ne demeli ! Turistlere saldırı dünyanın her yerinde oluyor diye kendimizi avutabilir miyiz ? En ileri, halkı iyi eğitim görmüş ülkelerde de turist kızlara cinsel saldırı oluyor diye işin içinden çıkabilir miyiz ?
Kendimizi, özümüzü nasıl savunabiliriz ?
Türkiye... Turistik çekiciliği olan memleket... Sonra ?
------------------------
18 Aralık 25.