BİLİM ve DİN
   Yıllardır bize empoze edilen ya da edilmeye çalışılan yargı şu; 
   "Din Allah’ın, bilim insanındır"
   Bu yargı doğru mudur?
   Hayır, asla!
   Din Allah’ındır bu doğru ama bilim de insanın değil, o da Allah’ındır. Nasıl mı?
   Şöyle ki; 
   Bilim, Allah’ın yarattığı madde ve tabiat kanunlarını araştırır, ortaya çıkarır, bulur, açıklar ama asla yeni bir kanun meydana getiremez, değişiklik yapamaz. Allah’ın ortaya koyduğu sınırları geçemez, geçmeye gücü yetmez. Haşa kendisi ne var edebilir, ne de var olanı yok edebilir.
   Bilim insan aklının ürünüdür, insan aklı ise insanın değil Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir, O'nun verdiği akılla yapılan çalışmalar gene O'nundur, insanın değil, olamaz da…
   İnsan bilimsel çalışmalar sırasında yaptığı araştırma, inceleme, değerlendirme, sonuç çıkarma gibi etkinlikleri kendi kendine değil, Allah’ın kendisine verdiği akıl ile yapar.
   Bilim adamları araştırma yaparken kullandığı malzeme, araç-gereçler Allah’ın bizlerin kullanımına sunduğu maddenin ta kendisi değil midir? Madde olmadan malzeme, araç ve gerecin de olmayacağı bilinen bir gerçektir.
   Yarattığın bir şey mi var da sahipleniyorsun?
   Ey yeryüzündeki dağları, tepeleri, nehirleri vb. kendi yaratmış gibi kibirlenerek gezen insan, bil ki, şu koskoca evrende sen ancak bir misafirsin, gelip geçici ve ölümlüsün. Haddini bil, kendini tanı, acziyetini öğren…
   Kendinin sandığın bilim de senin değildir. 
   Sen de bilim de Allah’ın yarattıklarındandır.   
   Çok şükretmelisin
   Çok dua etmelisin
   Allah’a ibadetini devamlı yerine getirmelisin ki, işte o zaman belli süreliğine atan kalbin huzur bulur, mutlu olur, sınırını tanır, haddini bilir.
   Gören gözün, işiten kulağın, hisseden derin, bin bir çeşit kokuyu tanıyan burnun, sayılamayacak kadar nimetleri vücuduna yerleştiren sadece Allah’tır.
   Ne eserin, bilimin, teknolojin, teknolojik ürünlerin, lüksün vb. bunların hepsi Allah’ın izni ile yaptıklarındandır.
   Unutma 
   Unutturma!