1 Yazar/4 Kitap

“Türkiye’de kitap yayınlatmak bizim gibi acemiler için öyle sanıldığı gibi kolay bir iş değil.” diye yazmıştı Yazar Hayati Taşkın Hoca’m, Gölge’m hakkında yazmış olduğu yazının bir yerinde. Gölge’yi yazmam neredeyse 1,5 yıl sürmüşü, yayınevi arama süreci ise aşağı yukarı 8 ay gibi bir süreydi. Evet, yazma süreci daha uzundu ama beni yoran basım süreciydi. O süreç zor olmasına zordu ama bir artısı da yok değildi. Gölge basım aşamasındayken Nevşehirli yazarlarını tanıma, belli bazı yazar hocalarımla konuşma imkânını bulmuştum.

İşte Hayati Taşkın Hoca’mı da kitabımın yayınevi arama sürecindeyken tanıştığım, bolca da danıştığım yazar bir hocam. Kendisinin 4 tane kitabı var, ne zamandan beri de okumak istiyordum ama bir türlü kısmet olmamıştı. Geçtiğimiz ay Hayati Hoca’mın ve Nevşehir İbn-i Sina MTA Lisesi’nin davetiyle ikinci söyleşimi gerçekleştirmiştim.

Söyleşimi gerçekleştirmiş, kitaplarımı imzalamıştım değerli hocalarıma ve sevgili öğrencilere… Tabii Hayati Hoca’ma da kitabımı imzalı bir şekilde vermek nasip olmuştu. Ben Hayati Hoca’ma Gölge’yi imzalamış, Hayati Hoca’m da bana kendi kitaplarını imzalamıştı. Bir yazar adayı olarak o an, muhteşem bir andı bence…

Kitapları elime ilk alıp karıştırdığım zaman, ben bu kitaplardan güzel bir yazı yazarım demiştim ve daha kitapları okumadan, daha yazılmamış yazımın başlığını bulmuştum: 1 Yazar, 4 Kitap…

Nevşehir İbn-i Sina Lisesi’ne tekrardan teşekkür ederek kitaplara geçebilirim:

Otobüs 1/Bandırma Yollarında Umuda Yolculuk (Eylül-2021): Yazarımızın ilk kitabı. Hem yaşanmışlıkların hem de yazarımızın hayal gücüne dayanarak yazılmış bir eser…

Hikâyemiz Nevşehir’de başlıyor. Nevşehir’in kültürünü, yaşamlarını ilkokuldan mezun olup ortaokula geçen Hayati’nin anlatımıyla okumaya başlıyoruz. Kitabın ortalarında ise esere adını veren otobüs yolculuğu başlıyor. Yolculuk Bandırma’ya, gidiş nedeni ise Hayati’nin okulu. Bandırma yollarına ortaokulu okumak için çıkıyor babasıyla beraber…

Kitabın genelinde akıcı bir anlatım hâkim. Ancak kabul etmem gerek ki kitabın ilk sayfaları sıkıcı gelmişti, belli bir sayfaya kadar zor okudum ama Allah’tan uzun sürmedi bu durum. Kitabın adı, kapağı bir hikâye anlatacağını gösterse de ister istemez hep böyle mi devam edecek diye düşündüm. Ancak dediğim gibi belli bir sayfadan sonra akıcı bir anlatım, sayfaları hızlıca geçirtecek bir anlatım var. Peki ilk sayfalar gereksiz mi? Hayır değil, gayet dolu dolu. Yazarımız bu sayfalarda gerçek okurlarını bulmaya çalışıyor. Yarım bırakanlar kaybediyor, devam edenler güzel bir hikâyeye yolculuğu başlıyor. Hep hikâye olarak bahsettim, evet anlatılan bir hikâye var. Hatta hikâye içinde hikâyeler var. Halk edebiyatı tadında ve tarihi hikâyeler var ama eserimiz deneme, anı tarzında olduğunu söylemekte de fayda var.

Peki bu kitabı okuduktan sonra Otobüs-2’yi okumak için meraklandırıyor mu? Bunun cevabını Otobüs-2’de vereyim. Kitap meraklandırıyor mu bilmiyorum ama ben meraklandırayım.

Hayati Şiirler/Melekler De Güler Mi? (Şubat-2022):Yazarımızın ikinci ve ilk şiir kitabı. Baştan söyleyeyim ki şiirle aram hiç yoktur, şiir kitapları için yazdıklarım tamamen okuduklarımdan kendimce çıkardığım sonuçlar. Aslında bu durum Otobüs serisi içinde geçerli ama şiire gerçekten uzak olduğum için ekstradan belirtmek istedim diyerek kitaba geleyim…

Hayati Şiirler, hem anlaşılır hem de akıcı olmasından dolayı şiir okumaya yeni başlayanlar için uygun. Bazı şiirlerin sonunda ufak notlar, açıklamalar bulunuyor. Kime yazıldığı, nasıl yazıldığına dair notlar, açıklamalar şiir kitabını samimi bir şiir kitabı ortaya çıkmasına vesile olmuş. Ayrıca şiirlerin sonunda yazıldığı zamanın tarihi var, böylelikle yazarımızın yazma sürecinin ne kadar geriye gittiğini görüyoruz. Şiirler neye göre sıralandı bilmiyorum, belki de yazarımız açısından bir düzen içinde sıralandı ama şiirlerin yazıldığı tarihe göre sıralansaydı güzel olabilirdi.

Otobüs 2/Hakkâri Yollarında (Şubat-2024): İşte 2024! Benim yayınevi arama sürecim olduğu zamanlar. 2023’ün sonbaharı, 2024’ün ilkbaharı arası benim için yayınevi arama süreciydi. Hayati Hoca’mla da tanıştığımız zaman Otobüs 2 ile Karacaşar Divanı basım sürecine girecekti, PDF halindeyken biraz okuma şansını yakalamıştım. Kitaptaki Alman turist kısmı hiç yabancı gelmemişti bana, önceden biraz okuduğum için. Kitap hem kurgu hem de gerçeklerini barındırıyor. Neresi kurgu neresi gerçek belli oluyor bence. Turistle okuduğum son satırlar kurgu olduğunu görsem de… Umarım gerçektir diye iç geçiremeden edemedim, Helga beni etkiledi…

Soruma cevap verdim gibi ama gene de eklemem gerekenler var.

Otobüs 1’de Hayati liseyi bitirmiş oluyordu, Otobüs 2’de ise Konya Atatürk Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun olup devlet memuru olarak Hakkâri yolcusuydu…

Otobüs 1’deki anlatılanları, anlatım tarzını görünce evet, insan Otobüs 2’yi okumak için meraklanıyor. Şunu da çok net söyleyebilirim ki Otobüs 2, Otobüs 1’e göre daha başarılı. Bu durum ise gayet normal, sonuçta insan yazdıkça tecrübe kazanır. Hatta kitabın ilk sayfasında yazarımız Otobüs 2’nin aylar içinde yazıldığını söylüyor. Otobüs 1 yıllar içinde yazılırken Otobüs 2 aylar içinde yazılmış… Galiba Otobüs 2, hem yazarımızın kalemiyle hem de ilham perilerinin desteğiyle ortaya çıkmış bir eser. Hem bu eserde de tarih ve halk edebiyatı tadındaydı.

Otobüs 1’de yazmadığım bir şey vardı, diyalog çok fazla kullanılmamıştı. Bunu yazmaya gerek görmedim, çünkü Otobüs roman ya da öykü değil. Deneme, anı türünden bir eser. Ama Otobüs 2’de diyaloglara daha fazla yer verilmiş ve anlatılmak istenilenler diyaloglarla da anlatılmış. Ayrıca Hakkâri yolculuğu, Bandırma yolculuğuna göre daha olaylı geçmiş. Şoförlerimiz sağ olsun diyeyim ve son kitaba geçeyim…

Bizim Eller, Bizim Haller/Karacaşar Divanı (Şubat-2024): Üstte yazdığım gibi bu kitabı da PDF iken okumuştum biraz, o zamandan dikkatimi çekmiş ve en çok bu kitabı merak etmiştim. Hayati Hoca’mın kitaplarını okumaya ilk bunla başlamıştım ve Hayati Taşkın kitaplarında favorim olan bu kesinlikle!

Bir şiir kitabı düşünün, Nevşehir ağzıyla yazılan bir şiir kitabı… Zaten bir şiir yazmak zordur, bir de bu şiiri ağız özelliğini kullanarak yazmak daha da zordur. Kitap 88 sayfa, az ama içi dopdolu bence. Kitabın sonunda bir de sözlük var. Şiirin içinde kullanılan, Nevşehir ağzında kullanılan kelimelerin açıklamaları var. Bildiğim, bilmediğim, anlamını bilmeden kullandığım kelimelerin olduğunu gördüm. Yazarımız, kitabın ön sözünde ‘…O nedenle yapmış olduğumuz bu çalışmaya tamamen amatör bir gözle bakılması; eğer gelecekte bir gün, kaynak şeklinde kullanmayı düşünenler olursa, bilimsel ve akademik diğer kaynaklarla desteklenmesi, teyit edilmesi yararlı olacaktır.’ diye yazsa da… Bu kitapta büyük bir emek olduğunu, hassasiyetlikle yazıldığını kitabın her sayfasında görebiliyoruz.

Kitabın her biri güzel, dolu ve anlamlıydı. İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı ve Nevşehir’le ülkemin diğer memleketlerini anlatan 4 güzel kitaptı. Kitapları sadece okur olarak değil, yazan biri olarak da okudum. Mesela Otobüs serisi yeni fikirler verdi. Yeni öyküler yazarken böyle öyküler, şöyle öyküler de yazabilirim diye düşündürttü. Kelime konusunda da Karacaşar Divanı’ndan faydalanabilirim. Konusu Nevşehir’de geçen öyküler yazarken Karacaşar Divanı’ndan destek alabilirim…

Okurunuz bol, kaleminiz daim olsun hocam… İnşallah 5. ve nice eserlerinizi de okumak nasip olur…