Öğretmen Göreli Mustafa Uğur anlatıyor:

“ Eskiden ilkokulu bitirirken, her dersin sınavına girerdik.

Birer gün arayla 10 gün kadar sürerdi.

Mayıs ayının o güzel günlerinde, o çocuklukta bunaltı yaratırdı.

Fakat, iyimserdik.

Güzel günleri düşünerek ders çalışır; sözlü sınavları birer birer verirdik.

Resim dersinin sınavı çizimliydi.

Müzik dersinin sınavında türkü söyletirlerdi.

Bizi yalnız 5. sınıftaki öğretmenimiz değil, okulun bütün öğretmenleri sorgulardı.

Bunlara “ mümeyyiz “ denirdi. Sonraları ‘ayırtman’’ oldu bu sözcük.

                                   

Göre,1982

Birer birer verdim tüm dersleri.

Sevinçliydim.

Öğretmenlerin bakışlarından anlıyordum ki, başarıyordum.

Son sınav Din Bilgisi dersinindi.

Nedense içimde bir sıkıntı vardı.

Kendi öğretmenimiz Hazreti Muhammed’i sordu. Anlattım.

Digerleri bazı tarihleri sordular ; islamiyetin doğuşu,yayılışı ile ilgili. Söyledim.

Damdan düşer gibi bir soru geldi:

Arzı Hoca’nın adı nedir ?”

Göre’nin ünlü Arzı Hocası, yaz kış hep kara cübbeli,

iri yapılı,yüzü gülmez, çatık kaşlı bir adamdı.

Derin bilgili olduğu, nefesinin keskinliği söylenirdi. Yaygındı tanınmışlığı.

Somun gibi elleri vardı. Köyde bir şeyin iriliğini anlatmak için , benzetilerek söylenirdi:

“ Arzocanın elleri gibi gocaman elleriynen yapışdırı yapışdırıverdi çocuğa!”

Fakat, sanırım kimse bilmezdi onun adını. Ben de bilmiyordum.

Tamam, çık !” dediler.

Çıktım. Terin suyun içinde kalmıştım.

O gün akşama doğru , herkes ilkokulu bitirdiğini öğrenmişti.

Fakat ben Göre İlkokulu’nu bitirememiştim.

Beşinci sınıfı ertesi yıl yeniden okuyacaktım.

Kolay mı? Arzı Hoca’nın adını bilememiştim. Ne demekti bu? Nasıl bilemezdim.

Elbet, bilemeyince, işte böyle, herkesin 5 yıl okuduğu okulu sen 6 yıl okursun.

Herkese iyilik yapan Arzı Hoca’nın, bana da böyle bir yararı (!) dokunmuştu.

Yanarım yanarım da, kendi köylümüz olan hiçbir öğretmen önleyemedi bunu.

Yardımları olmadı.Önemsemediler.

Demediler ki, “ Arzı Hoca’nın adını bilemedi diye,  bir çocuğun bir yılı yakılır mı, yazık değil mi !”

Hala  kabuslar görürüm, düşündükçe üzülürüm o kayıp bir yıla. ”

………………………