DERS İŞLİYOR GÖRÜNMEK

Adım Ramu Markham... Tarih profesörüyüm. Doktoramı Avustralya’da Darwin Üniversitesi’nde yaptım.

40 yıl önce, Rabaul Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde göreve başladığımda, o, yeni araştırma görevlisiydi. 6 aylık.

Geçenlerde Port Moresby’da bir AVM'de gördüm onu.11 yıldır karşılaşmamıştım. Hiç değişmemiş, genç kız gibi. Sordum.

'' Emekli oldun mu ? ''

'' Hayır, hala çalışıyorum, '' dedi.

Çalışıyormuş. 40 yıl içinde ne bir master çalışması yaptı, ne bir doktora...Ne bir makale yazdı, ne bir kitap yayımladı...Ne de bir yazıyı Papua Yeni Gine diline çevirdi.

Araştırma görevlisi zırhına bürünerek derse de girmedi.

Tam maaşla emekli ... 40 yıldır hem de.

Ne bölüm başkanlığı, ne dekanlık, ne rektörlük bu gibi kişilere bir şey yaptı . PYG YÖK'ünün haberi var mı acaba ? Olsa, ne yapar ?

Her bölümde böyle kişiler var.

Rektör'ün hemşehrisi... Rektör yardımcısının akrabası...Dekanın eşi, baldızı, teyzesinin kızı, amcasının damadı...Enstitülerden birinin müdürünün hanımı, Rektörlükte genel sekreterin kızı, daire başkanının gelini, bir mühendisin bacanağı, bir kıdemli memurun yeğeni , akrabası...

Geçmişte, toplamış bu tufeyli zevatı odasına yeni atanmış bölüm başkanı, demiş ki :

'' Benden önce bu mevkideki doçent arkadaşım size görev vermemiş. Ya çevredeki üniversitelere gidip yüksek lisans yapın, ya da hepinize haftada 6 ile 10 saat arası ders vereceğim.''

Diklenmişler. Sırıtarak...

'' Çok gördük senin gibi bölüm başkanlarını. Hepsi de bizim karşımızda mağlup oldular. Bizim ders verme yükümlülüğümüz yok. Bize ders verdiremezsin. Rektörlüğe, YÖK'e şikayet ederiz seni. ''

Devekuşuna demişler ki :

Hadi uç...Ben deveyim...Hadi yük taşı ! Ben kuşum...

Benzetme doğru mu ?

40 yıldır bu yoksul halkın, PYG ulusunun vergileriyle güllük gülistan bir dünyada yaşayıp gidiyor bu parazit ( asalak, tufeyli ) tipler. Kimse de bir şey yapmıyor, yapamıyor.

Acaba, rektörlükler haberdar değil mi, bölümlerdeki bu '' atıl kuvvet'' ten.

Paslanmışlık...Çürümüşlük...Kokuşmuşluk...

Uganda’da var mıdır bu durum ? Ya da Afganistan'da, Türkiye’de, Bengaldeş'te, Albania’da ?

Papua Yeni Gine

......................

Kim, hangi ölçüte ( kriter, kıstas ) göre öğretim görevlisi,okutman, uzman alıyor bu fakülteye ?

Sınav ! Çoğu göstermelik. Dostlar alışverişte görsün.

Yarkurullar nasıl oluşturuluyor ?

Sonucu önceden belli bir uygulamadır o .

Bir ingilizce okutmanı , Gasmata Torres , benim bölümümde görevlendirilmiş. Bir dönem boyunca iki saat derse girmiş. Birisinde bir arkadaşının yazdığı, yayımladığı son derece pahalı bir kitabı tanıtmış, her öğrencimin almasının zorunlu olduğunu bildirmiş, sonra çekip gitmiş. Öğretim görevlisi derse girmezse, öğrenci boş zamanı kazanç sayıyor, iniyor kantine, dedikoduya katılıyor. Öğrenince ağır bir suçlama yazısıyla Dekanlık'a bildirdim. Bir arkadaşıma demiş ki bu zat ;

'' Ramu Markham kim oluyor yav ! Beni hiç enterese etmez onun profluğu. Burası lise mi? Ben öğretim görevlisiyim. İngilizcenin kompetanıyım. Derse ister girerim, ister girmem. ''

Şu kendine aşırı güvene, küstahlığa bakın! Ne denir böylelerine. Cahil cesur olurmuş. İngilizcede kompetan olması falan da yok. Sanki tuğla kalınlığında kitaplar çevirdi de ! İlde kim bilir hangi lisede hocalık yaparken üniversiteden bir memurun koltuklamasıyla ( torpil ) Rabaul Üniversitesi’ ne alınmış. Oh ne ala memleket !

Şımarıklığı, ukalalığı sürdü gitti bu zatın. 20, 25 yıl önce, merkezde uyumsuz tipleri çevredeki meslek yüksek okullarına gönderiyordu Rektörlük. Sürgün gibi. Solomon Adası’na, Buka Adası’na, Yeni İrlanda Adası’na, Wewak’a …O da kalktı.

.............................

Sonbaharın güzel günleri... İlkbaharın güneşli hoş günleri...

İçeriler kasvetli, niye tıkılıp kalmalı ?

Sandalyeler, koltuklar dışarıya çıkarılmış, çayırların üzerine...Semaverde çay hazır. Maharetli hanımlar mutfak emekçisi. Pasta,poğaça, börek, çörek, kek de var.

Gel keyfim gel. Belaltı, dizüstü fıkralar ( erotik, pornografik ), kahkahalar...

Ne var, ne oluyor ? Dedikodu var...Argolu anlatımlar...Ağzından bal damlayanları hayranlıkla dinleyenler var...

Dekan, dekan yardımcıları yanlarından geçip gidiyor da aldıran bile yok.Herkes tanık...

Dersime girerken bakıyorum, toplanmışlar, meclis tam mevcutla oturumu açmış.

Dersten 50 dakika sonra çıkıyorum. Aynı, sürüp gidiyor dedikoduları...Bir bölümü de yukarda anlatılan hatunların kocaları...

Güneşli, ılık hava dedik. Ders veren öğretim elemanları, öğrenciler , açık pencerelerden içeri giren konuşmaları duymaktalar...Aldırmıyorlar...

Öğrencide sanat zevkini geliştirmek için alınmış resim, heykel, gravür, minyatür öğretim görevlileri...

Öğrencinin vaktini sporla değerlendirmesi için ders vermekle yükümlü beden eğitimi öğretim görevlileri...

Öğrencide müzik kültürünü geliştirmekle görevli elemanlar...Her öğrencinin bir enstrüman kullanmasını öğretecekler güya...

Hepsi de öğrenci karşısına çıkmaktan korkuyorlar. Bilgisizlikleri ortaya çıkar diye...Bunu herkes biliyor. Bile bile önlemiyorlar...

Bismarck Adaları’nın dağında, düzünde, yaylasında, sahilinde, Madang’ın binbir beldesindeki ortaokullarda öğrenci olan çocuklar, liselerde okuyan gençler, çocuklarının iyi yetişmesini, iyi üniversitelere girip, geçerli meslekler kazanmasını uman ebeveynler ... Bekleyin, çağdaş bilgilerle donanmış, iyi yetişmiş eğitmenler üretiyor bir fakülte...Papua Yeni Gine’nin payitahtında bile yok bu eğitim düzeni. Harika, fevkalade elemanlar yetişiyor bu taşra üniversitesinin adı sanı duyulmamış fakültesinde. Bekleyin, geliyorlar !

------------------------

30 Aralık 25