Eylül
Meşeler yapraklarını dökmeye başladılar bile, doğa yavaş yavaş uykusuna hazırlanıyor. Gitmesi gerekenler gidiyor kalanlar ise vedaların bile farkında olamıyor. Giden gittiği yeri biliyorda kalan kaldığı yerin ne kadar farkında. Hepsi bir yolculuk oysa. Yollar dünyanın üzerinde yolculuklar ise içimizde bir yerlerde. Gitmemek için dirensekte durduğumuzda yol durmadığımızda. Hiç bir şey yapmazken de bir şeyler yaparsın ya işte öyle bir yolculuksuzluk.
Gitmeler ve gelmeler camların arkasında şahit olduğun hayatlar kendi ritminde dura kalka devam eden yolculuklar. Mevsimlerin en çok kim farkındadır? Belki de şöförler. Dünyanın renk paleti olduğunu fark ederler belki de neşe ile dolarlar. Neşe ise hüznün mü yoksa sevincin mi? Neşesidir.
Öylesine bir cevabı kim verebilir ki. Yalnızca bilmeyenler belki. Neydi mesele Eylül mü? Vedaların kavuşmaların gidişlerin dönüşlerin ve en çokta yolculukların ayı eylül. Yol yolcu içindir. Eylül ise eylülde hissedenlerin.
Şimdilerde eylüller hırkalarına sımsıkı sarılan omuzların eylülü.