GÖKTEN ÜÇ ELMA DÜŞMÜŞ

   Başkalarını eleştiren, kendini aynada dev gören insan tiplerine rastlarsın.

   Onlar eleştiri ustası olmuşlardır. Fakat eleştirileri asla hedefini vurmaz, bir noktada tıkanır kalır.

   Çünkü eleştirileri tek yönlüdür, haklılıktan oldukça uzak ve yapmacıktır. Bu tür eleştirilerin ise karşıdaki kimseye vereceği fazla bir şey yoktur, zararından başka.

   Kızdığı zaman mangal toz duman olur ki, mangalda hiç kül kalmaz. Atar, tutar, vurur, kırar, hop oturur, hop kalkar ki, sanki ortada mikro 3. Dünya Savaşı var.

   Hele başkasından küçük bir destekte gördü mü yandı ki yandı hedefteki kişi. Hiç tutacak dalı kalmadığı gibi, artık ne söylese, ne dese boş oğlu boş…

Ağzı açılmıştır, kapanmaz. Tam kapandığını sandığınız anda yeniden başlar salvoya. Ne taş kalır, ne de omuz üstünde baş, atış serbest.

    Artık tüm saha savaş alanıdır, tehditler, şantajlar arka arkaya sıralanır. Karşı çıkacak olanın vay haline, ok yaydan çıkmış, hedefine doğru yol almaktadır. Hedefin ise duadan başka şansı kalmamıştır.

   Tek şans yorulmasını beklemektir fakat yorulmak ne kelime, kendi hızı kendinin motivasyonudur. Hız artıkça motivasyon artar, en üst düzeye doğru tırmanışa geçer ki hedefe varmadan durmanın imkanı kalmaz.

    Hele bir de ayağa kalkıp, işaret parmağını uzatıp, ileri geri hareket ettirmesi yok mu, işte o bitirir insanı, erir akar gidersin ki bir daha eski haline geleceğin şüpheli.

   Fakat çaresizsin, ya bu deve güdülecek, ya bu diyardan gidilecek. Deveyi gütmek te zor,  diyardan gitmekte. Hani ya kırk katır ya kırk satır hesabı, seç seçebilirsen.

   Büzülür kalır, bir top olursun ki, senin varlığının görülmesi bile zor, herkes var, sen yok gibisin. Şu durumdan bir kurtulsam, bir kurtulsam diye içinden gazel okursun, seni duyan olsa Türk Sanat Müziği büyük üstadı sanır ki, yanıldığını bile zor anlar.

   Her savaşın, her kışın, her yağışın bir sonu olduğu gibi bu salvo bombardımanın da bir sonu olacaktır diye düşünür durur, duaya dayanırsın ki dağlar erir, duyanların yüreği dayanmaz, ağıtlar buradan Erciyes’e ulaşmasa da yaklaşır.

   Nihayet bombardıman sona ermiş, asker kışlaya çekilmiş, komutan ise dinlenmeye…

   Oradan kalkmanın yollarını arar bulduğun ilk fırsatta sıvışmanın çaresine bakarsın.

   O tip dediğini yapmış, eleştirmiş, vurmuş, kırmış, dökmüş, dağıtmış, rahata ermiştir.

   Gökten üç elma düşmüş, el âlem başımıza üşüşmüş…