GUT HASTALIĞINDA DOĞAL ŞİFANIN İZLERİ

Kadim zamanlardan kalma bir hastalıktır. Önceden zenginlerde ve kral gibi, kont gibi hayatını rahat yaşayan, yiyip içip, bedenen çalışmayan insanlarda görüldüğü için zengin hastalığı veya kralların hastalığı olarak tanınmıştır. Kolesterol hücrelerin yapı taşında elzem bir malzeme olduğu halde fazlası insan sağlığına çok zararlar vere bilmektedir. Gut hastalığında da vitaminlerin ve minerallerin yapı taşlarından olan, gereğinden fazla yenen et gibi, sakatat gibi besinlerin vücutta harcanamamasından ürik asit kristallerinin çoğalması ile meydana gelmektedir. Günümüz insanı daha çok spor yapsa da, geçmişte insanlarımız bu enerjilerini çalışmada harcarlarmış. Aynı makine gibi çalıştıkça açılır, açıldıkça daha iyi çalışır. Çalışmazsa daha çabuk yorulur ve çeşitli hastalıklara açık hale gelir. Hastalıkları tetikleyen; Stres ve hayatın hızlılığı, sağlıksız gıdaların tüketilmesi gibi birçok neden sayabiliriz.

Dr. James DUKA, Gut hastalığının bir arterit ürünü olduğunu söylemektedir. Ekleme, eklemlere yerleşmenin yanında hayati organlara da ciddi zararlar vere bilmektedir. Hastalığın tarifi, tedavisi ve diğer boyutları tıp doktorlarıyla hastalar arasındadır. Bizim konumuz dahi değildir. İbn-i Sina’nın dediği gibi hasta olmadan doktora gitmek, hasta olmadan önlemlerin alınması gerçekten çok elzemdir. Günümüzde buna sağlık koruma denmektedir.

Allah alem-i cihanı yaratırken, bitkilere ve doğaya çeşitli özellikler yüklemiş ve insana akıl ihsan eylemiştir. Tıbbı Nebevide ’de bu konuda çok ilginç bilgiler sunmaktadır. Örneğin karantinadan bahseder. Taundan (hastalık) bahsederken; Şifasını uzaklarda aramayın, şifası gerçekten yakın olduğu belirtmesi hayrete şayandır.

Gut hastalığı için kullanılan birçok bitki vardır. Bunların bazıları bilinir, bazıları bilinmez. Bazı bitkiler etki artırmak için karıştırılıp macun yapılır. Bitkilerden yararlanırken söz temsili sadece gut hastalığı amaç edilse de diğer faydalarından da yararlanırız. Hasta olup tedaviye başlamadan, bizleri hasta eden nedenleri bulup yok etmemiz daha uygundur diye düşünüyorum. Efendim gut hastalarının sakatat, sucuk, bastırma, turşu gibi ürik asit barındıran ve ortam hazırlayan gıdalardan uzak durulması, Stresten uzak mutlu bir hayat yaşanması, vücudu çalıştırmak için çeşitli etkinlikler icat etmek gerekir. Doğal olan bitkilerden de çay olarak, salata ve yemek olarak yararlanıp sağlığımızı korumamız gerekmez mi? İbni Sina “İlaçlarınız yiyecekleriniz, yiyecekleriniz ilaçlarınız olsun.” Gerçekten güzel bir sözdür. İnsan hayat yolunda çok çeşitli meşakkatlerle de karşılaşmaktadır. Biz insanlara düşen eğer hastaysak bilinçli bir hasta olmak, bilinç adeta hayatın anahtarı gibidir. Birçok kapıyı açar. Bu yüzden zararlıları ve zararlı olmayanları, hatta yararlıları bilinmesi gerçekten hayati bir önem taşımaktadır.

Gut hastalığında kullanılan ve kullanıla bilinen bitkileri ve özelliklerini kısa kısa anlatmaya çalışalım, bu arada bitki tanıtımına devam etmiş oluruz.

Kereviz tohumu ( Apium Greveolens)

Kereviz tohumu özütleriyle elde edilen tabletler yıllardan beridir satılıyormuş. Amacı vücuttaki ürik asit oranını düşürmektir. Kerevizin diğer yararlarına bir bakalım ve bitkiyi de tanımaya çalışalım.

Maydanozgiller familyasından, kökleri ve yaprakları sebze olarak kullanılan kokulu, iki yıllık bir bitkidir. Uyarıcı ve idrar söktürücüdür. Cinsel isteksizlikte afrodizyak özellikleri olduğu kayıtlardadır. Şeker, guatr ve yüksek tansiyona faydalıdır. Böbrek, akciğer ve karaciğer hastalıklarında önleyici ve koruyucu olarak tanınmaktadır.

Bunların haricinde sinir yorgunluğunda, kanın temizlenmesinde, böbreklerde kum ve taşın dökülmesinde, nıkris ve romatizmada da yararlı bir bitkidir. Susuzluğu keser, vücuda serinlik verir. Kalp hastalarına da tavsiye edilmektedir. Hatta ses kısıklığında bile kullanılmaktadır.

Bitki herkesin malumudur. Manavlarda, marketlerde satılmaktadır. Tohumundan, köküne, kökünden yaprağına… Yemeklerini yapmak, Egede özellikle zeytinyağlısını yemiştim. Hem şifa hem lezzet. Allah’ın bir lütfu keremi.

Meyan kökü ( Clycyrrhiza glabra)

Kültürümüzde kullanılan bir bitkidir. Ayrıca ihraç ürünüdür. Zira başta kolalı içecekler olmak üzere, birçok içecekte yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Yöremizde çok kısıtlı da olsa yetişmektedir. Habitatı yumuşak vadi topraklarıdır. Kullanılan kısmı saçak kökleridir. Soğuk demlenir. Bir deyişle, içebildiğimiz suyun içinde; 20 dakikadan, yarım saat, belki bir saatte demlenip, süzülüp içilmesidir. Kendim bu bitkiyi akciğer kürü olarak her yıl içerim. Susuzluğa harika bir şerbettir. Özellikle Ramazan aylarında iftardan sonra içilen meyan şerbetine hiç kimsenin hayır diyeceğini sanmam. Kendim sahurda da içerdim. Vücudu garip bir şekilde aşırı susamaya karşı korumaktadır. Zaten başta Mersin olmak üzere güney vilayetlerimizde aşlama adıyla yaygın bir şekilde satılmaktadır.

Gut hastalığı için aktif maddelerinin düşük olduğu kayıtlarda da olsa meyanın hazırlanacağı suyu bir gün önceden; Zerdeçal, ısırgan, söğüt kabuğu veya yaprağı gibi bitkilerle demleyip, süzüp ertesi gün bu hazırlayacağımız meyan şerbetini elde edebiliriz. Bak bu güzel olur. Hatta bu sistemi kendi icatlarınızla daha da renklendire bilirsiniz. Ufak bir detay meyan soğuk demleme bittiğinde şerbetin içindeki kökler çıkarılıp atılır. Atılmazsa aynı içtiğimiz çayda olduğu gibi kocamış, sasımış deriz lezzetini kaçırır ve acır.

Zerdeçal (Curcuma Langa)

Zencefilgiller familyasından, Zerde çöp, zerde çay, safran kökü, Hint safranı, sarı boya olarak da bilinmektedir. Beyaz, sarı, pembe, mor çiçekler açan, kışın yapraklarını döken çok yıllık bir bitkidir. Safran kökü denmesindeki mana, kokusunun aynı safrana benzemesinden kaynaklanır. Asurlular b bitkiyle kumaş boyarlarmış. Hindistan da ise en az 2000 yıldır kozmetikte kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca bu bitki Hindistan’da kutsal sayılmaktadır.

Bazı toplumlarda değişik amaçlarla kullanılması oldukça ilgnçtir. Bu bitkiyi merak eden araştırmacılara da ışık tutmaktadır. Örneğin Çin’de kan dolaşımını hızlandırmak için kullanılırken, Tayland’da kobra yılanı ısırmalarında, Çin hindinde sivri sinek sokmalarına karşı kullanılması ilginçtir.

Sinirleri uyarması vasıtasıyla gerginlik giderici, vücutta biriken zehirli maddeleri atması, nekahet devresinin kısaltılması, kolesterole hatırı sayılır bir yardımcıdır. Sarılık ve karaciğer hastalıklarında da kullanılmaktadır. Sindirim kolaylaştırıcı, güçlendirici, safra artırıcı, kan temizleyici, idrar ve gaz söktürücü, etkileri bulunmaktadır. Gut hastalığında kullanılmasının tavsiyeleri işte bu nedenlerden dolayıdır.

Saç boyamada, geleneksel yemeğimiz zerdede, et ve sebze yemeklerinde kullanılmaktadır. Ayrıca köri diye bilinen baharat karışımında da yer alır. Bir litre (5 Bardak) suya 40-50 gram zerdeçal kaynatılır ve günde 2-3 bardak içilir. Eğer zerdeçalı suyla yutacaksak, kahve kaşığının ucuyla az bir miktar alıp üzerine su içeriz.

Zerdeçalı kendim birkaç türlü kullandım. Sizinle paylaşmak isterim. Kayısı kurusunu az bir miktar suyla kaynatıp, yumuşamasını sağladıktan sonra aynı şekilde hazırladığım erik kurularını da kayısının üzerine serip; 1 Tatlı kaşığı zerdeçal, 1 çay kaşığı zencefil, yarım çay kaşığı kara biber ve 1 çorba kaşığı siyah üzüm çekirdeği tozu koyup kür yapmıştım. Yararları mükemmel olduğuna kendim şahidim. 1 kase yoğurda 2 çay kaşığı zerdeçal, 1 tatlı kaşığı üzüm çekirdek tozu ilavesiyle de akşamları kür yapmıştım. Bununda yararlarını gördüm. Hiçbir şey yapmazsanız bir bardak ayrana 1 çay kaşığı zerdeçal katıp karıştırınız çok lezzetli ve çok yararlı bir ayran içmiş olursunuz. Gut dahil, diğer oluşa bilecek rahatsızlıklara da daha oluşmadan önlem almış olursunuz.

Kiraz (Pinus)

Kirazın resmi verilerde gut hastalığına bir yararı olup olmadığı kanıtlanmadı. Lâkin, Şifası olduğuna inananlar pek çoktur. Bu yazıyı hazırlamadan önce bana sorsalardı gut hastalığına en iyi gelen nedir? Diye, Kiraz derdim. Bu kadar çok inananı olduğu bu bitki ebetteki yararlıdır. Kiraz çöpü içindeki potasyumundan dolayı kullanılıyor da meyvesinde neden olmasın diye insanın aklına gelmez mi?

Bu kısımda kirazın ve vişnenin kurusundan biraz bahsedelim. Meyvelerin bol bulunduğu mevsimlerde bu meyvelerden alınıp, çekirdeklerinin çıkartılmasından sonra şakalanıp, kurutulur. Kirazın, vişnenin olmadığı mevsimlerde en az 3 dakika kısık ateşte kaynatıldıktan sonra güzel ve keyifli bir çay içersiniz diye düşünüyorum. İsterseniz içine hibiskus, hafif nane, vanilya, karanfil, zerdeçal gibi zevke keder bitkileri de kata bilirsiniz. Eminim ki, çok seveceksiniz.

Yulaf ( Avena sativa)

Enteresan bir tahıldır. Stres için tentürünü yapmıştım. Harika bir şekilde rahatlatıcı olduğuna kendim şahidim. Gut hastalığına da yardımcı olan tepe noktalarındaki yeşil yerleridir. İdrar söktürücü olarak kullanılmaktadır.

Gök yulaf diye tabir ettiğimiz henüz oluşmamış yulafın üst taraflarının toplanıp, kurutulmuşudur. Gök yulaf Avrupa’da bazı kliniklerde uyuşturucu tedavisinde de kullanıldığı kayıtlardadır. Daha enteresan tarafı öğrenci çayı olarak bilinmesindedir. Zira öğrencinin en çok işine yarayacak zihin açıcı olarak bilinmektedir.

Gök yulafı, ak dut yaprağı, ısırgan, alıç, zerdeçal gibi bitki çaylarına kata bilirsiniz.

Tentürü ise alkol veya sirkeyle yapılmaktadır. Burada gut hastalarının sirke kullanılmasının sakıncalı olduğu da kaynaklarda belirtilmektedir.

Zeytin yaprağı; (Olea Europea)

Günde 4 fincan zeytin yaprağı çayı içildiğinde idrarın %10-15 arttığı, bu kürün üç hafta sürmesi gerektiği de kayıtlardadır. Kendim zeytin yapraklarından içtiğimiz normal çaya katıyorum. Çayın tadını değiştirmiyor. Şeker hastalığında, şeker düşürmek içinde kullanılmaktadır. Zeytin çekirdeklerinde de zeytine ait özütlerin daha yoğun bulunduğu bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Zeytin başlı başına konusunda bir baş yapıt olduğu için üzerinde fazlaca durmamak gerektiğine inanıyorum.

Isırgan otu; (Urtica)

Bilimsel bir araştırmada deney hayvanlarının (Kazların) vücudundaki ürik asidi düşürdüğü ispatlanmıştır. Gut hastalığı için bir avantaj olarak değerlendirilmelidir. Bir makalede okumuştum. Hipokrat ödem çözdürmek için insanları çıplak bir vaziyette ısırgan tarlasında koştururmuş. Bazı şifacılar ısırgan otundan demetler oluşturarak sırta ve bele sürülürmüş.

Isırgan tohumunda salisilik asit, formik asit, Vitamin A ve C, müsülaj ve tanenin bulunduğu kayıtlardadır. Isırgan tohumu; basur, romatizma, sindirim bozukluğunda kullanılmaktadır. Isırgan tohumu tansiyon düşürücü olarak da bilinmektedir. İdrar zorluğuna karşı kaynatılmış suyu içilmektedir. Bitkinden daha iyi yararlanmak için; Güçlendirme etkisi, uyarıcı, iştah açıcı, idrar ve balgam söktürücü, kan temizleyici, tansiyon düşürücü etkilerinden yararlanmak için 1 Litre (5 Bardak) kaynar suya 20-50 gram ısırgan (Taze veya kurutulmuş) atılır, 15 dakika sonra süzülür ve yemeklerin aralarında, günde 2-3 kez içilir.

Isırgan otu devamlı ve abartılı olarak tüketilmemelidir, keza tohumları da 8-10 gramı geçmemelidir. Isırganını haricen kullanımı da vardır. Yukardaki demlemeyle saçlar durulama sularına katılıp saçları güçlendirir. Tırnak kırılmalarına keza ısırgan kullanılır. Hayvanlarda da yem katkısı olarak kullanılan ısırgan atlara iyi ve yararlı bir yemdir. Atların tüylerini parlatır. Tavukların ise yumurtlamasını artırır.

Söğüt; (Saliks)

Salisilat içerdiği için aspirinle karşılaştırırlar. Ağrıları yok etmeye çalıştığı içinde iyi bir yardımcı olarak kabul görür. Söğüt ayrıca ürik asit miktarını düşürmede de kullanılmaktadır.

Naçizane tavsiyem söğüt kabuklarının bir kabın içerisinde demleyip, soğuduktan sonra veya ılık olarak; yorgun veya ağrıyan ayaklarınızı bu demleme suyun içinde dinlendirmektir.

Karabaş otu-Günlük sakızı;

Bu terkibi anlatan kitapta karabaş otu ıhlamur gibi demlenir ve içilir, Günlük sakızı da yenir diye ifade kullanılmış. Bu iki bitkisel ürün oldukça yararlıdır ve tarihte de birçok terkibe girmiştir. Kısaca bunları tanıyalım.

Günlük; (Gummi Ulibanum) Kuvvet verici, sinir yatıştırıcı, kabız etkisinin yanında idrar artırıcı, hanımlarda adet söktürücü, öksürük ve nefes darlığı, romatizma ağrılarına karşıda kullanılmaktadır.

Kıymetli iki formülden bahsetmek isterim. Kuvvet verici ve sinir yatıştırmak için; 50 gr günlük ezilir ve toz haline getirilir. Yarım kilo balla karıştırılıp günde üç defa kaşıkla yenir.

Hafıza güçlendirmek için; 50 gr akgünlük, 200 gr kara üzüm kurusu karıştırılıp, dövülüp macun yapılır. Günde bir kaşık yenir ya da geceden bir bardak suyun içine bir kaşık bu macundan koyularak sabah aç karnına içilir.

Kendim siyah üzüm çekirdeği ile günlüğü karıştırıp macun yapmıştım. Hedefim hafızama yardımcı olmak ve öksürükten kurtulmaktı.

Yukarda yazılamayan daha birçok bitki vardır. Grebolu yöremizde kiraboğlu adıyla anılmaktadır. Harika bir idrar söktürücüdür. Kültürümüzde de grebolu idrar söktürmek için kullanılmaktadır. Sadece meyvesi değil, yaprakları, sürgün dalları kök kabukları da aynı amaç için kullanılmaktadır. Karabaş otunun çeşitli yararları yanında idrar söktürücü özelliği vardır. Keza hibuskus, dut yaprağı ilk aklımıza gelenlerdir. Çay içerken neden bir seferde maydanoz çayı içilmesin. Ayrık otu, tere otu, tarçın çayı, Nohut suyu, nohut suyu ile mısır püskülü ile demlenmesi (İdrar yollarının rahatlatılması için) marul, biberiye gibi bitkilerdir. Hani bitkileri kullansak ta, hayatın esas yakıtı olan suyu hiçbir zaman ihmal etmemek gerektiğini bilmemizde yarar vardır.

Hepinize hastalıksız ve mutlu günler dilerim. Saygılarımla…