HACI SALİH ÇAVUŞOĞLU

1 Ekim 1958.

Nedir o günü önemli yapan ?

İlkokuldan sora okuma şansı elde etmişiz. Nevşehir MGO öğrencisiyiz.

İlk gün. İlkokulda her sınıfta tek bir öğretmenimiz olurdu. Burada her dersin ayrı öğretmenleri var. Daha önce onlara seslenirken, sorulara yanıt verirken ‘’öğretmenim’’ diyorduk. MGO öğrencisi artık ‘’hocam’’ diyecek.

İl merkezi oluşunun 4. Yılında Nevşehir gerçek anlamda bir kent değil Kasaba irisi bir yerleşim yeri. Nüfusu da 16-17 bin kadar. Fakat biz Göre’den gelen çocuklar için büyük sayılır.

İlk gün okulun önünde sıralanmışız. Heyecandan titriyoruz soğuktan değil. Güz mevsiminin ılık, güzel günleri…Baktım, boyu bana göre uzun ( ben kavruk kalmışım ) bir Nevşehirli öğrenci beni dikkatle izliyor.

‘’ Sen Göreli misin ? ‘’

‘’Hee, Goreliyim. ‘’

‘’ İyi. 1 A sınıfında birlikte oturalım.’’

‘’Oluur ! ‘’

İlk konuşmalarımız böyle başladı. Daha ikimiz de 12 yaşındayız. O yıllarda, 2025 yılında da süren,

67 yıllık bir güzel arkadaşlığın başlayacağını nerden bilebilirdik ki.

Adı Salih olsa da, ilkokuldan arkadaşları ona hep ‘’Hacı’’ diyor.

Ben ‘’Salih’’ demeyi yeğliyorum.

Daha ilk derste, ilk sıra arkadaşlığında ısınıyorum, kanım kaynıyor ona.

Başka kimler var çevremizde ? Aydın Askeroğlu ( Vali Bey’in makam otosu sürücüsü ), Nami Aras

( Bazı günler öğlen arası bir saat içinde dükkanından ekmek, peynir aldığımız bakkal Hasan Ağa’nın oğlu ), Ağabeyi Karayolları Nevşehir Şube Müdürlüğünde teknisyen olan Yozgatlı Mustafa Korkut ), Vali Yardımcısı Kayserili , kızı güzeller güzeli Emel ). Babası yargıç iki kardeş Mustafa Tüzün, Ayşe Tüzün, Nar kasabasından gelen Mustafa Yavuz, Şerife Gül, Uçhisarlı Mehmet Atılgan, Kzılcin köyünden Alaattin Sırakaya, Nafia Müdürünün oğlu Haluk, Yüzbaşının oğlu Tahir, Tekel Müdürünün oğulları Yavuz ve Sefa, …Acıgöl’den, Çat’tan, Derinkuyu’dan, Irmak Boyu köylerinden gelen arkadaşlar…

Salih ile arkadaşlığımız giderek ilerliyor.

Birlikte evlerine gidip ödev yapıyoruz, harita çiziyoruz.

Taş avlulu güzel bir ev. Güz, bahar aylarında dışarda fransızca çalışırken, ikram edilen şerbeti içiyoruz. Evde büyük bir radyonun altındaki dolapta cilt cilt Hayat dergilerine hayran kalıyorum. İlk çıktığından beri tüm ayılar mevcutmuş; özenle saklanıp korunmuşlar. Fakat bizde olayan bir üstünlüğü var evin: Elektrik…Göre’de elektriği biz ancak, lise bittikten sonra 1965’de kullanmağa başladık. İlk,orta,lise yılları tümüyle gaz lambası ışığında ders çalıştık. Salih tüm bu dönemleri elektrikle aydınlatılan bir evde geçirdi. Ona imreniyordum bu avantaj nedeniyle de.

Havanın güzel olduğu günlerde . Cumartesi saat 13’ten sonra Göre’ye gidiyoruz yayan yapıldak, az sayıda da olsa geçen kaptıkaçtıların, kamyonların pavkırttığı toz bulutunun içinde kalarak.. Kurt gibi acıkmışız.Anacığım çömlek fasulyesi pişirmiş. Yanında domates, salatalık turşusu…Tadına vararak yiyoruz. Göre çöreğini pek beğeniyor arkadaşım. Üstüne yoğurt geliyor.

Sora, ortalık alacakaranlık, hava iyice kararmadan uğurluyorum. Hömerti Bağlarının altına değin yanında yürüyorum. O, Nevşehir’deki evine doğru giderken el sallıyor. Daha yok düzenli otobüs seferleri, yaya yürümek gerekiyor.

Ertesi hafta başında, pazartesi günü tüm sınıf biliyor Salih’in bizim eve geldiğini. Demek, anlatmış. Kulaktan kulağa yayılmış.

‘’ Emrullaah, biz de senin arkadaşın değil miyiz ? Bir cumartesi, Pazar günü de bizi davet et ! ‘’

‘’Oluur ! ‘’

İkinci sınıfta da yine birlikteyiz.

Üçüncü sınıfta ben C şubesine geçiyorum.

Derslerimize değişik öğretmenler giriyor. Teneffüs dediğimiz ders aralarında konuşup görüşüyoruz. Bilgi alış verişi.

Sonra Lise…Aynı sevgiyle sürüyor arkadaşlığımız. O, benim en güvendiğim Nevşehirli…

1964’te Liseyi bitiriyoruz.

Salih, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’ne kaydını yaptırıyor . Ben de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencisi oluyorum.

Yaz dinlencesinde yine buluşuyoruz Nevşehir’de. Anlattığı öğretim elemanlarının tamamını ad olarak, kitaplarından , makalelerinden biliyorum. Ord Prof Dr Besim Darkot, Ahmet Ardel, Sırrı Erinç, Ali Tanoğlu, İsmail Yalçınlar, Hamid İnandık…Ders işleme yöntemlerini anlatıyor Salih. Notlar alıyorum. Ben de ona bizim öğretim elemanlarımızı anlatıyorum. Prof Dr Reşat İzbırak, Cemal Arif Alagöz, Cevat Rüştü Gürsoy, Oğuz Erol, Talip Yücel, Danyal Bediz.

Kitap adları veriyor Salih. İstanbul Üniversitesi’nin yayını çok. Bizde o denli değil.

Fakülteler bitiyor. Artık kendi ekmeğimizi kazanma dönemi başlıyor. İlginç rastlantılar da oluyor görev yerlerinde. Örneğin ikimiz de Zara Lisesi’nde coğrafya dersi veriyoruz 1976,77’de.

Yaz tatillerinde yine görüşüyoruz.

İlerleyen yıllarda Salih yalnız bir öğretmen değil, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’de yöneticidir. Nevşehir Lisesi Müdürlüğü gibi zor bir görevi ve alnın akıyla, başarıyla gerçekleştirmiştir.

O, eğitimde, Nevşehir maarif aleminde iz bırakan bir eğitmen olarak daima anılacaktır.

2014’te ben emekli olunca Salih ile daha sık görüşme olanakları doğdu. Kent içindeki Öğretmen Evi’nde buluşup yarenlik ettik. Anlar dile geldi. Geçmiş hüzünlü, sevinçli olaylar anlatıldı karşılıklı. Bizim kuşak Taylan Dörtkol gibi yiğit bir arkadaşımızın bir motosiklet kazasında öldüğünü gördü.

Cenap’ı Kızılırmak’ın cumbak denilen girdaplarında boğulduğunu gördü. Sevgili dostumuz Yamangil Burhan’ın giderek ilerleyen hastalıktan sonra sonsuzluk alemine göçtüğünü gördü. Son olarak da İnşaat Mühendisi Turgut Çelebi…

Düşünüyorum da, birkaç kez , Turgut ile birlikte Ürgüp’e geldiler, konuğumuz oldular. Ulaşlı yolundaki bir kır kahvesinde Turgut’u ve eşini ağırladık; eski günleri andık. Uzun yıllar yaşadığı ABD günlerini hüzünle, derin bir acıyla anlattı bize.

Bugün Turgut da yok aramızda…

…………………………………………………….

Eğitimci Salih Çavuşoğlu, onunla arkadaş olmak yaşamımda az sayıdaki talihlerden birisidir. Zaman zaman düşünürüm. Ben ondan hiç zarar görmedim. Hep sevgi, saygı gördüm. Peki, acaba hiç bana onun darıldığı, küstüğü, gücendiği olmuş mudur ? Merak etmişimdir arada bir bunu.

Emekli olduktan sonra Mekke’yi de ziyaret edip Hacı oldu Salih. O günden beri ismiyle müsemmadır artık.

Sevgili can dostuma, iyilerin iyisi arkadaşıma sağlıklı bir ömür, mutlu, sevinçli, kederden uzak bir yaşam diliyorum. Son olarak diyorum ki, şu fani dünyada O, eşi bulunmaz bir can dosttur, bir sevgili yoldaştır.

Nevsehir 1900 Lu Yillar 7De4C

…………………………………….

6 Haziran 2025. Ürgüp