KAPADOKYA'DA BİR KUŞ YUVASI

Bu sabah bir yakınımın Uçhisar yakınlarındaki bağından çekip gönderdiği bir kuş yuvası fotoğrafı, bende farklı duygu ve düşünceler uyandırdı. Üzüm çubuğunun arasına, bağ yapraklarının kuytusuna o yuvayı yapan kuş, aslında Kapadokya bölgesinin binlerce yıldır yerleşik bir türünün son temsilcisidir. Tek amacı sağ salim kuluçkadaki yumurtalarından yavrularını çıkararak Kapadokya bölgesinde türünü devam ettirmektir.

O yuvayı yapan kuş kendi lisan-ı hali ile insanlığa şöyle sesleniyor: _ Ben de atalarım gibi binlerce yıldır buradayım ve burası benim güvenli yuvamdır. Yavrularımın da benim gibi burada doğup yaşamasını istiyorum. Bizim yuvalanma, beslenme, üreme ve yaşama hakkımıza dokunmayın. Burası sadece bağ sahibinin, turistlerin ve turizmcilerin alanı değildir. Burada en az sizin kadar bizler de yaşama hakkına sahibiz. Ey insanlar, sadece kendi çıkarlarınızı, zevkinizi düşünerek bizim yaşam hakkımıza ve yaşam alanlarımıza hoyratça saldırmayın. Her eyleminizde bizim varlığımızı da görün, gözetin ve bize saygı duyun!..

Maalesef sadece kâr amacı güden, ranta dayalı popüler turizm, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Kapadokya bölgesinde de yaban hayatı tehdit ediyor. Kapadokya bölgesi sadece peri bacaları, kiliseler, sıcak balon, Off-road ve atv aktivitelerinden ibaret değildir. Ve en önemlisi de Kapadokya sadece insanlara ait değildir. Bu bölgede insanlardan da önce var olan doğal bitki örtüsü, hayvan popülasyonu maalesef insanın para hırsına kurban ediliyor. Kapadokya, kendine has jeolojik oluşumları, bitki örtüsü, hayvan popülasyonu, iklimi, tarihi ve kültürel mimarisi ile birlikte her şeyden önce bir eko sistemdir. Bu eko sistemi bir bütün halinde gözümüz gibi korumak, yaşatmak ve geleceğe taşımak bir insanlık görevidir.

Bölgede her geçen yıl artan sıcak balon, atv, Off-road aktivitelerinin yaban hayatı üzerindeki baskısı artık dayanılmaz bir boyuta ulaşmıştır. Son zamanlarda bu aktivitelere bir de Güvercinlik Vadisi'nin gece aydınlatılması, bölgedeki bazı yerlere seyir terasları kurulması eklenmiştir. Hiç kimse "turizm" uğruna yapılan bu etkinliklerin ve müdahalelerin, bölgenin yaban hayatında yer alan çeşit çeşit hayvanlar, kuşlar, böcekler üzerindeki olumsuz etkilerini ne merak ediyor ne de araştırıyor.

Örneğin günün her saatinde motor gürültülerinin kesilmediği, turistik aktivitelerin devam ettiği bir alanda güvercin, keklik, saka kuşu, tavşan, tilki, kertenkele, yılan yaşayabilir mi? Geceleri bile aydınlatılan bir vadide hangi hayvan yuva yapar, kuluçkaya yatar? Sürekli yoğun toza maruz kalan bir alanda tozdan yaprakları ve çiçekleri gözükmez hale gelen hangi sebze fidesi ya da meyve ağacı gelişebilir ve ürün verir?

Sözün özü Kapadokya eko sisteminin olmazsa olmaz unsuru olan yaban hayatı "turizm" kaynaklı aşırı bir baskı sonucu adeta can çekişiyor. Bölgedeki bitki örtüsü, hayvan popülasyonu ve çeşitliliği hızla azalıyor. Meşhur bir Kızılderili atasözünde çarpıcı biçimde belirtildiği gibi "Son Irmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, insanoğlu paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!" Unutmayalım; Başka Kapadokya yok!..

Mehmet BİÇER
19.08.2025