KUTSAL BİR DAĞ ; HIRKA DAĞI

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Hırka Dağı, Hacıbektaş’ın güney-doğu tarafında, Hacıbektaş ilçe merkezine yaklaşık 25 km uzaklıktadır.Dağın yüksekliği 1680 m dir. Hırka Dağı’na Hacıbektaş’ın Hırka Tepesidelik
köyünden gelindiği gibi Gülşehir İlçesi’nin Eski Yaylacık köyünden de gelinmektedir. Hırka
Dağının etrafında yoğun olarak meşe ağaçları çam ve badem gibi farklı türde ağaçlar da yetişmektedir. Yeterli bakım ve ağaç dikimi yapılmadığı içinde çoğunluğu bakir alan konumundadır.

Hırka dağının önemi ve kutsallığı ise Hacı Bektaş Veli Hazretlerine dayanmaktadır. Hacı
Bektaş Veli Velayetnamesi’nde Hacı Bektaş Veli’nin Hırka Dağı’nda geçen iki rivayeti
bulunmaktadır. Bunlardan biri Hacı Bektaş Veli’nin semah dönerken hırkasını ateşe attığı ve
yanan hırkasının küllerini savurduğu rivayettir. Bu rivayetten hareketle de dağ adını Hacı
Bektaş Veli’nin hırkasından almıştır. Hırka Dağı ve dağın eteğinde yer alan Ardıç ağacı, Aleviler-Bektaşi inancında kutsal kabul edilmektedir.

Hacıbektaş Belediye Başkanlığı’nca her yıl düzenlenen “16 Ağustos Hacı Bektaş Veli’yi Anma, Kültür ve Sanat Etkinlikleri” programında Hırka Dağı’da program içerisinde yer almaktadır.

Hırka dağında geçen bir diğer rivayette ise, Hacı Bektaş Veli’nin Gayb Erenleriyle buluşması anlatılmaktadır. Hırka Dağı, Hacı Bektaş Veli adıyla birlikte anılan kutsal bir dağ olmaya devam edegelmiştir.

Hacı Bektaş Veli’nin ağaçla ilgili rivayetlerinde, birisinin “Karadut ağacı” diğerinin de “Devecik Ardıcı” ile ilgili olması Orta Asya Şaman inancının izlerinin Anadolu’da da süregeldiğini göstermektedir.

Nevşehir il sınırları içinde bulunan bu kutsal dağın var olan ağaçlarının korunması, Hatta az sayıda kalan ardıç ağaçlarının korunması için özel önlem alınması, bozkır konumunda olan diğer alanlara da ağaç dikilerek dağın turizme kazandırılması gereklidir. Hırka Dağı’na bir Hacıbektaş Anıtı ve Hacıbektaş Veli Evi yapılsa daha güzel olmaz mı?

Bir süre Hacıbektaş’ta kaldığı anlaşılan Aşık Veli’ye ait Hırka Dağı’nı anlatan bir şiir.

“Yine çıktım Kurşunlu'nun başına
Gözüme Malya'nın çölü görünür
Hırka Dağı geldi a'nam döşüne
Çilehane Seyfe gölü görünür

Yanar Kırkbudak'ta şem'alar yanar
Ab-ı zemzeminden içenler kanar
Balım Sultan Abdalların çerh döner
Hünkar Hacı Bektaş Veli görünür

Nere gitsem gönül geçmez güzelden
ikrarım kadimdir ezel ezelden
Yine gönül dostu buldu tez elden
Irganır zülfünün teli görünür

Muhammet Mustafa yazılı arşta
Yılanı alt etmiş eti var deştte
Yazda güzde on'ki ayda hem kışta
Gitmez Hasbahçe'nin gülü görünür

Veli'm eyder budur Allah'ım dostun
Yanıyor çerağlar serili postun
Yüz yiğirmi dört bin nebiden üstün
Cümle velilerden ulu görünür”

Aşık Veli