Ö Z E L K A L E M M Ü D Ü R Ü

MERVAN B. HAKEM Hz. Osman’ın Özel Kalem Md. Bu kişi peygamberimiz zamanın da söylemleriyle Allah Resulünü rahatsız ettiğindenTaif’e sürgüne gönderilen Hakem’ in oğludur.

Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ebubekir’e ricada bulunmasına rağmen gelmesine müsaade etmedi. Ha keza Hz. Ömer’de halifeliği döneminde gelmesine müsaade etmedi. Fakat aynı tavrı Hz. Osman maalesef gösteremedi. Sürgünden dönmesine müsaade etmekle kalmayıp, bir de oğlu Mervan’ı Özel kalem Md. Yaptı.

Birbirinden değerli insanların bulunduğu bir dönemde, kişiliği ortada olan birinin böyle bir göreve getirilmesinin bir tek sebebi olabilir. Akrabalık

Halifenin sır kâtibi özelliğindeki bu görev, o kadar hassas ki, yerine göre halife adına dahi çok rahat iş yapmayı gerektirmektedir.

Çok fazla detaya girmeden İslam dünyasının en dramatik olaylarındanüçüncü halife, Mervan’ın Hz. Osman’ın –zinnûreyn-şehadetinde oynadığı role dikkat çekmek istiyorum.

İslam dünyasında güya Hz. Osman’ın valilerinin gösterdikleri kötü uygulamalardan dolayı dedikodu almış başını gidiyor. Bundan rahatsız bir grup insan, normal zamanda gelemedikleri için Hac mevsiminde Mısır, Basra ve Kufe’den Medine’ye gelerek bu konuları halifeyle görüşmek isterler. Bu üç grupla halifenin talimatı gereği Hz. Ali, Zübeyir B. Avvam, Sa’d B. EbîVakkas görüşerek ikna ederler.

Hz. Osman’da etkili bir hutbe okur, olaylar yatıştır. Gruplar yapılan açıklamalardan, verilen vaatlerden ikna olarak, memleketlerine giderken meçhul bir yolcunun gidişi dikkatlerini çeker. Yakalayıp üzerini aradıklarında bir mektup bulurlar. Üç valiye hitaben yazılmış mektupta; “…bu bağyiler memlekete geldiklerine yakalayıp öldürünüz…” yazıyor. Mektubu alıp tekrar Medine’ye dönerler.Durumu Hz. Osman’a izah ederler. O ‘ben böyle bir mektup yazmadım.’ O halde özel kalem müdürünüz Mervan yazmıştır. Onu bize verin. ‘Onu da vermem…’

Bu diyalogun ardından ağyiler tam kırk beş gün halifenin evini muhasara ederler. Bu zaman zarfı içerisinde çok istisnalar hariç hiç kimsenin içeri girip çıkmasına müsaade etmezler. Hatta yardımda bulunmak için gelmek isteyen peygamberimizin hanımıÜmmü Habibe, sahabenin önde gelenlerinden Abdulllah B. Selam, Ebu Hureyre, Sa’d B. EbîVakkas, Zeyd B. Sabit, Übey B. Kaab ve hatta Hz. Ali’yi dahi...

Aç bî ilaç kırk beş gün…

Muğire B. Şûbe’nin bir yolunu bulup yanına vararak şu teklifte bulunur: A) Müsaade edin bağyilerleharp edelim… B) Sizi Mekke’ye götürelim... C) Sizi Şam’a götürelim…

Hz. Osman’ın cevabı; a) Kan döken ilk imam (halife) olmak istemem. b) Mekke’ye kaçarak bunların şerrinden kurtulmak istemem. Hem takip ederek Allah’ın evi Kâbe’ye de zarar verirler. c) Şam’a da gitmek istemem. Benim hicret yurdum burası, peygamberimin yanıdır…

Benzeri teklifi Zeyd B. Sabit ve EbûHüreyre’ de yapmışsa de benzeri gerekçelerle kabul etmedi.

Bağyilerin içeri girmemeleri için Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin başta olmak üzere bir grup genç kapıyı beklemekteydiler. Fakat bir yolunu bulup damdan girdiler. Hz. Osman’ı şehit edip, hanımı Naile’nin parmaklarını kestiler…

Birkaç gün cesedini dahi vermediler. Nihayetin de bir grup cesaret edip içeri girip cenazeyi içerden alarak, namazını kıldılar. Cennetü’l Bâkî mezarlığına defnettiler.(Büyük İslam Tarihi ASR-I SAADET; Ömer Rıza Doğrul; Eser Yay. İst. 1975 C.5)

SIFFÎN SAVAŞI

İyi yönetici, akıllı insanları yanında tutan ve akıllarından yararlanandır.

Meşru yönetime başkaldırıp başarılı olan Muaviye’nin en büyük gücü, dönemin en akıllı kişilerini yanında bulundurması/tutmasıdır. (Amr B. As, Muğire B. Şu’be, Ziyad B. Ebihî ve Muaviye B. Ebu Sufyan)

Hz. Ali gibi deha birini savaş sahnesinde yenemeyeceğini anlayan Muaviye, önce hileyle savaşı durdurdu, ardından onu masaya oturmaya ikna etti. Masada daAmr B. As sayesinde gereğini yaptı…“Tahkim Olayı”-HAKEM-

Endülüs’ün fethini gerçekleştiren Musa B. Nasr ve onun azatlı kölesi Tarık B. Ziyad, Moğollara ilk yenilgiyi tattıran Seyfullah Muzaffer Kutuz ve Baybars, Çaldıran Savaşının büyük dehası Yavuz Sultan Selim ve Pirî Mehmet Paşa gibi insanlar iyi incelenmeli, iyi anlaşılmalıdır.

Kime ne kadar güvenmek gerekir?

Güvensen bile ne kadar yetki vermen gerekir?

PATRONA HALİL İSYANI

Bir insanı geniş yetkilerle asla uzun soluklu bir makamda tutmayın.

Onun en tipik örnekleminden biri de Damat İbrahim Paşa ve “Patrona Halil İsyanı”

… “Patrona Halil İsyanı” gerçekleşti. İsyancılar ne istemişlerse Padişah verdi. İsteyenin tatmin olması mümkün değil. Onlar biliyor ki, III. Ahmet koltukta olduğu müddetçe onlara rahat yüzü yoktur. Darbecilerin yanında yer alan Ayasofya eski vaizi İspirizâde Ahmet Efendi padişaha giderek, kendinin de tahttan inmesi gerektiğini söyler…

Sonunun geldiğini anlayan padişah,daha fazla işi yokuşa sürmeden hemen oracıkta, yeğeni Şehzade Mahmut’u çağırarak alnından öperek şu nasihati yapar:

“ …Vezirine (özel kalem müdürüne) teslim olma.

Daima ahvalini gözden geçir.

Beş on sene birini vezarette tutma.

Merhamet sahibi ol.

Sehaveti (Cömertliği) elden bırakma.

Tasarrufa dikkat et.

Ele itimat etme! Kendin gör… İşte babanın ve benim ahvalim sana nasihat için kâfidir… İşlerini ihtiyar, umur görmüş, dindar insanlara tevdi eyle.

Sırrını asla her adama ve hatta evladına dahi ifşa etme…”

Tarihte bunlar da oldu…

Ahmet BELADA