AKIL TUTULMASI/KİRALANMASI
Ahmet BELADA
İnsan özgür olarak yaratılmıştır. İnsan, sadece bir olan Allah’a kulluk yapmakla mükelleftir. O’nun ve Nebisinin dışında hemen herkese karşı yapılacak itaat mukayyettir.
Bilindiği üzere hiç kimse kimsenin günahını da sevabını da alamaz/veremez. Günah ve sevapta şahsilik söz konusudur. Kulluk kitabımızın yüce öğretileri ve şanı yüce Peygamberimizin üstün öğütleri böyledir.

Dünyada kendisine en çok bağlılık gösterip itaat edeceğimiz kişi insanın babasıdır. Tam da bu noktada Allah, itaat konusunda insanın dünyadaki varlık sebebi olan babası üzerinden örnek vermektedir: “Onlara Allah’ın indirdiği hükümlere uyun dendiğinde onlar ‘biz babamızı neyin üzerinde bulmuşsak ona uyarız’ derler. Şayet onlar yanlış üstündeyse gene mi?” (31/21)

Ayetten anlaşılacağı gibi, sorgulamaksızın birine körü körüne bağlılık yanlıştır. Bu durumu Allah men ederken de baba üzerinden örnek vermektedir.
Hal böyle iken karşılığını kendimizin göreceği bir akıbet için aklımızı neden başkasına kiralayayım ki!

Diğer taraftan her çağrıya körü körüne (Dinen, itikat’ en, araştırmadan) uyan insanların akıbetini belirtmesi açısından şeytanın ve liderlerin tavrı da oldukça önemlidir. Bizi hakikatten uzaklaştırıp sapıklığa sevk ettikten sonra adeta insanla dalga geçerler. Öbür dünyada Allah’ın karşısında azıttığı kişileri yalnız bırakmaktadır. (İbrahim: 21.22/Sebe:31-32)  

Günümüzde sapla samanın karıştırıldığı, gri tonun hakim olduğu düşünülecek olursa, bu hatırlatmalar ne kadar dikkate alınır bilemem. Ama birileri bunu hatırlatmalıdır diye düşünüyorum.

Böylesi durumlarda ısrarla kendine müracaat edeceğimiz yegâne kaynak ve değişmez rehber Kuran ve Sünnettir. İnsan inanç noktasında sağlam bilgiye sahip değilse yanlış yapması mümkündür. Hem de çok.

Yanlış, bugün çokça yapılır oldu/oluyor.

Geçenlerde çok değer verdiğim bir büyüğümle muhabbet ederken yazılarını takip eden bir okuyucusunun; “Hocam; beraber olduğum arkadaşlarla yaşanmakta olan olaylar hakkında konuşurken arkadaşlarımın biri bana, ‘bizim hocamızın söylediği ve yaptığı her işte büyük bir hikmet vardır. Çünkü o Peygamberimiz, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali efendilerimizle rüyasında istişare etmektedir’ dediler. İtiraz ettim ama o kadar inanmışlar ki biraz daha konuşsak birbirimizi kıracaktık. Çünkü aynı evde kalıyoruz...” dediğini söyledi.  Bizzat o talebenin yazısını bize okudu. (Elektronik olarak ta gönderdi.)

İtikadımızda rüya ile amel yoktur. Bu işi bilenler hatırlayacaktır, bir konuda istihare ile istişare çakışsa, istişare tercih edilir. Sebebi ise, birinin rüya diğerinin ise işin ehli insanla görüşülmesidir.

Rabbimiz, gerçeği görmemizi nasip etsin.
Allah hiçbirimize akıl tutulması yaşatmasın.

NOT: (01.09.2012 tarihinde www.fibhaber.comda ‘MANKURTLAR VE NAYMAN ANA’ diye bir yazı kaleme almıştım. Orada bir insan mankurtlaşırsa neleri yapacağını görmek mümkün.)