Arakan, Kanayan Yaramız

Hanelerimizde, ilçelerimizde, şehirlerimizde huzur, güven, afiyet içerisinde yaşarken dünyada zulüm altında yaşamak (!) zorunda kalanları da bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız. 725 bin Arakanlı Müslüman, son bir yılda yerlerinden-yurtlarından edildiler. Kan, gözyaşı, katliam ve ne yazık ki etnik soykırım bizlerin durmak bilmeden kanayan yarası oldu.

Arakan’da, Kudüs’te, Yemen’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm devam ettikçe bizlerin iç huzurla yaşamaya çalışmamız beklenemez bu hem inancımıza hem de insanlığımıza ters bir durumdur. Emperyalist güçlerin doymak bilmeyen aç gözleri, ihtirasları bu zulümlerin artarak devam etmesine sebebiyet veriyor. Bir buçuk milyon Müslüman –Türkiye hariç- sesini çıkaramıyor, zulme karşı yekvücut olamıyor. Bizleri daha da derinden yaralayan ise Müslüman’ın Müslüman’a zulmetmesidir. Myanmar’da bir milyondan fazla Müslüman yaşıyor, yüz yıllardır bu toprakları yurt edinmiş Müslümanlar, kendi öz vatanlarında yasadışı göçmen olarak kabul ediliyor. Dünya mazlumlarının gür sesi Cumhurbaşkanımız Sayın recep Tayyip Erdoğan’ın bir yıl önce BM Genel Kurulunda “Dünya sussa, biz susmayız.” Diyerek başlattığı Arakan’a insani yardım seferberliği mazlumların umudu oldu. Açılan su kuyuları, kurulan hastane ve kamplarla yedi yüz binden fazla Müslüman, Türkiye’nin insanlık tarihine geçecek yardım seferberliği ile hayata tutundu. Bizlerin vefa borcu olan Arakanlı kardeşlerimize ve dünyada ‘Nizam-ı Alem’ düsturuyla tüm insanlığa huzur, barış, hoşgörü getirme gayretimiz artarak devam edecektir.

Amerika’nın, İsrail’in uşaklığını yapanlar zamanı gelince esaret altında yaşamaya da mahkûmdurlar. Yılanla aynı çuvala girenler, yılana sarılanlar meşrebi gereği yılanın zehrini tadarlar. Biz ne zulmeden ne de zulme uğrayan olamayız. Sadece söz ile de kendimizi avutamayız. Güçlü olacağız, üreteceğiz, yerli ve milli değerlerimize sahip çıkacağız, bir ve beraber olarak güçlü Türkiye olacağız. Kendi ayakları üzerinde duramayanlar, başkalarının gücüne mecburdurlar.

Yaklaşan yerel seçimler cumhurun beka seçimidir. Demokraside ve ekonomide Türkiye’yi en ileriye taşıyacak reformların yapılabilmesi için yerel seçimlerde de ‘Cumhur İttifakı’ zafer elde etmeli ki büyüme ivmesi düşmeden devam etmelidir. Milletimizin geleceğe güvenle bakabilmesi, istikrarın devamı, sanayi üretimimizin gelişmesi buna doğru orantılı olarak da ihracatımızın artması 2023, 2053, 2071 milli ve yerli hedeflerimize ulaşmak için de önemlidir. Kimlerin kimlerle kol kola olduğuna iyi bakmak gerekir. Kimler gerçek vatansever, bayrak aşığı, devlet taraftarı, millet yandaşı bunu iyi anlamalıyız. Türkiye siyasi tarihine AK Belediyecilik diye bir kavram kazandıran millet iradesi mi yoksa; çukurdan, çöpten, çamurdan nemalanmaya çalışan illet taraftarları mı bu ülkeye değer kazandıracak onu gayet iyi analiz etmeliyiz. 31 Mart, güçlü Türkiye’nin seçimidir. Dünyada insan hayatının hiçe sayıldığı zulümler devam ederken, ülkemizde tüm canlıların gözetildiği çevre ve insan belediyeciliği projeleri iyi anlaşılmalıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar, göklerden gelen bir kararın olduğuna inancımız tamdır. Her ne olursa olsun aziz milletimiz kazanacaktır çünkü millet iradesinden başka bir fani güç tanımadık. Memleket işi, gönül işidir. Gönüllerde baki yer edinebilmek ümidiyle…

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar