Bin Yıl Önce Bugünü Sorgulayan Adam: Ömer Hayyam
Düşüncelerimi en çok etkileyen filozoflardan birisidir Ömer Hayyam. Ezberletilen şeylere başkaldırmayı, ya öyle değilse diye sormayı, merak etmeyi bir ölçüde insanları etkilemeyi başarmıştır.
İbn Sînâ ekolüne mensup bir âlim-filozof olduğu kabul edilen Ömer Hayyam cebir, geometri, astronomi, fizik ve tıpla ilgilenmiş, müzikle uğraşmış, ayrıca adını ölümsüzleştiren rubailerini kaleme almıştır.
Ömer Hayyam 1048’de İran’ın Nişabur kentinde doğmuş, 1131’de ölmüş. Selçuklu sultanları Alparslan ve Melikşah’ın vezirliğini yapmış olan Nizamül Mülk ve Haşhaşiler’in lideri olan Hasan Sabbah ile aynı medresede eğitim gördüğü sanılıyor. Çadırcı anlamına gelen "Hayyam" takma adını babasının çadırcılık yapmış olmasından dolayı almış. Matematik ve astronomi konusunda dünyanın önde gelen bilim adamları arasında yer almış, dünyanın ilk rasathanesini kurmuş.
Günümüzde kullanılan takvimlerden olan miladi ve hicri takvimin yanı sıra Celali takvimi bulan kişi Ömer Hayyam'dır. Dünya bilimine olumlu katkıları olmuş olan Ömer Hayyam oldukça ünlü bir şairdir. Tarihteki ilk savaş karşıtı açıklamayı yapan kişi de Ömer Hayyam'dır.
Evreni ve yaratılışı yorumlamak konusunda içinde yetiştiği kültürün egemen anlayışına karşı çıkmış, akıl yürütmelerini son derecede çarpıcı rubailerle aktarmış.
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı gözyaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.
Bugün bile kendisine ezberletilenlere karşı çıkamayan milyonlarca insanın var olduğu bir dünyada bundan neredeyse bin yıl önce “Ben düşündükçe var dünya ben yok o da yok” diyebilmek ya da cennetin de cehennemin bu dünyada olduğunu söyleyebilmek bana hep çok önemli göründü. Bugün belki daha da önemli görünüyor.
İnanç kabulle, bilim merakla başlar. Ömer Hayyam merak ediyor, soru soruyor ve o soruların yanıtlarını arıyordu. Onun için de en büyük şairler arasında olduğu kadar en büyük bilim adamları arasında yer alıyor.
Ömer HAYYAM'ın en büyük özelliklerinden biri kaderciliğe karşı çıkmasıdır... Aslında isyanı Tanrı'ya değil dini kader, ödül ve ceza üçgenine sokanlaradır... Rubailerinde kaderciliğe ince göndermeler yapar... Ömer Hayyam bana göre İslam'da akıl ve bilimin öncülüğüne önem veren, her şeyin sorgulanabileceğini düşünen bu sebeplerde dogma ve taassubun esiri olmuş insanlar tarafından kafir olarak nitelenen "mutezile" tarafındandır...
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem...
Günümüzde ahiret için çalıştığını iddia ederek insanları hassas noktalarından yakalayan ancak kendine her türlü maddi çıkarı sağlamaya çalışanlar demek ki onun zamanında da varmış ki şu rubaiyi yazmış...
Niceleri geldi neler istediler.
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenlerde hep senin gibiydiler...
Ömer HAYYAM bana göre aklın ve cesaretin sembolüdür... O dönemde yazabildiği Rubaileri bizler ne yazık ki bu dönemde okurken bile tedirgin oluyoruz..
Tuncay Dalcı