Evinin önünde yeni olgunlaşmaya başlayan incirlere baktı

Güzel görünüyorlardı

‘Tadı da güzel olmalı’ diye düşündü

‘Biraz daha beklemeliyim, haftaya inşallah’ dedi, kıvançla içeri girdi.

Eşi öleli çok olmuş, çocuklar yuvadan birer birer uçmuş, kasabada bir başına kalmıştı.

Bir ev, bir incir ağacı, bir de kendisi

Her gün çıkıyor, incir ağacına uzun uzun bakıyor, incirlerin bir an önce olgunlaşmasını bekliyordu.

Yemek için mi?

Hayır!

O incirleri yemek için değil, hep düşündüğü hayalini gerçekleştirmek için bekliyordu, sabırsızca…

Gene bir cumartesi erkenden kalktı, bahçeye çıktı, incirleri seyretmeye başladı, gözüne daha da büyümüş, renkleri daha belirgin hale gelmiş gibi gözüktü.

‘Tamam’ dedi

İçeriden getirdiği merdiveni incir ağacına dayadı, zayıf ve titrek elleri ile incirleri toplamaya başladı, bir taraftan topluyor, bir taraftan da hayalini kurduğu o işi düşünüyor, içi kıvançla doluyor, o kıvançla zayıf ve çelimsiz vücuduna bakmadan incirleri birer birer koparıyordu.

Nihayet toplama işi bitti

Merdivenden indi

Topladığı incirleri bir sepete koydu, sepet ancak dolmuştu, ağaç yaşlı olduğu için fazla incir vermiyordu…

Elbiselerine çeki düzen verdi

Çarşının yolunu tuttu

Müftülüğe gidiyordu

Müftü ile görüşecek, ona hayalini anlatacaktı

Yolun yarısında ‘Eyvah, bugün cumartesi, müftülük açık olur mu acaba?’ diye düşündü…

Buna rağmen yolundan dönmedi, devam etti, pazar yerinin tam karşısında olan müftülüğe vardı, hayret kapı açıktı, müftü beyin odasını biliyordu, oraya doğru yürüdü…

Kapıyı çaldı

İçeriden ‘gel’ diyen sesi duyunca kapıyı açtı, içeri çekinerek girdi.

Müftü; ‘Buyurun anneciğim’ diyerek ayağa kalktı, yanında ise iri yarı, iyi giyimli güleç yüzlü biri oturuyordu…

Buyurun anneciğim, ne istiyorsun?

Kadın tane tane konuştu;

‘Müftü bey oğlum bu incirleri kendi bahçemden topladım, bir yıldır bunların büyümesini bekliyordum, nihayet olgunlaştılar, topladım size getirdim. Kur’an Kursu yapılmasını istiyorum, bu incirleri de onun için getirdim, satarsınız artık…’

Müftü de, yanındaki beyefendi de şaşırmışlar, bir taraftan da etkilenmişlerdi…

Müftü ‘Tamam anneciğim baş üstüne’ diyerek incirleri aldı

Kadıncağız çok sevinmiş, ne diyeceğini bilememişti, zar zor teşekkür edebildi, geldiği gibi sessizce çıktı gitti.

Müftünün misafiri olaydan çok etkilenmişti, bir taraftan gözyaşını siliyor, bir taraftan da ‘Anneciğim söz veriyorum Kur’an kursun açılacak’ diyordu…

Çok geçmemiş, bir yıl sonra kasabada Kur’an kursu açılmıştı…