Asr-ı saâdetten günümüze din hizmetlerinin icra edilegeldiği en önemli mekânlar hiç şüphesiz camilerdir. Camiler dini, ilmi ve sosyal hayatın merkezi olmuş; mukaddes, muazzez ve bereketli mekânlardır. Mescitler ve camiler, tevhit inancının simgesidir. İnsanların hidayete çağrıldığı, hem Allah’a ibadet edilen hem de ilim ve hikmet öğrenilen şerefli mekânlardır. Minareleri tevhidin sembolü, ezanları şehadetin temeli, mihrap, kürsü ve minberleri hak ve hakikatin sesi, safları huzur ve güvenin teminatıdır.

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır. Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki ev (Kâbe)’dir.”(Al-i İmran, 3/96)Ayette zikredilen evden kasıt Kâbe’dir. Kâbe mabet olarak yeryüzünde yapılmış ilk binadır. Beytullah’tır; Rabbimizin evidir. Yeryüzünde inşa edilen her bir mescitte Beytullah’ın yeryüzündeki şubesi, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa’nın kardeşleridir

Camiler inanmış gönüller tarafından inşa edilmişlerdir.

Camiler İslâm’ın sembolüdür. Birlik ve beraberliğimizin göstergesidir. Bu mübarek mekânlar inanmış gönüller tarafından inşa edilmiştir. Yüce Rabbimiz, bu inanmış gönüllerin özelliklerini bir ayette şöyle bildirmektedir.“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”(Tevbe,9/18)

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz(SAV) ise bir hadislerinde camilerin inşasında emek verenlere şöyle müjde vermektedir. “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, Allah ona cennette bu mescidin benzeri (bir köşk) bina eder.(Müslim,Zühd ve rekâik,44)

Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun ki din hizmetleri ve din eğitimi tarihin hiçbir döneminde yeryüzünde desteksiz ve sahipsiz kalmamıştır. Nitekim Dinin sahibi Allah’tır ve Allah dinini asla sahipsiz bırakmayacaktır. Cenab-ı Hak bir ayette bizlere şu müjdeyi bildirmektedir: Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz. O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”(Muhammed,47/7) Camilerimizin hizmetkârları hocalarımıza ecdadımız Hademe-Hayrat demiştir.

Mübarek mekânlar olan camilerin hizmetçilerine ecdadımız şu güzel isim ile hitap etmiştir: “Hâdeme-i hayrat” yani din hizmetçileri. Din hizmetine adanmış ömürler, din görevlileri ve din-i Mübin-i İslam’ın davetçileri.

Hâdeme-i hayrat: Müftü, vaiz, imam-hatip, müezzin, Kuran kursu hocası ve her birisi ebeveynleri tarafından Hz. Hanne’nin duygularıyla din hizmetine adanmış insanlardır.

Din hizmetine adanmış bu insanlar, varlıkta ve darlıkta, sağlıkta ve hastalıkta, genç yaşta ve ihtiyarlıkta, kanunların imkân verdiği veya vermediği günlerde, her daim Allah’ın dininin tebliğ edilmesinde ve kitabının öğretilmesinde hizmet eri olmuşlardır

Hâdeme-i Hayrat/din hizmetkârları: en başta mihrap olmak üzere kürsü, minber, minare, mabedin mütemmim cüzleri… Müezzin, imam-hatip, müftü, vaiz ve Hz. Âdem(AS) ile başlayan İslam davetçileri, Hz. İbrahim’in(AS) kabul olunmuş duaları ve Hz. Muhammed’in(SAV) mirasçıları… Allah(CC) yoluna adanmış, O’nun uğrunda, O’nun rızası için canlarını ve ilimlerini sarf eden vakıf insanlarıdır. Beş vakit kurtuluşa çağıran, mihraba can veren, minberden nur saçan, kürsüden ilim, hikmet ve marifetle müminlere yol gösteren gönül erleridir.

Bu duygu ve düşüncelerle, Camiler ve Din Görevlileri Haftası' münasebetiyle, tüm din gönüllüsü kardeşlerime; camilerimizi tıpkı saadet asrında, Peygamber(AS) Mescidinde olduğu gibi hayatının merkezine taşıyan değerli cemaatimize; kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla tek vücut olup Rabbimizin huzurunda kıyama durmak için yapılan bu mabetlerde emeği geçen gönül zenginliğine ermiş Hak erlerine, minnet ve şükranlarımızı arz eder.Rahmet-i Rahman'a kavuşmuş Hademe-i hayrata daCenab-ı Mevla'dan rahmet ve mağfiret niyaz ederim.

HÜSREV ÖNDEGELEN