Durumdan vazife çıkarmak, olmadık işler yapıp herkesi heyecanlandırmak, aslında sosyalliğin de bir gereğidir. Böyle insanlar, insanlar arasında garip bir şekilde iletişim sağlarlar. Şakalarla ismini duyuran kimse: “Toplumda ben de varım” Deyip mutlu olur. Etraflarına da mutluluklar ve heyecanlar saçarak, herkesi güldürür, eğlendirir. İşin içine bir de iddia girdiği zaman heyecan artar. Şakanın, iddianın dozu arttığı zaman Nevşehir tabiri ile “Tadından yenmez olur.”
Hiç unutamadığım garip bir olay olmuştu. Yetmişli yılların başındayız. Pazaryerine çıkışta
, hafif tatlı bir bayırı; Kitapçı, saatçi, pırtıcı, oyuncakçı gibi dükkânlar süslüyorlardı. Aynı bayırın en üstünde de bir kuru temizleme dükkânı vardı. O zamanın değer ölçülerine göre, bu bayır Nevşehir’in en işlek noktalarından biriydi.
Kuru temizleyici mesleği gereği benzin kullanmak zorundadır. Hâla günümüzde kuru temizlemeciye girdiğimiz de o kesif benzin kokusunu genzimizde hissederiz.
Kuru temizlemeci de küçük boy, kapalı bir varile tepeleme benzin koymuş, dükkânın önünde duruyordu. Henüz gelen varil içeriye alınmamış, aynı varilin başında da birkaç genç sohbet ediyordu. Nasıl oldu anlaşılmaz, gençlerden birisi benzinin içerisinde sigara söndüre bileceğini iddia etmiş. Olurdu-olmazdı, sönerdi-sönmezdi derken, iddiacı genç;
—Sigarayı dik olarak aniden benzinin içine batırırsan, aynı su içinde sönüyormuş gibi söner.
—Hadi canım sende, benzin yanıcıdır.
—İnanmadın değimli?
Derken iddia büyür gider. İddiacı genç, çevik bir hareketle varilin tapa kapağını açıverir. Öteki elinde de sigara tütmektedir.
—Denemesi bedava, hazır benzinde var.
Tam o sırada dükkân sahibi de gençlerin yanına gelir. Konuşulanlardan henüz haberdar olmuştur. Telaşlı bir şekilde;
—Allah’ını seversen yapma ne olur.
Diye yalvarmaya başlamış. İddiacı genç kendinden emin bir tavırla etrafını süzüyordu. Arkadaşları ve oradakiler durumun ciddiyetini kavramışlardı.
—Tamam söndürürsün. Sana inanıyoruz.
İkna olmayan genç, mağrur bir gülümseme ile;
—Siz bana inanmadınız. Korktunuz. Sigaranın nasıl söndürüleceğini size göstereceğim.
Diyerek, pimi çekilmiş bir el bombasıyla, cephanelikte gösteri yapan sirk cambazı gibi aniden sigarayı benzinin üzerine basmasıyla beraber bir alev sütunun un gökyüzüne yükselmesi bir olur. Mağrurluğundan, iddiasından eser kalmayan ve eli yanan genç, çığlık atarak yere yuvarlanır. Ortalık aniden ana-baba gününe dönmüş, çarşıda büyük bir panik başlamıştır. Bağıranlar, yardım isteyenler, kaçışanlar hepsi birbirine karışmıştır.
Varil yanıyor, sadece havaya doğru alev yükseltiyordu. Bazen küçülen alev, bazen de aniden harlanıyordu. Yanan varilin üzerine çul gibi, örtü gibi maddeler örtülse belki de yangın sönecekti. Bağrışanların aklına o panikte buda gelmemişti. Yangın söndürücüleri de yoktu yâda yaygın değildi. Olay henüz başladığı için itfaiyede orada yoktu.
Dükkân sahipleri de umutsuzca bağırıp duruyor yangından öteberi kaçırmaya çalışıyorlardı. Aniden bir genç ortaya çıktı. O kargaşada bilinçsizce varili devirmek için çaba harcıyordu. Etraftan varilin devrilmemesi gerektiğini bağıranlar olduysa da o hengâmede “Durumdan vazife çıkaran” genç oralı bile olmadı. Genç sonunda gerilenip, varile bir uçar tekme vurdu ki, varil devrildi.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Varilden âdeta su akar gibi alev akıyordu. Bu sırada dükkân da ateş almış yanıyordu. İçerideki sıra sıra elbiseler, mefruşatlar ve ahşap olan vitrin alev alev yanıyordu. Varil dik dururken bunların hiç biri olmamıştı. Alevler sadece oradakileri korkutmuş, yangın da bu kadar büyümemişti.
Olayların başından beri bağırıp duran dükkân sahibinin sesi kesilmişti. Elleri başında diz çökmüş, umutsuzca yangına bakıyordu. Hızla yanarak tükenen benzinde tapa seviyesinin altına düşmüştü. Hiç olmasa alevlerin yere akması bitmişti. Şimdi ise alev bazen azalıyor, sonra da büyük bir püskürme yapıyordu. Adeta savaşlardaki alev makinelerini andırıyordu. Bu sırada dükkân ise elden çıkmış, kullanılmayacak duruma gelmişti.
Yine o iyiliksever! Durumdan vazife çıkaran genç, aniden ortaya bir kez daha çıkar. Varili deviren uçar tekmesiyle, yatık ve tehlikeli varile bir kez daha vurur.
Varil, hafif bayırı aheste aheste ilerlemeye başlamıştı. Ateşi içinde yavaş yavaş yanıyordu. Henüz alev püskürtmüyordu. Olay aynı Rus Ruletine dönmüştü. Kötü piyango acaba kime vuracaktı? O gençten başka varilin yanına yaklaşan bir kimseyi de göremedik. Bu arada varil Kuru temizleme dükkânını temize havale etmiş, bir alttaki dükkânın hizasına varmıştı.
Alttaki dükkânın sahibi elleriyle gözlerini kapatıp, garip garip sesler çıkarıyordu. Çünkü yapılacak hiç bir şey yoktu. Yanan varil, âdeta namlunun ucunda kurban seçer gibi dükkânı geçerek, daha da alttaki dükkânın seviyesine gelmişti. Varil durur gibi olmuştu. Aniden büyük bir alev sütunu ile alttaki dükkânı da tutuşturur. Zaten ahşap olan camekân ile beraber, içerideki mallarda yanmaya başlamıştı.
Bağlıklar çığlıklar tekrar ikinci yangınla artmaya başlamıştı. Kalabalığın içinden bir takım insanlar ıslak çuval, çul gibi malzemeleri varilin etrafını izole etmeye başlamışlardı. İlk panikteki varilin içindeki benzinde tükenmişti.
Neticede yangın söndürüldü. İki dükkân ağır hasar almış, o kadar benzin heba olmuş, halkımızda büyük bir korku yaşamıştı. Gereksiz iddia felaketin fitilini tutuşturmuş, durumdan sorumsuzca ve bilgisizce vazife çıkarmak ise yangınlara neden olmuştu.
Televizyonlarda izliyoruz. Trafik kazalarında, yangınlarda, göçük ve çeşitli felaketlerde bu tip bilinçsiz hareket eden insanlarımız, yardım edelim derken daha da beter zarar veriyorlar.
Bu olayın üzerinden yıllar geçti. Acıların unutulduğunu, elbette ki bilinmez. Olaylara sebep kimselerin de dersler çıkardığını umuyorum. Acılar, felaketler uzak dursun. Memleketimizden mutluluk hiç eksik olmasın.