KİTAP SEVGİSİ EVDE BAŞLAR

Kitaplarımdan altı tane ayırdım.

Özenle sunu tümceleri yazıp imzaladım. Tarih yazıp imzaladım.

Sabahın erken saatiydi.

Belde içinde kalmış Sağlık Ocağı'nda hekimin içerde olduğu kapıdaki çizelgede belirtilmişti.

Buldum odasını. Cep telefonuyla ilgileniyor.

Saygıyla selamladım.

'' Günaydın ! ''

Karşılık yok. Dik dik bakıyor. Beni niye rahatsız ediyorsun der gibi.

'' Ne var, ne istiyorsun ! ''

Beklemiyordum bu soruyu. Şaşırdım. Toparlandım birkaç saniye içinde.

'' Size kitap getirdim. Hediyemdir. ''

Sesinin tınısı sert, öfkeli.

'' Alamam, okumak için vaktim yok.''

Sonra yine telefonuna dokunmağa başlıyor. Ben ayaktayım : '' Buyur, otur ! '' yok.

'' Sizin için imzalamıştım. ''

'' Önemli değil, yırtın atın ! ''

İçim cızzz etti. Sabahım güzel duygularla başlamıştı. Evimden buraya 25 dakika yürümüştüm.

Çıktım odadan. Ne bir vedalaşma sözü ne bir güleryüz. Kaskatı...

Herkesi biz kendimiz gibi sanıyoruz. Herkes kitabı sever sanıyoruz.

Sevdiğim bir sözdür :

Hiçbir gemi sizi bir kitap kadar güvenle uzak okyanusların limanlarına ulaştıramaz.''

Okullar veremiyor kitap sevgisini.

Okullar veremiyor okuma alışkanlığını.

Aile ortamında, evde kazanmak, kazandırmak gerekiyor.

Aile bireyleri kitap, dergi, gazete okuyacak; çocuk onları öyle göre göre büyüyecek.

Bizde eksik olan, önemsenmeyen bu işte.

---------------------

8 Ekim 2025