Yedekçioğlu  Kazım Bey : Kayseri’nin Yazarı
                                                                                              
Devirir yerlere  bir hamlede her çarptığını
       Yıldırımlar yapamaz bir  kalemin yaptığını (*)
 
Erciyes’in gölgesinde nice sanatçılar, bilim adamları, yazarlar, ustalar, zanaatkarlar yetişmiştir. Eğitim dünyasında , halkbilimde  iz bırakmış bir ad, bu yazımızın konusudur.
Yedekçioğlu Kazım, 1919’da Kayseri’de doğdu. İlkokulu, ortaokulu cumhuriyet yönetiminin önem verdiği bu beldede bitirdi. Kayseri Lisesi’nde okurken Sıvas  Muallim Mektebi’ne geçip oradan diploma aldı. Sonra Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü’nün Türkçe-Edebiyat Bölümü’nü  1939’da bitirerek ortamektep muallimi oldu. Daha yaşı 20 idi. Savur, Muş, Bartın, Kayseri, Gaziantep, Osmaniye’de öğretmenlik yaptı, yönetici olarak görev aldı. Her yaz dinlencesinde memleketine dönüp, kuyumcu özeniyle , sözleri, deyimleri, fıkraları derlemek için halkın içine daldı. Ferdi Fahir adıyla yazdığı bazı şiirlerini bestelediler, şarkı olarak okudular radyoda. İstanbul Küçükköy Vefa Poyraz Lisesi Müdürü iken emekliye ayrıldı, İstanbul’a yerleşti. Artık bol vakti vardı. Derlemelerini, yazılarını derleyip toparladı, yayınlattı.
Kazım Bey, 1945/67 arasında, Kayseri’de yayımlanan tüm dergi ve gazetelere yazı veren üretgen, verimli bir yazar olarak dikkat çekti. Halkevi adına Erciyes Dergisini çıkardı. İyi bir halkbilim (folklor) derlemecisi olduğunu gösterdi. Meslekdaşlarını da yazmağa çağırdı, yazılarına yer vererek teşvik etti.
1954’te Yeni Erciyes Dergisini çıkarmağa başladı. Yazdığı özgün yazılar ve şiirler dergilerde, antolojilerde yer aldı.
Kitaplarını şöyle çizelgeye dökebiliriz:  Dikenli Kestane-Hoca Hakkı, Kayserili Genç Şairler Antolojisi, Övünmek Gibi Olmasın Ama Kayseriliyim, Gül Sevgisi Gönüldeyken, Acıtır mı Eli Diken, 2.Sultan Mahmut (Tarihi piyes) , 4 Okul Piyesi, İğneden İpliğe, Kayseri Ağzı :1 (Deyimler), Kayseri Ağzı 2 (Sözcükler, Atasözleri, İlenmeler).
Kazım Bey’i, hemşehrisi öğretmen,şair Coşkun Ertepınar  şöyle tanıtıyor : “ O’nu, yazmağa başladığı gündenberi zevkle, dikkatle okuyorum. Aşağıdan alan bir ifade, adeta basite kaçan ve fakat sağlam bir üslup, kolay söyleniş, en ağır fikirleri herkesin anlayabileceği bir dil ve hünerle terkiplendiriş, daha doğrusu eski Yunanların lakonik dedikleri sanat ve kültür kıymeti, kendisini bana bir kat daha yaklaştırdı. Hele Keçi, Parker, Dut, Çavdar gibi ilk anda şakacıktan başlıkların altındaki olgun fıkralar, Fransız rönesansının ünlü bilim ve sanatçısı Rabelais zekası, Türk bilim ve kültür hayatının Rabelais’ye benzetilen Saim Ali Dilemre kavrayış ve babacanlığıyla benliğimi derinden sardıkça bendeki keşif keyfi her dakika biraz daha arttı.”
 
 
 
Yedekçioğlu Kazım Bey öğretmenimizi  93 yaşında, 8 Nisan 2012 günü Pazar sabahı sonsuzluğa uğurladık. Cenazesi İstanbul’dan Kayseri’ye getirildi; öğrencilerinin, sevenlerinin omuzunda taşındı, toprağa verildi. O gün Kayseri’de hayat durdu sanki. Bedesten, çarşı durgunlaştı, mahzunlaştı. Talas bağlarında zerdali ağaçları çiçekteydi, onları  dillendirecek insan yoktu artık, bağ evlerinde yarenlik edenler O’nu rahmetle anarken, derlediği fıkralardan birini anlatarak, acılarını hafifletme yolunu seçtiler.
O şimdi Erciyes’in gölgesinde sonsuz uykusunu uyumaktadır. Kayserililer,  onu “ölmüş” saymaz; bunca eser veren bir insan, aralarında yaşamağa devam etmektedir.
 
·        Celal Tekiner