AHUDUDU – Rubus idaeus

 

Ağaç çileği, dağ çileği olarak da bilinmektedir. Kökten çoğalan, dikenli gövdesi olan çalıdır. Meyveleri; Siyah, sarımtırak, kırmızı ve portakal rengindedir. Yurdumuzda; Bursa dahil,  İzmit’den Sinop’a kadar dağılım gösterir. Dikkat edersek, yağışı seven ve ormanlarda hayat bulan bitkidir. Habitatına bakmadım ama Avrupa-Sibirya bitki topluluğuna ait bir orman bitkisi olduğu anlaşılmaktadır.

1-2 metrelere kadar yüksek, köklerden çok sayıda fışkın salan bir çalıdır. Bir yıllık fışkınlar otsu, mavi yeşil bir yapışkan ile kaplıdır. 2 yıllık fışkınlar hafif ağacımsı olup meyve verdikten sonra kururlar. Arıcı bir bitkidir.

Ahududunu yazıma alma nedenim bir zamanlar kendi bahçemde de yetiştirmiş olmamdadır. Orta Anadolu’nun bozkır, kurak ve sıcak gecen yazında gölgeli ve suya yakın bir yer tercih edilmelidir.

Yapraklarını döken ormanlarda yetişen ahududu içindeki maddeler nedeniyle yani vitamin, mineral açısından oldukça zengin bir bitkidir. Bitki Haziran-Temmuz aylarında çiçek açar. Meyvelerini ise Ağustos ayında yetiştirir. Ancak bahçelerde yetişen ahududu meyveleri Temmuz ayında olgunlaşmaktadır.

Ahududu yabani halde Türkiye’nin ormanlarında çok yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Yöremizde yetiştirilmesi nadir ve gerçekten zordur. Hani bağ evleri gittikçe yaygınlaşmaktadır. Eminim ahududu kendine oralarda güzel bir yer bulacaktır.

Aynı zamanda güzel bir peyzaj bitkisi olarak düşünülmesinin yanında; Reçeli de halkımız tarafından muteberdir. Her şeyden baş mevsiminde bol bol yenmesi vücudun çeşitli toksinlerden temizlenmesini sağlar. Yaprakları özellikle soğuk algınlığı çayı olarak hizmet verse de, şifalı bitkilere meraklı insanlarımıza bir seçenek de sunmaktadır. Likör yapılan, şurup yapılan bu meyveyi kurutarak kışın kuru üzüm, ceviz, badem gibi çerezliklerle karıştırılıp yediğimizde çok faydasını da görürüz.

Bitki meyvesi şifacılık açısından enteresandır. Ahududunun içeriği “Antosyanin” maddesi kan şekerini düşürme özelliği bulunmaktadır. Bünyesinde bulunan anti oksidan özellikleri de Antosyaninin maddesinden geldiği belirtilmektedir.

Antosiyanın yanı sıra Fenol, flavon ve flavonoid maddeleri de içermektedir. Bu bitkisel ürünler anti kanserojen etkiler gösterirken, kansere neden olan etmenlerden sayılan serbest oksijen radikallerini de nörolize etmektedir. Bu bitkisel ürünler çevresel kanserejönleri etkisiz hale getirirken Kardivolekürler ve  Alzheimer riski taşıyan yaşlı kimselere de oldukça yardımcıdır.

Ahududunun içeriğinde bulunan ellagik asit anti kanserojen bir maddedir. Toplam ellagik asit oranı en yüksek olan siyah ahududundadır.

Günlük taze veya donmuş olarak yenilen 150-200 gram ahududu bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlamaktadır.

Taze ahududunun içerdiği A vitamini dokular sıkılaştırdığı ve güçlendirdiği göz önünde bulunursa, bu bitkinin kozmetikte de kullanılması gayet doğaldır.

Yukarıdaki saydığımız bitkisel maddeler hariç ahu dudunda 8 gr lif, 186 mg potasyum, 31 mg. Kalsiyum, 26 mg. Folat, 32 mgr C vitamini, 167 mcg. Lutein ve zeaxanthin içermektedir.

Dr Shibu Poulose ;Dut böğürtlen, çilek ve ahu dudu gibi orman meyveleri beyin hücrelerinin onarılmasına yardımcı olmaktadır. Beyinde “Mikroglia”  gibi koruyucu hücreler parçalanmış hücreleri ve atık ürünleri ortadan kaldırmakla görevlidir. Ancak yaşlanmayla bu hücreler görevlerini yerine getiremez hale gelir.  İşte orman meyveleri bu bozulmalarda beyni korumak adına yardımcı olduğunu açıklamıştır.

Ohio State üniversitesi siyah ahududu yemek borusu kanserinden koruduğunu deneysel olarak açıklamışlardır.

Cqpyright www.Beslenmedestegi.com

Ahududu çiçeklerinden de hastaları terletme hassasiyeti olduğu için Romatizma, nıkris ve ateşli hastalıklarda da çok iyi bir ilaç olma özelliğini taşımaktadır.

Göz nezlesinde keza (50-80 ) gram çiçek bir litre suyla dekoksiyon Suyla kaynatılıp demleme usulü… Bu demleme ile gözlere ılık banyo yaptırılır.

Başka bir orman meyvesi olan kedi üzümünü de yetiştirmiştim. Lâkin yaban mersinini yetiştiremedim. Olsa o da güzel olurdu.

Hepinize iyi günler dilerim.