FİLİSTİNLİYİZ, FİLİSTİN’DEYİZ…
   “Hocam Filistin’i yaz, niçin yazmıyorsun? Onlar, orada kan ağlarken bizim burada işimiz ne?”
   “Dayanamıyorum artık!”
   “Dünya seyrediyor, biz de seyrediyoruz”
   “Bir şeyler yapmak zamanı gelmedi mi halâ?”
   Evet, bir şeyler yapmak vakti geldi, hatta geçiyor bile. Bizler Müslümanlar olarak dünya ile birlikte seyretmek, eli kolu bağlı oturmak, sadece izlemek, bizlere tarifsiz acılar vermektedir.
   İnsanımızın duyarlılığı son hadine gelmiştir, uykusuz kalanlar, televizyon açmaya korkanlar, hiç istemese de başka şeylerle ilgilenenler, duymamak, düşünmemek için kendini evden dışarı atanlar, sanki çözümmüş gibi bunlara sarılmak, kendi kendimizi kandırmaya çalışmaktır maalesef.
   Tarihin her döneminde atalarımız, Türk insanı hep mazlumun yanında durmuş, ona kucak açmış, onun derdini kendi derdi bilmiş, bunu yaşamında kendine şiar edinmiştir.
   Rahat yatağında kafayı vurup yatmamıştır, Peygamber efendimiz (sav) ‘komşusu açken tok yatan, bizden değildir’ uyarısını hep dikkate almış, bu sözü kulağına küpe eylemiştir.
   İşte Filistin’de yaşanan dramın insanımızın duygularında yaptığı tahribat ortadadır, Türk insanı iş yaparken, çalışırken, dinlenirken, hatta rüyalarında bile bu mazlum milletin, insanların yanında olmayı kendine bal eylemiştir.
   Şu bilinsin ki; Bizler dışarıda değiliz, Filistin’deyiz, Filistin’in tam ortasında, Filistinlinin kalbindeyiz. Bu böyle bilinmelidir, dünya bunu böyle anlamalıdır.
   Tarihin her döneminde mazlumun yanında olmuş, ona kucak açmış, onun derdini kendi derdi saymış bir milletin tahammülü çok fazla da kalmamıştır.
   Eğer bu tahammül biterse…
   Türk insanı ayağa kalkar…
   İşte o zaman, sizlerin korkma zamanıdır…
   Çünkü ayağa kalkan bu millet kolay kolay oturmayacak, gereğini yapmayı kendine görev edinecektir.
   Kork, sadece Türk insanından ve onun büyük devletinden kork! Bir an tarihin tozlu sayfalarına bak…
   Olur ki, belki ders alırsın!